Sosyal Medya

Düşünmeye zaman kalmadı

Ali Haydar Haksal / Milli Gazete



insan düÅŸünen bir varlık. Öyle ya da böyle. Kendini bilince ve bilinç duyguları oluÅŸunca.

DüÅŸünen insan var düÅŸünmeyen var. DüÅŸünenlerin sorumluluÄŸu ağırdır, çilesi çoktur.

Ä°nsanın kendinden eden, uzaklaÅŸtıran, yabancılaÅŸtıran bir süreç yaÅŸanıyor. Her dönemin farklı meÅŸguliyetleri, oyalayıcı durumları olsa da biliÅŸim ve teknoloji, reklâm çağında zihin kendi sorunları dışında baÅŸka ÅŸeylerle meÅŸgul.

Öyle ki, sıradan durumlar karşısında insanların kaçışlarına neden.

Okumaya zamanları yok. DüÅŸünmenin en önemli edimi okuma ve onun oluÅŸturduklarıyla düÅŸünmeleridir. Bunların bahaneleri de; “okuyunca uykum geliyor, başım aÄŸrıyor, gözlerim kararıyor…” Hayatını sıradanlıklarla doldurduÄŸundan bu sefer de baÅŸka nedenleri var: “OkuduÄŸumu anlamıyorum.” Bu sorumluluktan ve ağır yükten kendini kurtarınca kurtulacağını umuyor veya sanıyor. Her ÅŸey gelip zaman ile tanımlanıyor.

Günün bütün zamanını geçirdiÄŸi durumlar, hâller insanın düÅŸünmesine zaman bırakmadığı gibi saÄŸlıklı bakışını da engelliyor. Zihne yük olan ne kadar gereksizlik var ise iyice boca oluyor, kuÅŸatıyor.

BiliÅŸim dediÄŸimiz durumda sosyal medya her yönüyle tam anlamıyla bir gayya kuyusu ve karmaÅŸa. Ä°nsanı zihninin yoran absürtlükler, cinsellikler, dedikodular, yalan haberler, abartılar, gerçek olanlar, cinayetler, korkunç ve vahÅŸi saldırılar, siyasal gerilimler ve saire… O kadar çok sorun insanın dünyasına sanal olarak giriyor ki, insanların hemen her biriyle bir ilgisi ya da ilgisizliÄŸin getirdiÄŸi ilgiler, insanı alıp götürüyor. Herkes bilgi sahibi, herkesin söyleyeceÄŸi çok ÅŸeyi var. Aslında ne derinlemesine bir bilgi, ne de hakikate uygun bilgileri var. Kendisinin bildikleri sosyal medyada gördükleridir. Kendisine ait olmayan baÅŸkasına ait laf kalabalıkları. Bunların saÄŸlıklı olup olmaması hiç önemli deÄŸil. Nasıl olsa birilerinden duymuÅŸtur ve onun için yeter bilgidir.

Sosyal medya bulamacında ilgili ilgisiz, farkında oluÅŸ olmayış hiç önemli deÄŸil. Gündelik hayatında sıradanlıklardan baÅŸka bir durumu olmayanlar bir filozofun bir deyiÅŸini, anlamını bilmeden kopyala yapıştır yoluyla paylaşıyor. Paylaşılan ÅŸey var ise elden ele dolaşıyor.

Ä°nsanlar bu metinlerin az uzun olanlarını hiç dikkate almıyor. Tek ve vurgulu bir cümle yeterli. Daha çok görseller ilgi görüyor. O da birilerinin hatırı olsun için, paylaÅŸanın sitemlerine hedef olmamak için öylesine bir tıklayıp gidiliyor.

Her ÅŸey basit bir lokma gibi. Anlık atıştırılan bir lokma. Anlık düÅŸünüÅŸ ve ondan kurtuluÅŸ. Daha doÄŸrusu kendinden kaçış.

Yaşamak fastfood gibi, atıştırmalık.

YaÅŸamak kısa süreli bir oyun gibi. EÄŸlenilip sonradan bir baÅŸkasına geçiÅŸ.

YaÅŸamak sosyal medya üzerinden yoÄŸun siyasal gerilimlerin getirdiÄŸi bir hava ile saldırılar düzenleme, boÅŸalma ve bir zafer kazanmış gibi rahatlama.

Geçenlerde, çok uzun zamandır tanıdığım emekli bir imam baÅŸkasına ait bir metni, gözlerimin içine sokmak için gönderdi.

Kendisine kısaca: “Kusura bakmayın gönderdiÄŸiniz dikkate almıyorum ve bunun üzerine zihnimi yormaya zamanım yok.”

“Bunu sizinle konuÅŸmayacağız da kiminle konuÅŸacağız tartışmalıyız.”

“Siz konuÅŸup tartışmak yerine, baÅŸkasının düÅŸündüklerini onaylamamı ve size katılmamı istiyorsunuz. Buna ne zamanım var ne de bu tartışılmaya deÄŸer.”

Aslında sorun zihninde oluÅŸturdu, tapındığı kiÅŸi ve durumlar etrafında bizi kendi dairesine dahil etmek. Ä°ÅŸi gücü olmayanların oyalandıkları eÄŸlenceleri. Bunu yaparlarken de sanki önemli bir davanın savunucuları oldukları ya da putlarını cilalama çabasıdır. Bu, insanı küçümseme ya da aÅŸağılama deÄŸildir. Ä°nsanın zaman israfıdır. Ä°nsanın insanı kırma nedenidir.

Ä°nsanın iÅŸi çok da düÅŸünmeye hiç mi hiç vakti yok.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.