Sosyal Medya

Küresel Köy’ün Çar’ı ya da Küresel Köy’ün Kârı

Fatma BarbarosoÄŸlu / Yeni Åžafak



- I -

Malumunuz bir yıl 12 ay. 12 ay içinde güzel Türkçemizde en olumsuz sıfatlara sahip olan tek ay sanırım Mart ayı. “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” yalancı baharlara aldanmama nasihati verirken; “Mart ayı, dert ayı” sadece ödenecek vergileri deÄŸil, aynı zamanda bir önceki yıl ile bir sonraki yılın muhasebesinin verdiÄŸi ağırlığı da barındırıyor.

Mart 2020’de bütün dünyayı Karantina içine alan Covid-19 pandemisi, 2022’de omicron varyantı ile daha bulaşıcı ama daha hafif geçiyor umudunu yeÅŸertir gibi olduysa da... 2022 Åžubat’ının son günlerinde Putin’in Ukrayna’yı iÅŸgal etme hamlesi Birinci Dünya Savaşı ve Ä°spanyol Gribini hatırlayarak geçmiÅŸe döndüÄŸümüz salgın-savaÅŸ günlerine yeni bir fasıl açtı. Velhasıl Mart ayına Küresel Köy’ün hemÅŸerileri olarak dert ile girdik.

Hayat yeniden 1900’lerin başı...

Covid-19 pandemisi bütün dünyada milyonlarca insanın ölümüne, iÅŸlerini kaybetmesine yol açarken, kaybeden milyonlara karşılık küresel ÅŸirketler kârlarını beÅŸe ona katladı: “Allahın on pulunu bekleye dursun on kul/ Bir kiÅŸiye tam dokuz, dokuz kiÅŸiye bir pul/Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara ÅŸah olsa…” mısralarında bir kiÅŸiye dokuz oranı bir kiÅŸiye milyar, milyar kiÅŸiye bin payına dönüÅŸtü. Tarihin yeni aÅŸamasında, milyarların yoksul dünyasına karşı, üç-beÅŸ küresel zengin, ışıltılı sahnesinin sınırlarını biraz daha geniÅŸletti.

Biz, yani dünyadan baÅŸka bir yere gidemeyecek olanlar ile uzay turizmi baÅŸlatacakların arasındaki mesafe, her salgın, her kriz ile biraz daha açılıyor.

Dünyadan baÅŸka bir yere gidemeyecek olanlar insanlık paydasında buluÅŸmayı baÅŸarabilecek mi? Önümüzdeki yılların en önemli sorusu bu.

Soruyu cevaplamak için yaslanacağımız umut ne yazık ki kurumaya yüz tutmuÅŸ durumda.

Hobsbawn (1917-2012) Tarih Üzerine kitabında Sovyetler BirliÄŸi’nin tarihi yazılabilir mi sorusunu soruyor. Artık tarihte Sovyetler BirliÄŸi olmadığına göre, bu soruya olumlu cevap verilebilir diyor Marksist tarihçi.

Oysa Putin Ukrayna’ya saldırırken soÄŸuk savaÅŸ döneminde yetiÅŸmiÅŸ eski bir KGB uzmanı olduÄŸunu bütün dünyaya hatırlatmış oldu. Rusya Devlet BaÅŸkanı “Bir gece ansızın gelebilirim” ÅŸarkısının Rusça versiyonunu seslendirirken dünya ekranları ve dahi dünya ekranlarından kopya çeken yerli yorumcularımız Putin’in saldırgan söylemini Putin’e raÄŸmen yorumlayarak “Hayır, katiyen olmaz, Putin Ukrayna’ya saldırmaz” temalı görüÅŸlerini ardı ardına sıralıyorlardı.

Ekrana çıkma kapasitesi olan herkesin her konuda uzman sayıldığı ülkemizde, kendisini dış siyaseti yönlendirmekten mesul tutanlar, her konuda olduÄŸu gibi bu konuda da derhal ikiye ayrıldı. Çünkü ikiye ayrılmak, pratik olduÄŸu kadar cehaleti örten iyi bir örtü hükmündedir de. ÇocukluÄŸumuzdaki oyuna götürür bizi. Nostalji herkese iyi gelir: MenekÅŸe mendilim düÅŸe, bizden size kim düÅŸe.

