Mustafa Kutlu / BoÅŸ arsa
Mustafa Kutlu / Yeni Åžafak
Henry Ford, ÅŸu otomobil üreticisi “Kent sorununu kenti terk ederek halledeceÄŸiz” demiÅŸ. Bu sözü sarfettiÄŸinde dünyadaki otomobil sayısı kaçtı acaba? Ben bir tablo çizeyim, siz sonucu belirleyin. Bundan yaklaşık 40-50 yıl önce Bakırköy tarafında bulunan evimize gitmek için iki ÅŸeritli (Bir gidiÅŸ – bir geliÅŸ) bir yolu kullanıyorduk (Ä°ETT otobüsleri ile). Trafik çok yoÄŸundu, on beÅŸ dakikalık yolu bir, bir buçuk saatte gidebiliyorduk.
Aradan geçen zaman içinde trafiÄŸe akışkanlık saÄŸlamak üzere yol geniÅŸletildi, alt ve üst geçitler yapıldı, ayrıca metro da devreye girdi.
Şimdi otomobillerin emrinde 25 şeritlik bir yol var ama trafik sıkışıklığında değişen bir şey yok.
“Kenti terkedin” diyen Ford, herhalde banliyölere, ÅŸehrin merkezinden uzak semtlere taşının diyordu. Ä°nsanları bilemem ama kent kendini uzaklara taşıdı. Ä°zmit’ten TekirdaÄŸ’a ulaÅŸtı denebilir.
Kentten kaçan ÅŸehirli epeyce uzakta, tarlalar içinde bir çiftlik evi kurdu, oraya yerleÅŸti. Oh, temiz hava, kuÅŸ sesleri falan.
Demeye kalmadı yanına yöresine kooperatif ormanları inÅŸa edildi, marketler açıldı, oteller, rezidanslar yapıldı ve fukara “kent kaçkını” yine bina ve otoların arasına sıkışıp kaldı. Üstelik ÅŸimdi arabası ile iÅŸine gitmek daha fazla zaman alıyordu.
Ne yapsın adam, iÅŸi-gücü bırakıp, daÄŸ başına çıkarak çadır mı kursun?
Kentler, pençesinden kimsenin kurtulamayacağı bir zindana dönüÅŸmüÅŸtür. Bunun müsebbibi Ford’un kendisidir.
Otomobil ideolojisi kenti kendine göre dizayn etmiÅŸtir. Kaçış yok. Ä°stanbul’da her gün 300-400 aracın trafiÄŸe çıktığı söyleniyor. Buna ne yol, ne tünel, ne köprü, ne de baÅŸka bir ÅŸey çözüm getirebilir. Ä°nsanoÄŸlu, icat ettiÄŸi canavarın eline düÅŸmüÅŸtür ve iÅŸin tuhafı bu gönüllü bir esarettir.
OturduÄŸumuz evin bitiÅŸiÄŸinde tek katlı bir fabrika vardı. GeniÅŸ mi geniÅŸ bir bahçesi vardı. Bahçesinde her tür aÄŸaç, çiçek, çimen vardı. Az rastlanır pembe-kırmızı salkım çiçek açan at kestaneleri, hatta manolyalar vardı.
Bu sebepten olacak sabahın seherinde o aÄŸaçlığı mekan tutan ötücü kuÅŸların korosunu dinlerdik. Bülbül dahi dinledim. Ä°nanılmaz bir ÅŸey.
Bu fabrika önceleri kent dışına kurulmuÅŸ. Kent geniÅŸleyince onu da kuÅŸatıp midesine indirmiÅŸ. Fabrikaların kent dışına çıkarılması kararı alınınca bunu yıktılar. Yerinde geniÅŸ mi geniÅŸ bir boÅŸluk doÄŸdu. AÄŸaçların büyük kısmı hâlâ yaşıyor, pek tabii kuÅŸlar da.
Fabrika enkazı taşınınca yerine yaÄŸmur sularının doldurduÄŸu bir gölcük yerleÅŸti. MaÅŸallah bu yıl iyi yağış oldu. BaÅŸta martılar olmak üzere, kargalar, güvencinler, kumrular, saksaÄŸanlar, serçeler o gölcüÄŸü yıkanmak, eÄŸlenmek ve yüzmek için kullanmaya baÅŸladılar.
Balkona çıkıp bu cümbüÅŸü saatlerce seyrediyorum. Kentin ortasında bir kuÅŸ cenneti. BoÅŸ arsa etrafındaki bina ve beton ormanının ağırlığını alıyor. Ayrıca aÄŸaçlar, çiçekler ve kuÅŸlar ile orada kendiliÄŸinden oluÅŸan bir kır manzarası oluÅŸturuyor. Ferahladık, nefes almaya baÅŸladık. Etrafı duvarlarla çevrili ve kapısında bekçi ile köpekleri olduÄŸundan arsaya çocukların girmeleri, gölcüÄŸe girip boÄŸulma tehlikesi yok, zaten gölcükte o kadar su da yok.
Şimdi diyorum ki kentin ortasında bir adacık olan bu boş arsa bize daha ne kadar arkadaşlık edecek.
Çok geçmeden cevap geldi.
Arsaya bir AVM ve bir rezidans yapılacakmış. Yapılır elbet. Öylesine kıymetli bir arsayı boÅŸ bırakacak deÄŸiller ya.
Ä°nÅŸaat baÅŸlayınca kompresörlerin, dozerlerin gürültüsünden önce kuÅŸlar nasibini alacak. Burası da elden çıktı göçelim diyecekler. Ve bir sabah kalktığımızda arsadan hiç kuÅŸ sesi gelmeyecek. KuÅŸsuz kalan aÄŸaçlar belki üzüntüden kuruyacak. Ortada gölcük falan kalmayacak. Biz yine pencereleri sıkı sıkı kapatıp, perdeleri çekeceÄŸiz. Bütün kent insanları gibi beyaz cama dönüp okyanus adalarında devam eden “vahÅŸi tabiat”tan ayrıntıları seyretmeye duracağız.
O boÅŸ arsa hayatımızdan bir serinlik gibi gelip geçecek.
“Kenti terk edelim” demiÅŸ Ford. Bu herhalde daha fazla otomobile binelim. Orada kahvemizi içelim, orada müzik dinleyelim, televizyon seyredelim, sohbet edelim demeye geliyor. Otomobilin getirdiÄŸi özgürlüÄŸün dayanılmaz hafifliÄŸi.
Åžarkıdaki gibi: “Otomobil uçar gider”.
(3 Mart 2010)
Henüz yorum yapılmamış.