Güncel
İsrail-Türkiye: Af yok, zaten tövbe de yok…
Nedret Ersanel / Yeni Åžafak
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Türkmenistan ziyareti dönüÅŸünde, BAE ile yaÅŸanan ılıman sürecin, Mısır ve Ä°srail’e de sirayet edip etmeyeceÄŸine iliÅŸkin yorumu ÅŸöyle oldu; “Bu ülkelerin kiminde maslahatgüzar olarak atılmış bazı adımlar var. Zaten kararımızı verdiÄŸimiz zaman tabii ki büyükelçileri de belli bir takvim içinde atama durumunda olacağız. BAE ile aramızda nasıl bir adım atıldıysa, diÄŸerleriyle de buna benzer adımları atacağız”…
“BirleÅŸik Arap Emirlikleri’yle dahi iyileÅŸme süreci geliÅŸtiriliyorsa, diÄŸerleri ile de geliÅŸtirilir” okumaları duyulmaya zaten baÅŸlamıştı. Esasen, OrtadoÄŸu/Batı Asya dinamiklerinin yerine oturtulması gereken bu yeni süreçten önce de, ‘herkesle küsüz, böyle dış politika mı olur’ diyen muhalif bir cepheyi de kamuoyu uzun zaman izledi…
Yeni jeopolitiÄŸin dinamiklerini ve mecburiyetlerini yazdık. (‘BAE-Türkiye: Af yok, tövbe var’, 27/11, Yeni Åžafak.) Buna raÄŸmen, ‘istisnanın izahının’ yapılmasının kamuoyu ihtiyacı olduÄŸunu da belirttik…
Mısır, Ä°srail, S. Arabistan, Suriye, vb. ülkelerle Türkiye’nin küslüÄŸü bitirmesi yönünde gelen taleplerin/baskıların büyük kısmı, Türk dış politikasının eleÅŸtirisi içinde yer alan, sıklıkla Türkiye’nin rakipleriyle aynı dili kullanan, gerekçeleri açısından da nitelik sorunları barındıran, istekler de deÄŸil, bitevi vahlanmalardı…
Bunun dışında, alternatif öneren, bu ülkelerle veya bir kısmıyla iliÅŸkilerin derlenmesi durumunda olası avantajları öneren kesimler de oldu. Bunlara da o zaman dilimi içinde, kamuoyu önünde yapılan tartışmalar esnasında makul yanıtlar verildi.
Mesela…
Kahire ile iliÅŸkilerin açmazları çoktu ve buna raÄŸmen Türkiye, yine konjonktürün sunduÄŸu/sınırladığı ÅŸartlar içinde Mısır’a yönelik adımlar attı. Üstelik, anlaÅŸmazlık nedenleri içinde bulunan prensip duruÅŸlarını koruyarak.
YakınlaÅŸma giriÅŸimleri Türkiye’de ya, “iÅŸte sözümüze geldiniz mi, nasılmış” sığlığında karşılandı veya “devlet edebini bilenler tarafından sessizlikle izlendi”…
Ama Mısır’ın yanıtı, hem de DışiÅŸleri Bakanları’nın aÄŸzından ÅŸu oldu; “Türkiye ile görüÅŸmelerin sonucunu deÄŸerlendirmeyi sürdürüyoruz. Öncelikle ikili iliÅŸkiler baÄŸlamında Türkiye’nin belirli tedbirleri bir ÅŸekilde ele alması gerekiyor. Sorunların çözümünden memnun olduÄŸumuzda, bu daha fazla ilerlemenin kapısını aralayacaktır”. (09/09.)
Türkçe ‘anlamını’ ve ne cevap verilmesi gerektiÄŸini o günlerde ‘Akıl Odası’nda tartışmıştık. Tabii münasip lisanla! Ama özü, Mısır’ın ayak sürüdüÄŸüydü. Bu durumu içerdekilere anlatmak mümkün olmadı çünkü zaten konuyu takip etmiyorlar ve bilmiyorlardı…
Åžimdi soru ÅŸudur; Aynı OrtadoÄŸu, Akdeniz, Batı Asya jeopolitiÄŸindeki deÄŸiÅŸim, Ä°srail için de aynı gerekleri çağırıyor mu? Ä°srail için de buna ihtiyaç var mı?..
