Güncel
Putin NATO’nun kehanetini mi doğruluyor?
Yasin Aktay / Yeni Åžafak
Bu sorudan önce tabii ortaya çıkan son durumdan sonra sorulacak soru: NATO’nun bütün yaptığı neticede kendi kendini gerçekleÅŸtirecek, dolayısıyla doÄŸrulayacak kehanetlerde bulunmak mıdır?
Malum, Rusya’nın aylardır hatta yıllardır beklenen Ukrayna’ya iÅŸgale doÄŸru ilk adımı geçtiÄŸimiz perÅŸembe günü hiç beklenmeyen bir yerden geldi. Ukrayna’dan tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti’ni tanıma kararını dünyaya duyurduklarında Putin için diplomasinin sadece bir aldatmacadan ibaret olduÄŸu da görülmüÅŸ oldu. Ä°ÅŸgalin ilk adımı böylece hiç beklenmeyen yerden geldiyse de devamı beklenen ÅŸekilde geliyor ve öyle de ilerliyor. Rusya sadece Donetsk ve Luhansk’tan deÄŸil, Ukrayna’nın her tarafından saldırıya geçerek Kiev’in sınırlarına dayandı. Nerede duracağı konusunda da sadece bu sürat yeterince fikir veriyor.
Bu saatten sonra Rusya’yı bu harekete yönelten ÅŸeyin güvenliÄŸi için bir “mecburiyet” olduÄŸu tezini ileri sürmenin elbette hiçbir anlamı yok. Rusya bağımsız bir ülkeyi iÅŸgal ederken sadece bu ülkede veya diÄŸer DoÄŸu Avrupa ülkelerinde konuÅŸlanmış NATO silahlarından algıladığı tehdide dayanmıyor. Ukrayna’yı topyekûn kendi mülkü, kendi hakkı gibi gördüÄŸünü de ilan etmekten çekinmiyor. Putin’in perÅŸembe günü aldığı karara gerekçe olarak öne sürdüÄŸü tarih ve kültür tezleri ÅŸimdiye kadar Rusya’nın muhtemel saldırganlığının bir kuruntudan ibaret olmadığını da gösteriyor.
Tabii burada ÅŸu soruları sormak yine de çok anlamsız olmaz. VarÅŸova Paktı’na karşı kurulmuÅŸ olan NATO, SoÄŸuk SavaÅŸ bittikten ve Sovyetler BirliÄŸi’nin öncülüÄŸündeki VarÅŸova Paktı dağıldıktan sonra da Rusya’yı yine potansiyel bir tehdit olarak görmeye devam etti. Bu tehdit algısının bir sonucu olarak NATO Romanya, Polonya, Letonya, Litvanya ve Estonya’nın NATO’ya üyelikleri ile Rusya’yı neredeyse kuÅŸatacak ÅŸekilde geniÅŸledi. Bu geniÅŸleme baÅŸlı başına Rusya’ya belki bugün deÄŸilse yarın, ama eninde sonunda tarihsel rolüne dönerek bir tehdit oluÅŸturacağını sürekli hatırlattı. Rusya’nın aklında yoksa bile, ki bu ne kadar mümkün tartışılır, bu bakış açısı ve bu NATO siyaseti bir bakıma Rusya’yı sürekli kendi tarihsel rolüne dönmeye adeta tahrik ediyordu.
Tabii tehdit olarak algılanan Rusya da kendisine karşı alınan tedbirleri tehdit olarak görüyor ve etrafını kuÅŸatan bu tehdidin, Ukrayna’nın da NATO’ya üye olması durumunda tahammül edemeyeceÄŸi noktaya geleceÄŸini öteden beri söylüyordu.
ABD’nin Rusya ile ilgili tehdit algısı Avrupa’ya Almanya üzerinden gaz taşımak üzere kurulan Kuzey Akım 2 Projesine yaklaşımında da hep etkili oldu. ABD bu proje nedeniyle hem Rusya’nın Avrupa’daki konumunun fazla güçleneceÄŸi ve Avrupa’yı Rusya’ya karşı koyamayacak hale getireceÄŸini düÅŸünüyordu.