Ekran yorumcularından bir taraf “Ukrayna’ya destek çıkalım” derken öbür taraf “Rusya ile iliÅŸkileri iyi tutmak zorundayız” dedi, nasıl ve niçin sorusunu cevaplama yükümlülüÄŸünden azade. Oysa kıldan ince kılıçtan keskin yol, ikisini de aynı anda hiç hasarsız gerçekleÅŸtirebilmekten geçiyor.

Dünyanın sosyal medya ahalisi, Polonya sınırında çaresizliÄŸe demir atmış Ukraynalılar ile yekdil olmuÅŸ beklerken, 21. yüzyıla bombalanan ÅŸehir görüntülerini yakıştıramaz iken, hele hele sarışın ve mavi gözlülerin ülkelerinden koparılıp mülteci olmasını hiç içlerine sindiremez iken... Yemen’de çocuklar, savaşın ve açlığın pençesinde hayatlarını kaybetmeye devam etti yıllardır! Ne ki, ne sesleri duyuldu ne görüntüleri muktedirlerin kalbini titretti. Filistin halkı, Ramazan ayı yaklaşırken artan Ä°srail baskılarını dünya kamuoyuna duyurmak için beyhude uÄŸraÅŸtı.

SavaÅŸta kadınlar, çocuklar ve yaÅŸlılara tanınan “hayat hakkı” Batılı özne tarafından sadece “sarışın ve mavi gözlüler” için güncellendi. Ukrayna’daki Afrikalılar için bütün çıkışlar iptaldi ve “kara derililer” bir kez daha gezegen dışı kaldı.

- II -

Rusya’nın Ukrayna’yı iÅŸgal sürecinde, Türkiye’nin kıldan ince kılıçtan keskin politik duruÅŸunu anlamak için biraz geriye gitmek, belki de Troçki’den baÅŸlamak gerekiyor. Leon Troçki (1879-1940) Ukrayna’nın Karadeniz tarafında dünyaya gelmiÅŸ, ailesi çiftçilik yapan bir Yahudi. 1917 Ekim Devrimi’nin önde gelen yöneticilerinden, Kızılordu’nun kurucusu. Lenin’in ölümünden sonra parti yönetimini ele geçiren Stalin ile ters düÅŸmesi sonucu Stalin tarafından 1927’de Alma Ata’ya sürgüne gönderildi ve 1929 yılında da ülke dışına çıkarılmasına karar verildi.

Stalin, SSCB topraklarında öldürtürse taraftarlarının ayaklanmasından çekindiÄŸi için Troçki’yi yurt dışında öldürtmeyi planlamış, ama bu muhalif lideri hiçbir Batılı ülke kabul etmemiÅŸti. Almanya, Fransa, Ä°ngiltere, Troçki’yi misafir ederlerse ülkelerindeki sosyalistlerin güçleneceÄŸi endiÅŸesiyle kapılarını sıkı sıkı kapatmışlardı. Bu süreçte Stalin Ankara’dan Troçki’nin Türkiye’ye kabulünü istemiÅŸ ve Troçki bir süre Ä°stanbul Büyükada’da kalmıştı.

Troçki’nin hiçbir Batılı ülke tarafından kabul edilmeyip Ä°stanbul Büyükada’da misafir edilme sürecini, “Rusya DışiÅŸleri Bakanı Lavrov’un uçağına hiçbir Avrupa ülkesi hava sahasını açmadı” haberini okuduÄŸum sıra hatırladım.

Gazeteci Ömer Sami CoÅŸar (1919-1984)’ın Troçki Ä°stanbul’da kitabında oldukça çarpıcı bilgiler mevcut:

“Türkiye DışiÅŸleri Bakanlığı bütün bu olayları yakından izliyordu. Musul’u Türkiye’den koparabilmek için üzerimize Mussolini’yi de saldırtmış olan Ä°ngiltere’ye ve Güney Anadolu’dan toprak istemeye baÅŸlayan faÅŸist Ä°talya’ya karşı Türkiye 1925 yılında Sovyet Rusya ile bir ittifak anlaÅŸması akdetmiÅŸti. Yardım vaadi almıştı. Ayrıca Troçki’nin Ä°stiklal Harbi sırasında Türkiye’ye yardımları dokunmuÅŸ, Sovyet harbiye komiseri olarak silah sevkinde rol oynamıştı. Bu hava içinde Stalin’in ricası kabul edilecekti.”