Türkiye’nin, BAE- S. Arabistan-Mısır’la iliÅŸkilerinin normalleÅŸmesi, ilk defa bu kadar geniÅŸ alanı etkileme, Akdeniz-Afrika-Afganistan çizgisine katkı “ihtimali/potansiyeli” taşırken, Ä°srail de aynı kümenin içinde mi?..
Bölgedeki deÄŸiÅŸimin ayakları; Afganistan süreci, ABD’nin bölgedeki ve ‘kendi ağırlığının’ hafiflemesi, salgın, Ä°brahim AnlaÅŸmaları’ndaki mürekkep silinmeleri, ekonomi ve enerji havuzundaki dalgalanmaların toplamından çıkan, Kafkaslar-Orta Asya-Karadeniz-DedeaÄŸaç’la sembolleÅŸen yeni hesapların/setlerin üzerine oturuyor. Tek tek ve külliyen ayarlanmaları gerekiyor.
Her biri için uzun makalelerin kaleme alınabileceÄŸi bu düzleme Ä°srail nasıl oturuyor? Türkiye ile iliÅŸkilerinin rehabilitasyonunu ÅŸart kılan noktalar gerçekten var mı?..
‘KÜÇÜK ÜLKE’ BÜYÜDÜ MÜ?..
Tel Aviv, ‘one minute’ vakasından bu yana, Türkiye’yi bir çok bölgesel alanda ve efsanevi ama eskisi kadar iÅŸlevsel olmayan lobisi eliyle küresel meselelerde de sıkıştırmaya gayret etti. Bunu yaparken, Türkiye’yi masaya çekmek için kapıyı hep açık bıraktı. Ataklarının büyük kısmının amacı zaten Ankara’yı kendine kanalize etmekti…
Akdeniz’in tamamı, enerji politikaları, GKRY ve Yunanistan’la iliÅŸkileri, Mısır’la iliÅŸkileri, Arap dünyası ile normalleÅŸme süreci, Azerbaycan’daki varlığı hatta Ä°ran’la ‘iyi polis-kötü polis’ oyunlarının bir kısmı dahi aynı oyuna dahildi.
Ama en çok Suriye. Irak ve Suriye. Burada 1980’lerden yükselerek gelerek politikalarını, bugün Rusya ile iliÅŸkileri üzerinden Suriye’de de realize etmeye çalışıyor…
Böylece ortaya, Ankara 2023’e yürürken, Suriye konusunda makul bir çözüm bulma yolunda Ä°srail katkısı arar mı? Ve nasıl, soruları da çıkıyor…
Hepsi tamam… Ä°srail, Ankara’yla yakınlaÅŸma fikrine bayılacaktır. Ama asıl; yeni jeopolitik Ä°srail’in lehine mi aleyhine mi geliÅŸiyor? Yani, madem BAE gibi Ä°srail’le de aynı süreç tekrarlanacak, masaya otururken kimin eli kuvvetli bilinmeli. BAE normalleÅŸmesi izah edilirken, yeni bölgesel ÅŸartların Abu Dabi’yi mecbur bıraktığı ihsas ettirildi. Ä°srail için de aynı durum söz konusu mu? Öyle ise.. Çıkar listesi ne? Ve bunlar ‘reel politik’ sorulardır. ‘Moral politik’e hiç girmeyelim!..
En önemlisi, Ä°srail’in buraya kadar gelen zaman içinde bölgeye yönelik ‘vaadlerinden/angajmanlarından’ vazgeçeceÄŸini düÅŸünmek gerçekçi mi? Ä°srail-ABD hatta Ä°srail-Avrupa iliÅŸkilerinde de ekÅŸimeler var. Buna raÄŸmen, Ä°srail ile güvene dayalı bir normalleÅŸme mümkün mü?..
Mümkün ise.. ÖrneÄŸin sonraki ABD BaÅŸkanlık seçimlerinde Biden politikalarına zıt bir hükümetin, mesela Trump’ın yeniden Beyaz Saray’a yürümesi durumunda Tel Aviv’in politikalarına dönmeyeceÄŸinin garantisi var mı?
Henüz yorum yapılmamış.