Teoman Duralı Hocamızın vefatıyla düşünce dünyamız öksüz kaldı!

Üstad Sezai Karakoç’un ardından yaÅŸayan en büyük felsefecimiz Teoman Duralı Hocamızın vefatıyla sarsıldık. Acımız gerçekten büyük.

Türkiye iki güzide çınarını, deÄŸerini kaybetti.

Semamızdan iki yıldız kaydı.

Dünyamızın ne kadar kararacağını, Sezai Karakoç’un ve Teoman Hoca’nın yokluÄŸunu iliklerimize kadar hissettiÄŸimiz zaman idrak etmeye baÅŸlayacağız.

Teoman Hocamıza Allah’tan rahmet, yakınlarına, ailesine ve ülkemize baÅŸsaÄŸlığı diliyorum.

Mekânı cennet, makamı âlî olsun.

Hem üstad Sezai Karakoç’un hem de Teoman Duralı Hocamızın cenazelerinde Mehmet Görmez Hocamız gerçekten içi dolu, çok güzel konuÅŸmalar yaptı.

YALNIZ BÄ°R DÜÅžÜNÜRDÜ

Teoman Hoca’nın vefatı üzerine sosyal medyada, Türkiye, beynini kaybetti, düÅŸünce dünyamız öksüz kaldı, diye yazdım.

Elbette, Teoman Hoca’dan yoksun bir düÅŸünce hayatı hem öksüz kalacak hem de bodurlaÅŸacaktır.

Fakat düÅŸünce dünyamız zaten hem öksüz hem de yeterince bodurdu.

Dahası, Teoman Hoca, felsefe hayatımızda tek başınaydı, yapayalnızdı, çok garipti.

Garipti diyorum, her fırsatta medya saldırısına maruz kalıyordu. Yoz medyanın ve sığ, ezberci, celladına âşık felsefe akademyasının.

Bunların en ÅŸiddetlilerinden biri, “bizim eÄŸitim sistemimiz medresede köklenmiÅŸtir, eÄŸitim sistemimizin merkezinde medrese vardır,” dediÄŸi için linç edilmesiydi felsefe çevrelerinde.

Felsefe çevreleri, ne gericiliÄŸini, ne de yobazlığını bıraktılar Teoman Hoca’nın!

Ä°nanılır gibi deÄŸil ama gerçek bu!

Hocayı elbette yalnız bırakmadık.

Çokça yazı yazdım, teorik vaatleri olan yazılar.

Teoman Hoca, elbette çok müteÅŸekkirdi o yazılar için, çok mutluydu.

Teoman Hoca’nın fikirlerinin Türkiye’de tanınmasında da hasbelkader çok gayretimiz oldu. TV5’i kurduÄŸumuzda, Teoman Hocayla sürekli olarak arÅŸivlik programlar yaptık.

Teoman Hoca’nın fikirlerini kitlelere iletme görevimizi adeta ailecek sürdürdük: TRT2’deki Felsefe SöyleÅŸileri baÅŸlıklı programı da oÄŸlum Burak güzel bir ekiple (sevgili Mücahid Kaya ve Ubeydullah’la birlikte) yapıyordu.

Nereye davet etsem memnuniyetle ve seve seve katılıyordu.

Hiçbir davetimi geri çevirmedi.

Son olarak, MTO’da (Medeniyet Tasavvuru Okulu’nda) uzun soluklu bir Medeniyet Felsefesi seminerleri planlamıştık.

Hastalığının iyileÅŸmesini bekliyorduk. Hatta durumu iyiye gidiyordu. Tam baÅŸlayacaktık ki, tümör çıktı ve Teoman Hoca vefat etti, beklenmedik bir ÅŸekilde.

Takdir-i ilâhî böyleymiÅŸ.

Allah (cc) Teoman Hocamıza rahmetiyle muamele eylesin.

OKYANUSLARA AÇILACAKTIK…

Teoman Hoca, fildiÅŸi kulesine çekilerek oradan her ÅŸeye tepeden bakarak yaÅŸayabilirdi ama o böyle yapmadı: Türkiye’nin en kaliteli felsefe dergilerinden birini, belki de birincisini, Kutadgu Bilig’i çıkarmasına raÄŸmen yüreÄŸi yangın yerine dönmüÅŸ biriydi. Sürekli olarak Ä°HH programlarına katılır, Osman Atalay kardeÅŸimle nefis seyahatlere çıkardı.

Osman Atalay, “Hocam, pandemi bitince, sen, ben, Teoman Hoca, üçümüz açılalım okyanuslara” demiÅŸti. Bunu Teoman Hoca’ya da iletmiÅŸti. Teoman Hoca “harika olur, okyanuslara birlikte açılmak için sabırsızlanıyorum” diyordu.

Olmadı.

Nasip deÄŸilmiÅŸ, demek ki Teoman Hoca’yla okyanusların derinliklerine açılmak!

ÇAÄžI TANIMLADI, HÄ°KMETÄ°N Ä°ZÄ°NÄ° SÜRDÜ…

Teoman Hoca, dertli bir düÅŸünürdü. Müslümanların sorunları, dertleri üzerinde derinlemesine kafa yorardı.

ÇaÄŸdaÅŸ dünyayı onun kadar derinlikli ve anlaşılır bir dille analiz eden çok az düÅŸünür vardı.

ÇaÄŸdaÅŸ Küresel Medeniyet diye tarif ettiÄŸi modern Batı uygarlığını, Yahudi-Ä°ngiliz Medeniyeti olarak tarif ediyordu. Ve tarihte ilk dindışı uygarlığın modern Batı uygarlığı olduÄŸunu söylüyordu.

Tipik bir felsefeciydi. Felsefe yapan, felsefeyi tıpkı MeÅŸÅŸailer gibi ayakta, yürüyerek yapan bir düÅŸünürdü.

Yaptığı ÅŸey, felsefeyi aşıyordu. Felsefeyi ilahî olan’la buluÅŸturuyor, hikmetin izini sürüyordu. Yaptığı felsefe nazarî hikmetti; tevazusu, garipliÄŸi, derviÅŸliÄŸi ise amelî hikmet.

Biz ondan razıyız. Rabbimden ondan razı olsun ve dâr-ı bekâda manevî makamı yüksek olsun.

Vesselâm.