Ramazan Kayan / Harbiden savaşçıyız!..

Yüce Rabbimiz yeryüzünün halifesi olmaya namzet kıldığı insanın; fesat çıkarma, kan dökme potansiyeline de sahip olduÄŸunu haber veriyor…

Ä°nsanlık tarihi bu gerçeÄŸin göstergesidir…

Hz. Âdem (as)’in çocukları Habil ve Kabil ile baÅŸlayan bu savaÅŸ kıyamet sabahına kadar devam edecek gibi görünüyor…

Ä°nsanoÄŸlunun savaÅŸçı karakteri mahiyet deÄŸiÅŸtirse de savaÅŸçı özelliÄŸi bitmiyor...

SavaÅŸ konsepti deÄŸiÅŸse de bir ÅŸekilde savaÅŸlar devam ediyor… Meydan muharebeleri azalsa da medya muharebeleri tüm boyutları ile hız kesmiyor…

Askeri savaÅŸların zemini farklı mecralara kayıyor… Biyolojik savaÅŸlar… Siber savaÅŸları… Yıldız savaÅŸları… Asimetrik savaÅŸlar… Elektronik savaÅŸlar… Psikolojik savaÅŸlar… Kimyasal savaÅŸlar… Vekâlet savaÅŸları… Vesayet savaÅŸları… Akustik savaÅŸlar… Ve daha nice isimlerini bilmediÄŸimiz savaÅŸlar…

SavaÅŸlar yaÅŸamın tüm ünitelerine, tüm aparatlarına sıçramış durumda…

SavaÅŸlar insanoÄŸlunu yorsa da savaÅŸmadan edemiyor… Ömür boyu, ölümüne savaÅŸlarla insanlar övünüyor… Adeta kesintisiz savaÅŸların gönüllü kurbanlarıyız… Hayata gözlerini açanlar çok yönlü bir savaşın içinde kendilerini buluyorlar… ÇoÄŸu zamanda hukuku, hududu, ilkesi, ölçüsü, ahlakı belli olmayan savaÅŸların neferleri olabiliyoruz… Adeta savaÅŸtan besleniyor ve savaÅŸa bileniyoruz… SavaÅŸa susamış bir halimiz var… Sakın yanlış anlaşılmasın askeri savaÅŸları kastetmiyorum, silahsız fakat salgın ve yaygın savaÅŸlardan bahsetmek istiyorum…

 Acaba düÅŸünüyor muyuz? Askeri ve ideolojik savaÅŸlar yerini hangi savaÅŸlara terk etti? 

Çıkar savaÅŸları… Ä°ktidar savaÅŸları… Rant savaÅŸları… Rekabet savaÅŸları… Titr savaÅŸları… Kariyer savaÅŸları… Koltuk savaÅŸları… KöÅŸe kapma savaÅŸları… Statü savaÅŸları… Sınıf savaÅŸları… Asabiye savaÅŸları… Test savaÅŸları… 

Sadece bunlar deÄŸil tabiki… 

Prestij savaÅŸları… Ä°maj savaÅŸları… Haz savaÅŸları… Hız savaÅŸları… Hırs savaÅŸları… Poz savaÅŸları… Åžov savaÅŸları… Rol savaÅŸları… Post savaÅŸları… Kulüp savaÅŸları… Gol savaÅŸları… 

Åžu hale bakın, maça deÄŸil sanki savaÅŸa çıkıyor takımlar… Futbolun geldiÄŸi durumu görün… 

SavaÅŸçı tarafımız dipdiri… SavaÅŸa susamış gibiyiz… 

Aile içi savaÅŸlar… Cemaat içi savaÅŸlar… Parti içi savaÅŸlar…

Holiganlar, fanatikler her tarafta savaÅŸ çığlıkları… Bu savaÅŸların argümanları, araçları, amaçları nedir, yeterince biliyor muyuz? 

7/24… Dört mevsim, yedi iklim… Reelde, sanalda her daim savaÅŸ… Sürekli tetikte, her an teyakkuzdayız… 

Hele hele boÄŸaz savaÅŸları… Bir türlü doymak bilmeyen nefisler… Çene savaÅŸları insan onurunu hiçe sayıyor… 

Yeryüzünde açlık sorunuyla savaÅŸması gerekenler aç kurtlar gibi birbirlerine saldırıyorlar… 

KurÅŸunla kenetlenmiÅŸ duvar gibi Allah yolunda saf tutması beklenen kullar, birbirlerine kurÅŸun sıkacak duruma nasıl gelebilirler? 

Ego savaÅŸları engel tanımıyor… IQ’sü düÅŸük, egosu büyük savaÅŸçılardan geçilmiyor… Anlaşılan o ki ex oluncaya kadar bu savaÅŸlar bitmeyecek gibi…

Bu savaÅŸların zayiatını sanki görmüyoruz… Neye, kime hizmet ettiÄŸimizin farkında deÄŸiliz… Hezimeti görmek istemiyoruz… 

Gerçekten savaÅŸçı bir toplumuz… Harbiden savaÅŸçıyız… 

Dizilerde biz gaz verdikçe kim bizi dizginleyebilir? 

Hızımızı alamıyoruz, öyle ki kendimizle bile savaÅŸ halindeyiz… Kendimizle barışık olamıyoruz… Bizde ki bu asabilik ve agresiflik neyin sonucudur? 

Peki, hiç sorduk mu? Sorguladık mı? 

Tüm bu savaÅŸlar ne adına? Kim için? 

Yoksa bir hiç uÄŸruna mı savaşıyoruz? Yani bu savaşın sonucu; hiçlik mi? 

Bu savaÅŸlar bizim savaşımız olabilir mi? 

Kin, kir, kan içeren savaÅŸların nasıl parçası ve pazarı olabiliriz? 

Savaşın “bizce”si lazım…

Kabilce, Karunca savaÅŸlarda “yokuz” diyebilmeliyiz… 

Allah yolunda, ilay-ı kelimetullah için kendimizi yeniden konumlandırmamız gerekiyor… Okçular tepesinden ayrılıp baÅŸka cephelerde oyalanamayız… 

SavaÅŸçı ruhumuzu ÅŸeytana, taÄŸuta, münkere, ÅŸerre ve her türlü kötülüÄŸe karşı direniÅŸe ikna edebilmeliyiz… 

Asıl olan barıştır… Barışın diÄŸer adı ise Ä°slam’dır… 

Yeryüzünde barışın güvencesi ise bu ümmetin bizatihi kendisi deÄŸil midir?