Dönemin Ä°çiÅŸleri Bakanı Åžükrü Kaya, 4 Åžubat 1929’da Ä°stanbul valisine ÅŸu yazıyı gönderir:

“Sabık harbiye komiseri Troçki, Leon Sedov namı müstearı ile yanında karısı Natali ve çocuÄŸu Lev ile diÄŸer iki kiÅŸi olduÄŸu halde Ä°stanbul’a gelmek üzere Moskova elçiliÄŸimizden 23.1.1929 tarihinde vize almıştır. Kendisinin bir suikasta vukuunu mâni tedbirler alınmalıdır.”

Tedbir olarak ilk önce gazetelerin sorumlu müdürleri Troçki hakkında bilgi vermemeleri konusunda uyarılıyor. Ä°kinci olarak, Ä°stanbul’da bulunan Beyaz Ruslar’ın Troçki’ye yapabilecekleri muhtemel suikastı engellemek üzere gözetim ve denetim tedbirleri arttırılıyor. Ä°ç harbin baÅŸlaması ile birlikte 1918 ve 1919 baharında Odessa ve Kırım’dan 167 bin göçmen ulaÅŸmıştı Ä°stanbul’a. 1920 yılının Kasım ayında da 125 gemi ile 135 bin Rus daha gelmiÅŸti. Gelenler dünyanın dört bir tarafına dağılmış olsa da 1922 yılında Ä°stanbul’da 34 bin Rus göçmen vardı.

Tıpkı günümüzde olduÄŸu gibi o yıllarda da Batılılar ne yardan ne serden geçiyor, Türkiye’nin inisiyatif almasını her aÅŸamada geçersiz kılmaya uÄŸraşıyordu. Troçki’nin Ä°stanbul’a sürgün edildiÄŸinin duyulması üzerine bütün gözler Türkiye’ye çevrilmiÅŸ, ÅŸu soru gündemde tutulmuÅŸtu: “Bütün dünyanın reddettiÄŸi bu tehlikeli ihtilalciyi neden Türkiye kendi sınırları içinde barındırmayı kabul etti?”

Türk basını, aldığı kat’i emre uyup susarken dünya basını Troçki üzerinden gündemini sıcak tutuyordu.

Netice olarak Türkiye, misafir edildiÄŸi sürede oldukça sınırlı imkanlarına raÄŸmen Troçki’yi korudu. Fakat Troçki başından itibaren bir Batı ülkesine sığınmak istiyordu, 1933’de Fransa’ya kabul edilse de iki yıl dolmadan sınır dışı edildi, Meksika dışında pek seçeneÄŸi kalmadı ve Meksika’da katledildi.

Velhasıl dünü, gün ile bütünlediÄŸimizde iki soru öne çıkıyor:

1- Ukrayna’yı iÅŸgal eden geçmiÅŸi muamma Putin’in, zihinsel kodlarında rol modeli olarak hangi tarihi Rus lideri kayıtlı? Petro mu? Stalin mi?

2- Sosyal medya çağında, sanal ekonomi düzeneÄŸinde iÅŸgalci Putin’in muhatabı kim? Berlin’de iÅŸgale karşı yürüyen on binler mi, Elon Musk’ın teknik desteÄŸine mazhar olmuÅŸ Ukrayna’nın eski komedyen baÅŸkanı mı, soÄŸuk savaÅŸ döneminin NATO’su mu?

Dünya 20. yüzyılda reel ekonomi üzerinden küreselleÅŸmiÅŸti. Ama 2020 Covid-19 pandemisi sanal ekonominin zirve yaptığı, kiÅŸilerin ve ÅŸirketlerin sanal üzerinden zenginleÅŸtiÄŸi; zenginleÅŸen kiÅŸilerin ve ÅŸirketlerin devletlerden daha fazla gelire ve yaptırıma sahip olduÄŸu yeni bir düzen inÅŸa etti.

Ulus-aşırı/ küresel ÅŸirketlerin, eskinin feodal beylikleri gibi davranabildiÄŸi 21. yüzyılda, savaÅŸları soÄŸuk savaÅŸ döneminin terminolojisiyle ve ulus devlet ÅŸablonlarıyla anlamaya çalışmak pek mümkün görünmüyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.