Sosyal Medya

Kehf suresini her hafta okumanın deccalla ilişkisi nedir?

Faruk BeÅŸer / Yeni Åžafak



Önceki yazılarımızda mehdiyi ve deccalı anlamaya çalıştık. Mehdinin, kendisi hidayette olup insanların da hidayetine vesile olan yol gösterici, rehber kimseler olabileceÄŸini; deccalın ise insanların kafasını karıştırıp, imanlarını çalan, hakka iman etmelerini engelleyen sapkın ve cerbezeli kiÅŸiler ve düÅŸünceler olduÄŸunu, ayrıca ahlaki deÄŸer tanımayan, ama harikalar üretebilen bilim ve teknoloji gibi ÅŸeylerin dahi deccal olabileceÄŸini anlattık. Deccaldan yani saptırılmaktan kurtulmanın yolunun doÄŸru fikir ve düÅŸüncelerle, varlığın Allah’ın adıyla okunup anlaşılmasıyla/ ahlaklı bilimle mümkün olabileceÄŸine iÅŸaret ettik.

Åžimdi bunlarla ilgili bir gerçeÄŸe deÄŸinelim. BilindiÄŸi gibi “Her cuma günü Kehf suresini (bazı rivayetlerde, surenin başından ya da sonundan on ayetini) okuyan deccalın ÅŸerrinden emin olur” gibi hadisi ÅŸerifler vardır. Peki, Kehf suresi ile deccal arasındaki iliÅŸki nedir? Deccalın ne olduÄŸunu iyi kavrarsak bu iliÅŸkinin çok açık olduÄŸunu görürüz. Çünkü bir kavram olarak deccal mümini imanından eden fitnelerdir ve kıyamete kadar gelecek böyle fitnelerin en büyüklerine bu surede dikkat çekilmiÅŸtir. Bunları anlayıp gereÄŸini yapan müminler imanını korur, dolayısıyla da deccaldan kurtulmuÅŸ olur.

Fitnenin, kişinin imanına kasteden, dayanılması zor imtihan demek olduğunu da hatırlayalım.

Åžimdi Kehf suresine bakalım. Orada anlatılan kıssalardan ilkinde, Allah birdir diyen Hz. Ä°sa müminlerine, müÅŸrik Bizans yönetimi tarafından uygulanan baskıdan söz edilir (Bkz. ayet 14-15). Biz de bu baskıları jakoben yönetimler döneminde farklı zamanlarda farklı biçim ve tonlarda yaÅŸadık. Tek parti dönemini ve 28 Åžubat’ı hatırlayın. Ashab-ı kehf (maÄŸara arkadaÅŸları) denen bir grup genç bu baskılardan kurtulup mümin kalabilmek için çare aradı ve o toplumdan uzaklaÅŸma kararı aldılar, meçhul bir maÄŸarada inzivaya çekilip üç yüz küsur sene uyutuldular. Müteakip ayetlerde onların baÅŸarı sebeplerine dikkat çekilir: “Allah için birlik oldular, Allah da kalplerine baÄŸlılık verdi… Siz de öyle olanlarla beraber olun” (28-29) buyrulur.

Ä°kinci kıssada azdıran servet fitnesi anlatılır. Bu fitne kısaca dünyalığın insanı bozması ve Allah yolundan alıkoyması fitnesidir. Çok güzel iki bahçeye sahip iki dosttan biri, arkadaşının uyarılarına raÄŸmen nimetin sahibini hesaba katmadı ÅŸükretmedi, servetini kendisinden bildi, hakkını ödemedi, sonuçta her ÅŸeyini kaybetti. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, fitnenin servete sahip olmakta deÄŸil, onu akıllı bir mümin olarak yönetememekte olduÄŸudur. O halde azdıran zenginlik de fitnedir.

Üçüncü kıssa bilgi fitnesine iÅŸaret eden Mûsa (sa) ve Hızır kıssasıdır. Hz. Mûsa bir anlık kendi bilgisi ile gurur duyunca Hızır’la imtihan edildi. Onun ÅŸahsında bilginin, kiÅŸinin sadece kendi imkânlarıyla ulaÅŸtığından ibaret olmadığı, onun ötesinde daha nice gayb bilgilerinin bulunduÄŸu anlatıldı. Demek ki gaybı, Allah’ı hesaba katmayan bilgi de bir fitne, dolayısıyla deccal olabilir. Biz bugün bunu açıkça görüyoruz. Bilim, ahlak tanımazsa fizik dünyanın bilgisine ulaşıyor ama ulaÅŸtığı bilgiyi, onun arkasındaki varlığı, gaybı, metafiziÄŸi hesap etmeden hoyratça kullanıyor, ilahlaşıyor ve kulların Allah’a ulaşılmasını engelliyor. Böylece de en büyük fitne hatta deccal oluyor.

Surede anlatılan dördüncü kıssa Zülkarneynen kıssasıdır. Zamanında fitne fesat çıkaran Yecuc-Mecuc diye ifade edilen, çekirge sürüsü gibi kalabalık, uÄŸradıkları her ülkeyi periÅŸan eden bir kavim vardır. Herkes fitnenin büyüÄŸü olan bu kavimden kurtulmanın yollarını arar ve Zülkarneyn’den imdat dilerler.

Daha önce hayatını anlattığımız gibi, Zülkarneyn adlı meçhul ÅŸahıs; zülcenaheyn yani iki yönlü hem dünyayı hem ahireti hem zahiri hem batını hem doÄŸuyu hem batıyı bilen hem maddi hem manevi sebeplere, araçlara bilgiye, teknolojiye sarılan, bu özellikleriyle çaÄŸdaÅŸlarına göre çok ileri, yönetimde adil ve örnek bir ÅŸahsiyettir. Sadece müminleri deÄŸil, ezilen her halkı kurtarma gücünde ve azmindedir. Tam da baÅŸka ayetlerde anlatıldığı gibi, bu dünyada haksızlıkların hem maddi hem manevi güçle önlenebileceÄŸini bilen ve bunu uygulayan bir yöneticidir. Ä°ÅŸte ancak bu gücü elde edebilen Ä°slam idaresi deccalın belini kırmış olur. Demek ki, Zülkarneyn deccal savar bir mehdidir ve Resûlüllah (sa) Efendimiz, hulefa-i raÅŸidîn’e bunun için “mehdiler” demiÅŸtir. Çünkü onlar da birer Zülkarneyn idi.

Ä°ÅŸte bu bilinçle müminleri harekete sevk eden Kehf suresi haftada bir okunmalıdır ki ümmet bu fitneleri tanısın ve deccallardan kurtulma azmine sahip olabilsin.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.