Güncel
Geçiş süreçleri üzerine düşünmek
Süleyman Seyfi Öğün / Yeni Şafak
ABD-Rusya-Çin arasındaki gerilimler tırmanıyor. Tablonun hiç de hayra alâmet olmadığını söyleyebiliriz. Sürece, kuvvetlerin iç kırılganlıkları eÅŸlik ediyor. ABD’de ekonomik hayat, ortaya hiç de iç açıcı bir manzara koymuyor. Aşırı borçluluk, sınırsız para basımı, ekonomik durgunluk, iÅŸsizlik ve nihâyet kamuoyunun pek alışık olmadığı enflasyon oranları, hem iç, hem de dış siyâsette çeÅŸitli tutarsızlıklara, savrulmalara sebebiyet veriyor.
Rusya açısından da tablo farklı deÄŸil. Reel sosyalizm sonrası üretici güçlerini bir türlü harekete geçiremeyen Rusya, enerji ve silâh üretimine dayalı ihracatıyla boy gösteriyor. Bu sahalarda yaÅŸayacağı bir aksaklık veyâ tıkanmanın, Rusya’daki kurulu düzenin sonunu getirebileceÄŸi endiÅŸesinin Rus elitler arasında giderek daha fazla hâkim olmaya baÅŸladığını takip edebiliyoruz. EÄŸer projeleri yavaÅŸ yavaÅŸ belli olmaya baÅŸlayan yeni medeniyet hayâta geçecek ve küresel bir tutunum saÄŸlayacak olursa Rusya’nın âkıbetinin, en azından ilk aÅŸamalarda hiç de müspet olmayacağı ortada. Yine de yeni medeniyete uyum saÄŸlamada Rusya’nın o kadar da tâlihsiz olmadığını düÅŸünüyorum. Karbon salınımlı olmayan ve yeni medeniyetin hammaddelerini saÄŸlayacak mâdenlerin zenginliÄŸi açısından, Rusya’nın sâhip olduÄŸu o uçsuz bucaksız coÄŸrafyadaki kaynakların envanterini bilemiyoruz. Bu açıdan Sibirya’nın çok mühim olduÄŸu ortada. Rusya’nın diÄŸer bir avantajı ise, zırâî alt yapısının gücüyle alâkalı. Yeni medeniyetin odağındaki meselenin gıda ile alâkalı olduÄŸunu düÅŸünürsek Rusya’nın potansiyellerinin yabana atılamayacak kadar mühim olduÄŸunu kaydedebiliriz. Ä°klimdeki deÄŸiÅŸmenin Sibirya’yı son derecede verimli bir coÄŸrafyaya dönüÅŸtüreceÄŸi öngörülüyor. Bu da, Sibirya’nın, yakın bir gelecekte bir paylaşım kavgasına sahne olacağına iÅŸâret ediyor. Yeni medeniyet, eÄŸer hayâta geçerse, mevcut hâliyle Rusya’ya ağır bir darbe vuracak, riskler doÄŸuracak görünüyor. Lâkin risk aynı zamanda fırsat da doÄŸurabiliyor. Ama geleceÄŸin Rusya’sının bugünkü Rusya olarak, güvenlik çemberi içinde tek parça kalıp kalmayacağı, baÅŸlı başına bir mesele. GeçiÅŸin Rusya’daki müesses nizâma mâliyetinin neler olacağı bugün bir bek’a meselesi olarak Rus siyâsal elitlerinin temel meselesi olarak tezâhür ediyor.
Çin ise ekonomik bir dev olarak büyümesinin sorunlarını yaşıyor. Son Evergrande krizi bu büyümenin tümörleÅŸtiÄŸi aÅŸamayı iÅŸâret ediyor. Çin, büyümesini yavaÅŸlatan; stok ve rezevlerini en yüksek seviyeye taşıyarak kendisini içe kapatan bir süreci yaşıyor. Gerilimlerin ABD-Rusya arasında tırmanması Çin’in iÅŸine geliyor. Bir taraftan Angloamerikan bloku zora sokacak ÅŸekilde Rusya’ya destek veriyor. Bunun üzerinden Tayvan konusunda diÅŸlerini gösteriyor. DiÄŸer taraftan bu iki gücün birbirini tüketeceÄŸi ortamların tırmanmasından bir rahatlık elde ediyor. Onun gözünün de, nihâi tahlilde Sibirya’da olduÄŸunu düÅŸünüyorum.
