Sosyal Medya

Taha Kılınç / Rîf’in aslanı

Taha Kılınç / Yeni Şafak



Bugünkü Fas’ın Fes ÅŸehrinde, Sultan Mûlây Abdulazîz’in nâibi Mûlây Yûsuf’la Fransızların temsilcisi Eugene Regnault arasında 30 Mart 1912 günü imzalanan anlaÅŸma, MaÄŸrib topraklarının “Fransız himayesi” altına girmesine yol açmıştı. Fransızlar aynı yılın 27 Kasım günü Ä°spanyollarla da bir anlaÅŸma imzalayarak, Fas’ın kuzey kıyılarını Ä°spanya tesirine bıraktılar. Böylece “Rîf” adı verilen Berberî ağırlıklı coÄŸrafya, doÄŸrudan Ä°spanyollar tarafından sömürülmeye baÅŸladı.

MaÄŸrib ve Batı Sahra bölgesinde uzun sayılabilecek bir kolonyal geçmiÅŸe sahip olan Ä°spanya, baÅŸlangıçta Rîf’i kolayca kontrolü altına alabileceÄŸini zannetmiÅŸti. Ancak özellikle Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bunun böyle olmadığı anlaşıldı. Derken 1921’de Envâl’de gerçekleÅŸen bir savaÅŸ, Ä°spanyollara tarihlerinin en büyük hezimetlerinden birini yaÅŸattı:

Rîf’teki kabilelerin mensuplarından müteÅŸekkil 3 bin kiÅŸilik ordu, 22 Temmuz günü Envâl’deki düÅŸman karargâhına yaptığı ani baskınla Ä°spanyolları büyük bir ÅŸoka uÄŸrattı. Ä°ki haftadan fazla süren yoÄŸun çatışmalar sona erdiÄŸinde, “bir avuç” Rîfli 13 binden fazla Ä°spanyol askerini öldürmeyi baÅŸarmış, binlercesinin de canlarını kurtarmak için korku içinde bölgeden kaçmasına yol açmıştı. YaÅŸanan hezimet öylesine büyüktü ki, Ä°spanyol komutan Manuel Fernandez Silvestre, ÅŸakağına sıktığı tek kurÅŸunla intihar etmiÅŸti. Görgü ÅŸahitleri, Ä°spanya ordusunun en kalifiye generallerinden biri olan Silvestre’nin cesedinin sonraki haftalar boyunca yüzükoyun biçimde öylece yatmaya devam ettiÄŸini söyleyecekti.

Ä°spanya’da siyasî krize ve rejim deÄŸiÅŸikliÄŸine yol açan Envâl Zaferi’nin arkasındaki isim, Rîflileri iÅŸgalcilere karşı baÅŸarıyla organize eden Abdulkerîm Hattâbî adlı bir Berberî komutandı.

1882’de Rîf bölgesindeki Acdîr kasabasında dünyaya gelen Abdulkerîm, temel Ä°slâmî eÄŸitimini bir zaviyede tamamladıktan sonra Fes’in ünlü Karaviyyîn Medresesi’ne kaydolmuÅŸ, sonrasında Ä°spanya’nın Salamanca ÅŸehrinde hukuk tahsil etmiÅŸti. 20’li yaÅŸlarında hem klâsik hem de modern anlamda oldukça donanımlı bir akademik seviyeye gelen Abdulkerîm, 1906’da Ä°spanyolların kontrolündeki MaÄŸrib kenti Melilla’da “kadı” olarak görev yapmaya baÅŸladı. Bu vazifesi sırasında iÅŸgal karşıtı açıklamaları ve görüÅŸleri sebebiyle hapisle de yüzleÅŸen Abdulkerîm, Birinci Dünya Savaşı’nın bitiÅŸiyle birlikte, 1919’da memleketi Acdîr’e geri döndü. Niyeti, uzun zamandan beri kalbinde ve zihninde olan bir projeyi hayata geçirmekti: Ä°spanyolları MaÄŸrib’den sürüp çıkarmak. DüÅŸmanı içeriden tanımış ve zaaf noktalarını net biçimde tespit etmiÅŸti. Rîf halkının savaÅŸ gücüne ve azmine güveniyordu. Nitekim haksız da çıkmayacaktı.

Envâl Zaferi’nden sonra Rîf bölgesinde cumhuriyet yönetimi kuran Abdulkerîm Hattâbî, Ä°spanyolların yaÅŸadığı ağır hezimeti telafi etmek için MaÄŸrib’e asker yığan Fransızlarla da savaÅŸmak durumunda kaldı. Envâl’in verdiÄŸi moralle baÅŸlarda sıkı duran direniÅŸ safları zamanla çözülürken, 200 binden fazla Fransız askerinin çekirge sürüsü gibi üÅŸüÅŸtüÄŸü Rîf’te tutunmak Abdulkerîm için gittikçe zorlaÅŸmıştı. Toparlanan Ä°spanyolların da eÅŸlik ettiÄŸi bu istila süreci, 1926’da Abdulkerîm’in Fransızlara teslim olmasıyla sonuçlandı. DireniÅŸ boyunca, 150 binden fazla Rîfli hayatını kaybetmiÅŸti. Bilahare ortaya çıkan çok sayıda rapor ve tanıklık, iÅŸgalcilerin Rîf halkına diz çöktürebilmek için kimyasal silah da kullandıklarını ispatlayacaktı. (2021 tarihli bir rapor, Fas’ın tamamındaki gırtlak kanseri vakalarının yüzde 80’inin bugün hâlâ Rîf bölgesinde görüldüÄŸüne iÅŸaret ediyor.)

Fransızlar, Abdulkerîm Hattâbî’yi Hint Okyanusu’ndaki Reunion adasına sürgüne yolladılar. 1947’ye kadar, tam 21 yıl sürgünde kalan Abdulkerîm, sömürge karşıtı tutumundan hiç taviz vermedi. Sürgününün Reunion’dan sonraki durağı olan Kahire’de yaÅŸadığı zaman boyunca da, dünyanın dört bir yanından sömürge karşıtlarıyla bir araya geldi, onlara kendi tecrübelerini aktardı. Che Guevara, 1959’daki ünlü Mısır seyahati sırasında Abdulkerîm’i bizzat ziyaret etmiÅŸ, ondan Ä°spanyollara karşı kullandığı savaÅŸ taktiklerini dinlemiÅŸti.

1956’da Fas’ın, 1962’de de -Kahire’de vefatından bir yıl önce- Cezayir’in Fransız sömürgesinden kurtuluÅŸunu gören Abdulkerîm Hattâbî, Fas Kralı BeÅŸinci Muhammed’in ülkesine dönmesi çaÄŸrılarına ise olumsuz cevap verdi. Gerekçesinde “MaÄŸrib, gerçek anlamda bağımsız oluncaya kadar dönmeyeceÄŸim” diyordu.

Yarın -6 Åžubat- Abdulkerîm Hattâbî’nin 59’uncu vefat yıldönümü. MaÄŸrib’in bu ölümsüz kahramanı, Cezayirli Emir Abdulkâdir ve Libyalı Ömer Muhtâr gibi, Kuzey Afrika’da yabancı iÅŸgallerine karşı halklara ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.