Vakıa da o ki, Putin’in Ukrayna’da böylesi bir çılgınca harekete giriÅŸirken güvendiÄŸi konulardan birisi de baÅŸta Almanya olmak üzere bütün Avrupa’nın elinin kolunun baÄŸlı kalmış olması. Ukrayna konusunda baÅŸtan itibaren verdikleri kışkırtıcı derecedeki bütün desteÄŸe raÄŸmen Avrupa’dan kınamadan öte bir tepkinin gelmemesi ve çok kuvvetle muhtemelen gelmeyecek olmasının en önemli sebeplerinden biri bu.
Ama kuÅŸkusuz baÅŸka bir önemli sebep de NATO’nun kendi zafiyeti, güvenilmez yapısı, söylemleri ile icraatları arasındaki çeliÅŸki, üyeleri arasındaki anlaÅŸmazlıklar.
NATO söylem ve politikalarıyla kehanetlerde bulunmaktan öteye gidemiyor. Üstelik kehanetleriyle gelecek felaketleri de çağırmış oluyor. Bir tür kendi kendini doÄŸrulayan kehanetlere imza atıyor ve oturup kehanetinin kurbanlarına aÄŸlıyor.
Putin’in NATO ve Avrupa içindeki bu zafiyeti çok iyi okuduÄŸunu anlayabiliriz. Ama bu zafiyeti iyi okumasının nihai anlamda kendi siyasetinin sonuçlarını da iyi okuduÄŸu anlamına gelmiyor. Neticede Ukrayna’ya baÅŸlattığı operasyonla dünyada büyük ihtimalle uzun sürece bir istikrarsızlığın önünü de açmış oluyor.
Bu yeni durumda bütün dünyada güvenilmezliÄŸini göstermiÅŸ olan Rusya’nın inÅŸa etmeyi düÅŸündüÄŸü yeni dünyanın kralı olma ihtimali de yok. Bu saldırgan politikaları karşısında Avrupa’nın da NATO’nun da elini kolunu baÄŸlamış olabilir, ancak buradan elde edeceÄŸi kazançların onu âbât etme ihtimali yok.
Neticede Avrupa’yı doÄŸal gazla kendisine bağımlı hale getirmiÅŸse de kendisi de elindeki doÄŸal gazı satmak zorunda ve en önemli gelir kaynağı bu. Bu kozu istediÄŸi zaman bu kadar hoyratça kullanan bir satıcıya alternatif arayışları daha fazla geliÅŸebilir. Dahası giriÅŸtiÄŸi bu macera onu dünyada güvenilmez kılıp izole olmasının yolunu açar ki bu da Sovyetler deneyiminden sonraki yeni bir büyük kapanmaya maruz bırakır. Sovyet deneyiminin sonu Rusya için nasıl hüsran olduysa, bu yeni maceranın Rusya’yı daha iyi bir yere götürmek için hiçbir iÅŸaret yok. Ne tür tedbirler almış olursa olsun, Avrupa pazarına karşı Çin pazarını bir alternatif olarak düÅŸünüyor olabilir. Nitekim bu ayın baÅŸlarında Çin ile yüklü miktarda bir doÄŸal gaz anlaÅŸmasına imza da attı. Ancak bunların hiçbiri Rusya’yı böyle bir maceraya atılırken kaybettiklerini telafi edecek türden deÄŸil.
Neticede Rusya diÅŸini, gücünü gösterdi ve bu güç gösterisi karşısındakilerin sefaletini de ifÅŸa etti, ama bu güç gösterisi veya ispatı aynı zamanda Rusya’nın kendisine daha da büyük bir zarar vermiÅŸ oluyor. Bunu da görmek lazım.
7. ÜSKÜDAR KÄ°TAP FUARI: Üsküdar Belediyesince düzenlenen Geleneksel 7. Üsküdar Kitap Fuarı’nda bugün Vadi Yayınları Standında saat 15.00 ilâ 17.00 arasında kitaplarımı imzalayacağım. Pazar günü de “Ä°nsan Ä°nsanın Ötekisi” baÅŸlığı altında bir söyleÅŸinin ardından Beyan Yayınları’nda 20 ciltlik “Müslüman Olarak Nasıl Bakmalı?” baÅŸta olmak üzere diÄŸer kitaplarımı da imzalayacağım.
Henüz yorum yapılmamış.