Her hâl ve ÅŸartta, bu geçiÅŸ sürecinin Fransa ve Almanya’yı ve daha genel mânâda AB’yi son derecede zorladığı âÅŸikâr. Ä°ngiltere’nin AB içindeki varlığı Angloamerikan dünyâ ile Kıt’a Avrupa’sının bağına iÅŸâret ediyordu. Brexit, lâlettayin bir kopuÅŸ deÄŸil. Târihsel bir kopuÅŸ bu. Batı blokunun derin kırığını düÅŸündürüyor. Angloamerikan Batı ile Kıt’a Avrupası artık iki ayrı sistem olarak iÅŸliyor. Bu da AB’yi kendi içine kapatıyor ve Angloamerikan blok ile Rusya arasında sıkıştırıyor; ne yapacağını bilemez hâle getiriyor. Katar ve Âzerbaycan’ın pivot olduÄŸu yeni oluÅŸum, Almanya ve Fransa’ya oksijen saÄŸlayacak yeni bir dolaşım hattını kuruyor. Bu hat üzerinden Angloamerikan blok Kıt’a Avrupası’nın kâderini teslim alıyor ve onu kendisine bağımlı hâle getiriyor.
YaÅŸananlar, yeni medeniyete geçiÅŸ süreci içinde yaÅŸanan alt süreçler olarak deÄŸerlendirilebilir. Bu süreç çok çetin ve çileli geçiyor. Medeniyet kabuk deÄŸiÅŸtirmiyor; tam aksine özünü deÄŸiÅŸtiriyor. Bir tarafta, ister finansal ister enerji-hammadde temelinde olsun, konvansiyonel ihtiyaçların belirlediÄŸi bir gerilim hattı uzanıyor; diÄŸer tarafta ise yeni oluÅŸumlara uyumluluk saÄŸlamayı gerektiren derin dönüÅŸümlerin zorunluluÄŸundan beslenen baÅŸka bir gerilim hattı çalışıyor. Bu çerçeveden baktığımızda, geçiÅŸ dönemi siyâsetlerinin baÅŸarısını belirleyecek ölçütler de ÅŸekilleniyor. Bunlar, Türkiye gibi orta boy güçlerin mutlak sûrette dikkâte alması gereken ölçütler. Bir defâ mümkün mertebe belâdan uzak kalmak gerekiyor. Üzerinde fillerin tepiÅŸtiÄŸi yerde çimen olmamak en doÄŸrusu. Yeni medeniyeti kuracak olan iki fil sütununun dijitalleÅŸme ve ziraat olacağı anlaşılıyor. Ulusları ve devletleri ayakta tutacak olan da bu süreçleri benimseme ve iÅŸleme kapasitesi. Kaba bir pozitivist zihniyet örüntüsünün kurduÄŸu kısır mühendislik-müteahhitlik-bürokratik yapılar ve onların kısır çarklarını çeviren konvansiyonel ihtiyaçların baskısından bir an evvel kurtulmak gerekiyor. Bir an evvel tekmil kurumları, dijital ve zirâi yeniden yapılanmalara uyumlulaÅŸtıracak radikâl kararları almak gerekiyor. Bu da yetmez; bu dönüÅŸümleri insânîleÅŸtirecek olan yeni bir zihniyet ikimini tesis edecek daha ileri bir adımın da atılması çok daha daha mühim görünüyor.. DeÄŸilse gelenin gideni özleteceÄŸi âÅŸikâr.. TopraÄŸa küsen, tüketim ideolojisinin teslim aldığı demografik yığılmaların konvansiyonel taleplerine dayalı siyâset üretmenin ulusları ve devletleri ayakta tutmayacağı muhakkak….
Henüz yorum yapılmamış.