Hüseyin Akın / İki çay biri açık
Hüseyin Akın / Milli Gazete
Makamınız varsa makam koltuÄŸunuz ve makam arabanız da vardır. Ya daim-u makam olursunuz ya da kaim-u makam. Siz o makamı çalışarak kazanmadınız, onu size verdiler. Verenin ceddine rahmet okudunuz. Buna mukabil yakınlarınıza mukareneti unuttunuz, kendi yolunuzu tuttunuz. Emmi dayı kimseyi görmedi gözünüz. Kışın soÄŸuÄŸunda üÅŸütmemek için rozetle gezdiniz. Klozetinizin görkemiyle bile övünmeye kalktınız. Hâlbuki siz önceden hiç böyle deÄŸildiniz. Arka cebinizde örme beyaz takke taşır, düÅŸüp düÅŸmediÄŸini anlamak için ikide bir yoklardınız. Sadece arka cebiniz mi? Ön kalbinizi de imanım yerinde mi diye durmadan elinizle kontrol ederdiniz. Size n’oldu anlamadım. Önceden sahip olmadığınız ÅŸeylere ÅŸimdi sahip olunca kendiniz olmaktan ne çabuk firar ettiniz. Köylü olduÄŸunuzu ne kadar saklarsanız saklayın bir yerden açık veriyorsunuz. Çünkü hâlâ fularla yuları birbirine karıştırıyorsunuz. Dışarıdan aldığınıza karşılık içeriden veriyorsunuz. Giden içinizden, yani kiÅŸiliÄŸinizden gidiyor. Cebin para görmüÅŸ iÅŸittiÄŸime göre, miden daha önce yemediÄŸin yemekleri misafir etmiÅŸ.
Aza kanaat etmiyormuÅŸsun. Mümin rahatını bilmeli, çünkü nefsimizin de üstümüzde hakkı var diyormuÅŸsun. Bunu en çok da kürdanla diÅŸlerini aleni temizlerken yapıyormuÅŸsun. Hâlbuki Necip Fazıl’dan mülhem “benim nefsim benim nefsim ne köpek” diye haykırdığın zamanlar daha dün gibi hatırımızda. Hey ahbap! Sen böyle nereden gelip nereye gidiyorsun, her geliÅŸinde sırtında ayrı bir yükle? Ä°nsanın yükü kaygısıdır. Sürekli yükü deÄŸiÅŸiyorsa bir insanın gittiÄŸi ve de geldiÄŸi yerde ciddi sorunlar yaşıyor demektir. Durup durup önüne geleni sende eÄŸreti duran bir kibirle tanıştırıyorsun. Sen makamın ve de paranın adamısın. Ä°kisine de senenin açlığı var üzerinde. Sen parayı yakalayamazsan da para seni yakaladığı yerde yapacağını yapıyor. Dudaklarının kenarındaki yırtma yapıştırma ciddiyet lekeleri bile zevahirini kurtarmaya yetmiyor. Allah’ın adını ve sıfatlarını öyle hoyratça kullanıyorsun ki bir baÅŸkasının kullanım imkânlarını silip süpürüyor. Senin geçtiÄŸin yerden geçmesine imkânı kalmıyor kimsenin. Kimse mi kim? Kimse kim iÅŸte. Merakının ÅŸehvetinden kıyılarda ve kuytularda geziniyor bir türlü derinliÄŸe yaklaÅŸmıyorsun. Sana ne desem bilmiyorum. BildiÄŸim hiçbir ÅŸeyin içinden saÄŸ salim çıkmıyorsun. Kendine yine bir sürü kredi çekip kelimeler almışsın. Ucuza alıp pahalıya satıyormuÅŸsun bu kelimeleri.
Hatta bazılarını kurulmuÅŸ bir cümleden aşırdığın bile söyleniyor. Geçen bir arkadaÅŸ söyledi, artık telefonlara da çıkmıyormuÅŸsun. Çok ayıp! Daha dün teflon tava satarak rızkını kazanmaya çalışırken günde on kez aranmayınca gönül koyan sen deÄŸil miydin? Sana söylüyorum, arkaya doÄŸru bakma ahbap! Dünyevi kazanımlar bir gün biter, tuÅŸlu telefona geri dönersin. Sen de biliyorsun ki: “Yevme la yenfeu’da kalbi selim isterler.” Ben kalb-i selim dedikçe biliyorum ki sen 3. Selim anlayacaksın. Bu makam sarhoÅŸluÄŸu ile makam-ı mahmud’a ulaÅŸacağını sanıyorsun. Daha ilk adımda dengen sarsılıp tepetaklak düÅŸeceÄŸini unutma. Sana bu son çaÄŸrımdır lütfen oyuncaklarını topla ve evine dön. Ha bir de bana hitap ederken “Sayın” demekten vazgeç! O sensin! Söylediklerimden ÅŸayet hissene düÅŸeni almış isen seni merkez camisinin altındaki çay ocağında bekliyorum. Merak etme çaylar benden! Artık eskisi gibi çayı demli içmediÄŸini biliyorum. Çaycı Åžadi’ye çoktan sipariÅŸimi verdim: Ä°ki çay biri açık!
Henüz yorum yapılmamış.