Hatıralarımızdaki Sezai Karakoç
Follow @dusuncemektebi2
Sibel ERASLAN / Star Gazetesi
Türkiye Yazarlar BirliÄŸi Ä°stanbul Åžubesi, bir haftadır Sezai Karakoç sempozyumları düzenliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sultanbeyli Belediyesi desteÄŸiyle düzenledikleri toplantıların, genç üniversitelilerce takip edilmesi en büyük sevincimizdi. Dünkü toplantımıza jest yaparak gelen Bakanımız Mehdi Eker beyefendi ve Ak Parti Genel BaÅŸkan Yardımcımız Mustafa Åžen beyefendi, Sezai Karakoç'un DiriliÅŸ Nesli'nden fertler olarak, kalabalığın heyecanına eÅŸlik ettiler.
Mehdi Bey, TBMM içinde sanatla hemhal olmuÅŸ kiÅŸiliÄŸiyle bilinir ve hassaten Sezai Karakoç'un tüm ÅŸiirlerini ezbere okuyacak kadar yüksek edebi zevki ve tematik olgunluÄŸu olan bir sanatçı ruh taşır... Üstad Karakoç'u biyografisine eÅŸlik eden ÅŸiirleriyle bizlere takdim etti. Necip Fazıl Üstadımız vefat ettiÄŸinde Sezai Karakoç 'Göklerin ÇektiÄŸi Kartal' baÅŸlıklı bir yazı yazmış. Mehdi bey, ' o kartal aslında Sezai beydi, o tıpkı bir kartal gibi yaÅŸadı, baÅŸkasına muhtaç olmadan, destek beklemeden, belki yuvası ailesi olmadan ama ömrünü ümmete ve inandığı dava adayarak yaÅŸadı...' dedi. Sezai Karakoç'u, celladın boyun vurmak için beklediÄŸi bir demde, anlattığı hikmetli hikayelerle onun cinayetlerine engel olan, hatta anlattıklarıyla hidayetine vesile olan Åžehrazat'a benzetti...
Sezai Karakoç gerçek bir davetçiydi. Bize gül medeniyeti olduÄŸumuzu yeniden hatırlatan büyük ve kutlu bir tasavvurun emekçisiydi...
Üniversitedeyken, bir kitap okurduk ve hayatımızın saatleri dikkatle kurulmaya baÅŸlardı. Biz okudukça saatler döner, yelkovanlarla akrepler, tıpkı sabah ezanından sonra tılsımla açılıveren gökler gibi aydınlanmamıza ÅŸahit olurdu dışarıdan bakanlar.
Poetikasını 'diriliÅŸ' kavramı etrafında kurması, elbette rastlantı deÄŸildi. Hz.Ä°sa'nın, ölüleri dirilten, hastalara ÅŸifa dağıtan nefesinin izdüÅŸümlerini arayan bir ÅŸairdi... Bir zaman yolcusu olan Hz.Hızır, onun ÅŸiirinin yoldaşıydı. Hz. Mehdi'yi, son diriliÅŸ olarak takdim eden mısraları da bizi umuda, adanmışlığa, menzil nöbetine çağırıyordu.
Dünyanın alınyazısıdır dedikleri Ä°pek Yolu'nun geçtiÄŸi bir kentte, Ergani'de dünyaya gelmiÅŸ, büyük bir cihan imparatorluÄŸunun reddi miras eylenmiÅŸ hafızasını vicdanında yüklenmiÅŸ, Ümmetin derdini ÅŸiirden ÅŸuura taşımış bir düÅŸünürden söz ediyoruz Sezai Karakoç'dan bahsederken... Evet o DiriliÅŸ rehberiydi. Kendi ifadesiyle: "Bir DiriliÅŸ Cephesi bulunduÄŸuna ve kendimin de o cephede bir savaÅŸ adamı olduÄŸuma, olmam gerektiÄŸine inanıyorum'' diyordu.
Hatıralarımda Sezai Karakoç, Ä°slam'dır.
Hatıralarımda Sezai Karakoç, soylu bir cesarettir.
Hatıralarımda Sezai Karakoç, Hira MaÄŸarasındaki ışıltıdır...
GöÄŸsünde gökyüzünü taşıyan bir ÅŸairdi... Onun mistik ÅŸiir evreninde DoÄŸu'ya has 'uzaktan sevme' esastır. Sevgiliyi incitmeden, hep mesafeyle, ama aÅŸkın yakinini de kalbin zarında hissederek yaÅŸanan efsanevi sevdaları; Leyla vü Mecnun'u, Kerem ile Aslı'yı, Siyabend u Xece'yi, Mem u Zin'i, Ferhat ile Åžirin'i, Romeo ile Jüliet'i, Hüsn ü AÅŸk'ı, soylu ve adanmış hikayeleriyle, çağımıza taşımış bir ÅŸairdi. Çağın diliyle platonik demeyeceÄŸim, ama bizim dilimizdeki haliyle 'uzaktan sevme'nin, kalbe iÅŸleyen masumiyetini ve mahçubiyetini, modern zamanların gündemine taşımayı baÅŸarabilmiÅŸti o... Her küçük sevgi, büyük sevgiden bir sır taşırdı. Onun; ''Sevgili, En Sevgili, Ey Sevgili'' derken, Leyla'dan Mevla'ya geçiÅŸ akordeonunu ustalıklı salınımlarla açıp kapayışlarını da okuruz... Onun ÅŸiirleri bizi sevginin ve adanışın kapılarından geçirir. Tek Tek...
Mehmet Akif'in 'Asım'ın Nesli', Necip Fazıl Kısakürek'in 'Büyük DoÄŸu GençliÄŸi' gibi Sezai Karakoç'un da 'DiriliÅŸ Nesli' olarak hitap ettiÄŸi bir ufuk gençlik vardı... Ä°slami düÅŸüncenin bu üç büyük kalesi, birbirine yaslanmış, kuvvetli bir serhat oluÅŸtururlar. Akif'in mütareke günlerinde, savaÅŸ ve iÅŸgal ateÅŸi altında yanan milleti adına kaleme aldığı avaz, Necip Fazıl'ın Tek Parti döneminde inanç dünyası üzerine kurulmuÅŸ baskı ve reddi miras tasarımına karşı yazdığı cesur direniÅŸ, Sezai Karakoç'ta yine Anadolu merkezli ama tüm Ä°slam aleminin diriliÅŸi ve izzeti üzerine üflenmiÅŸ bir ney çaÄŸrısı gibidir... Sezai Karakoç Türk ÅŸiirine Kudüs'ü ilk çağıran ÅŸairdi. Mekke, Medine, Kudüs, Kahire, Åžam, Ä°stanbul, onun ÅŸiir ülkesindeki baÅŸkentlerdi... Ya Roma? 'Roma, nefsimizdi'' onun ifadesiyle.
Gelenek, ataların kemiklerini saklayıp, müzelerde sergilemek deÄŸildir, gelenek, ruhu ve nazariyatı sürdürebilmektir... Sezai Karakoç, geleneÄŸin ruhunu, ÅŸimdiki zamanın bedeninde taşıyabilmenin ağır sorumluluÄŸunu üstlenmiÅŸ bir yeniliÄŸin sözcüsüdür.
Allah rahmet eylesin, Allah ondan razı olsun...
Henüz yorum yapılmamış.