Ramazan Kayan / Göreceleşen algı
Ramazan Kayan / Milat
Hayatın akışı içerisinde kavramlarımız, kelimelerimiz, konularımız, daha bir karmaşık hale geldi… GöreceleÅŸen gerçekler kafa karışıklığına neden oluyor… DüÅŸünsel ve kültürel zeminimiz kayganlaÅŸtıkça kararlılık ve tutarlılıklar hızla aşınıyor… YaÅŸamın anlam ve amacı mecrasından kopuyor… Belirsizlik ve bulanıklık bir yaÅŸam tarzına dönüÅŸüyor…
Åžimdi sormak gerekiyor… Kazanmak- Kaybetmek… Kâr- Zarar… Zafer-Yenilgi… BaÅŸarmak-Fiyasko… Galibiyet-MaÄŸlubiyet… Büyümek-Yerinde saymak… Hangi kriterlere göre deÄŸerlendireceÄŸiz… Hangi ilkelere göre tanımlamamız gerekiyor?
Bu hususta piyasa koÅŸulları, günün koÅŸulları yeterli olabilir mi acaba?
AÅŸkınlığı ıskalayarak, müteal deÄŸerleri teÄŸet geçerek, seküler ve rasyonel bir algı ile iÅŸin içinde çıkabilir miyiz?
Ahiret penceresinden vahyi bir perspektifle bu başlıkları netleştirmeden nereye gidebiliriz ki?
Temellendirme tamamlanmadıkça bocalarız… BoÅŸlukta kalırız… Bunalıma maruz kalırız…
Bir de bakarız ki, kazandıkça kaybetmiÅŸiz… BaÅŸardıkça batmışız, fiyaskoyla karşılaÅŸmışız… Büyüdükçe bitmiÅŸiz…
Ciromuz artarken ciddiyet ve cömertliÄŸimiz gitmiÅŸ…
Pay ve porsiyonumuz büyürken paylaşım bilincimiz körelmiÅŸ…
Kâr ve kazanç artarken kalite ve keyfiyet tükenmiÅŸ…
Diyelim ki dünyaları kazandık… DeÄŸerlerimizi, dostlarımızı, davamızı, derdimizi kaybettikten sonra neye yarar ki?
Ä°deallerimizi, iddialarımızı, irademizi yitirdikten sonra her ÅŸeyi önümüze yığsalar ne anlamı kalır ki?
Kazanmak hırsı, kaybetmek korkusu dengemizi bozuyor, deÄŸerlerimizi alt üst ediyor… Rota kayıyor, pusula ÅŸaşıyor…
Ä°htiras güdüsü, intikam duygusu, iktidar arzusu, ihtiÅŸam tutkusu, istikamet, istikrar, itidal, ihlas bırakmıyor…
Arzular, alışkanlıklar, aşırılıklar gittikçe aÅŸkınlığımızı, arınmışlığımızı, adanmışlığımızı tüketiyor…
Aslında çok kazanmak bereket anlamına gelmiyor… Çok ÅŸöhret huzur vermiyor… Çok servet, sekinet ve saadet sunmuyor…
Kafayı çalıştırmak, iÅŸ bitiricilik, kurnazlık prim yapıyor olsa da ruhi boÅŸluklarımıza, manevi periÅŸanlıklarımıza ÅŸifa sunmuyor…
Ä°mkânlarımız artarken ilhamımız azalıyor… Sanki refah düzeyimize orantılı rahatsızlıklarımızda artış var…
Neden gerginiz? Niçin yorgunuz? Nasıl bu kadar yalnızlaÅŸabildik? Bir ÅŸeyler yolunda gitmiyor sanki…
Kof konforun kulvarlarında, koltuklarında kös kös oturmayı herhalde hedeflememiÅŸtik…
Kör dövüÅŸlerde galip gelsek de sonuçta egolarımıza yenik düÅŸtüÄŸümüzü farkettik…
Belki de ‘Büyük cihadı’ kaybettik… Dahası kendimizi kaybettik…
KulluÄŸu perçinleyemedik… KardeÅŸliÄŸimizi pekiÅŸtiremedik… ProfesyonelleÅŸirken pasifleÅŸtik… Pozisyon kazansak da periÅŸanız…
Tutarsızlıklarımız en büyük tuzağımız oldu…
Kendimizi paralasak da kimseye yaranamıyoruz…
Sahip olmak yetmiyor ÅŸahit ve salih olamadıktan sonra… Aksiyoner ve aktif olmak da yeterli deÄŸil, anlayışlı ve ahlaklı olamadıktan sonra…
Fırsatçılığa soyunduktan sonra feyzimizi kaybettik… Zirvelere yürüdük zühdü unuttuk… Doruklarda gezindik bir türlü gözümüz doymuyor…
Ve birbirimizin neÅŸesi olmamız gerekirken çilesi olmaya baÅŸladık…
Niyet bozulunca nasip de azalıyor…
Unutmayalım ki, halimizin güzelliÄŸi hamdimize baÄŸlıdır… Hayatımızın hayrı hayamızda saklıdır… Tüm hazımsızlıklar, haksızlıklar, hadsizlikler, hayasızlıklar, hayatımızı harap eden hastalıklardır…
Ahir zamanda hayatı hoyratça tüketemeyiz… Bu hayatın tekrarı yok... Tüm kazanım ve birikimlerimizi hesap üzerinden yeniden deÄŸerlendirmemiz gerekiyor…
GeldiÄŸimiz aÅŸamada daha çok istiÄŸfar, daha içten tevbe, daha ciddi bir ıslah gerekiyor…
Ademce bir yakarışla;
‘Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. EÄŸer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.’’ (Araf, 23)
‘Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer’ den ‘zafer zafer büyüyen bir yenilgiye’ müsaade edemeyiz…
Henüz yorum yapılmamış.