Rızık, kader ve tevekkül ilişkisi
Faruk BeÅŸer / Yeni Åžafak
Resûlüllah’ın ÅŸu ÅŸerefli sözünü çok önemser ve her fırsatta etrafımdakilere ve özellikle de ticaret erbabına duyururum:
“Cibril kalbime fısıldayarak dedi ki, hiç kimse kendisine ayrılan rızkı tastamam almadıkça ölmeyecektir. O halde Allah’a karşı saygılı/ takvalı olun, rızkınızı güzel yollarla arayın. Helal olanı alın haram olanı bırakın” (Ä°bn Mâce).
Rızkın ne olduÄŸu konusunda kelam tarihimizde uzun felsefi tartışmalar vardır. Kısaca rızık bir canlının yararlandığı maddi ve manevi her türlü deÄŸerdir.
Yukarıdaki hadis-i ÅŸeriften söz ettiÄŸimiz bir yazıya ÅŸöyle bir açıklama talebi geldi:
“Efendim, Resûlüllah’ın ÅŸöyle bir sözü daha vardır:
“Allah’ım, fakirlikten rızkımın azalmasından zillete düÅŸmekten, zulmetmekten zulme uÄŸramaktan sana sığınırım” (Ebu Davud). Peki, bu iki hadisin arasını nasıl bulacağız?”
Birinci hadis rızık konusunda sonucun hiç deÄŸiÅŸmeyeceÄŸine, ikincisi ise fakirliÄŸin kötü bir ÅŸey olduÄŸuna, dolayısıyla ondan kurtulmak için çaba göstermemiz gerektiÄŸine iÅŸaret ediyor. O halde aralarında bir çeliÅŸki yok mu, denmek isteniyordu.
Evet, her iki hadis de sahihtir ve aralarında bir çeliÅŸki de yoktur. Kader meselesini iyi anlarsak bunu da çok rahat anlayabiliriz. Açıklayalım:
Birinci hadis bize kadere imanı, tevekkülü ve bir mümin olarak rızkımızı helalinden arama, dolayısıyla bilgi edinme görevimizi öÄŸretiyor. Kader, olmuÅŸ ve olacak her ÅŸeyi Allah’ın ezelde bilmiÅŸ ve bildiÄŸini de kaydetmiÅŸ olmasıdır. O’nun bildiÄŸi ve kaydettiÄŸi her ÅŸey öylece gerçekleÅŸecektir. Bu gerçekleÅŸmeye de kaza diyoruz. Bununla beraber Allah (cc) insana irade, yani seçebilme özgürlüÄŸü vermiÅŸtir ama neyi seçeceÄŸini de önceden bildiÄŸi için kulun seçimini de öylece kaydetmiÅŸtir. Kısaca O’nun kaydettiÄŸi ÅŸey yani insanın kaderi onun iradesinin sonucudur. Bu sonucun böylece yazılmış olması Allah’ın bilgisi itibariyle öncedir ama o bilgi de insanın seçimine baÄŸlı olarak öyle olmuÅŸtur. Ä°lim maluma tabidir. O halde insan için kader onu mecbur kılan cebrî bir dikte deÄŸildir. Bunun için de Resûlüllah (sa) “Allah’a karşı saygılı olun, rızkınızı güzel yollarla arayın. Helal olanı alın haram olanı bırakın” buyurmuÅŸtur. Demek ki, çalışıp rızkımızı helalinden aramak da görevimizdir, kaderimizi bu fiilimiz tayin edecektir. EÄŸer sizin elinizde hiçbir ÅŸey yoktur denecek olsaydı, ne yaparsanız yapın sonuç deÄŸiÅŸmez denirdi ki ancak o zaman bundan çalışmanıza gerek yoktur anlamı çıkarılabilirdi.
Benzer soruyu soran bir sahabîye Resûlüllah Efendimiz ÅŸöyle buyurmuÅŸlardı: “Çalışın, çünkü herkese kendisi için yaratılmış olana muvaffak olur” (Buharî). Bu da çalışırsanız kaderiniz de ona göre belirlenmiÅŸ olur demektir. Biz kaderimizin ne olduÄŸunu bilemediÄŸimizden sonucun lehimize olması için çalışmalıyız. Çalışma, çaba gösterme bizim irademiz dahilindedir ve bunu baÅŸarabilirsek ezelde bizim için iyi bir kaderin yazılmış olmasını saÄŸlamış oluruz. Burada öncelik ve sonralık açısından bize çeliÅŸkili gibi görünen meseleyi, ancak zamanı hayalimizde ortadan kaldırırsak anlayabiliriz. Zaman bizim yaÅŸadığımız bir yanılgıdır, Allah için zaman yoktur. Zamanı aradan çıkarırsak, Allah yazmıştır ki biz öyle yapıyoruz gibi görünen ÅŸeyin, aslında biz öyle yapacaktık ki Allah öyle yazmıştır ÅŸekline dönüÅŸtüÄŸünü anlarız.
DiÄŸerine gelince, eÄŸer bizim “fakirlikten, rızkımızın azalmasından zillete düÅŸmekten, zulmetmekten, zulme uÄŸramaktan” Allah’a sığınmamız isteniyorsa, öncelikle bu sayılanların kötü ÅŸeyler olduÄŸunu anlarız. Åžunu da anlarız, bunlar deÄŸiÅŸen ya da deÄŸiÅŸtirilebilen ÅŸeylerdir ki biz bu deÄŸiÅŸtirmeyi Allah’tan talep ediyoruz. O halde Allah’tan istediÄŸimizi alabilmek için, bunu önce kendi fiili duamızla kolaylaÅŸtırmalıyız, çalışıp sebeplerini oluÅŸturmalıyız. O halde her iki hadisi ÅŸerif de aynı noktaya iÅŸaret eder. Biri meselenin kader boyutunu, diÄŸeri ise o kader için bizim yapmamız gerekeni anlatır.
Bunlara ÅŸu iki hadisi ÅŸerifi de ilave edelim: “Fakirlik neredeyse küfürdür” (Metâlib). Yani asgari insani ihtiyaçlarını karşılayamayan birisi inkâra ve isyana düÅŸebilir. O halde fakirliÄŸe savaÅŸ açarak bu tehlikeyi önlemeliyiz. DiÄŸeri de ÅŸudur: “EÄŸer siz Allah’a hakkıyla tevekkül ederseniz O kuÅŸları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır. Bakın, kuÅŸlar nasıl sabah erkenden aç çıkar, akÅŸama karınları tok döner” (Süyûtî). Bu hadis-i ÅŸerifte de aynı noktaya iÅŸaret vardır: Allah’a hakkıyla tevekkül, zamanında iÅŸe koyulmak ve gereken çabayı gösterdikten sonra O’na güvenmektir. Yani oturup, ben Allah’a tevekkül ediyorum/ güveniyorum demek deÄŸildir.
Henüz yorum yapılmamış.