Güncel
''Etiyopya’nın Tigray çıkmazı ülkeyi kaosa sürükleyebilir''
Etiyopya’nın 2020'de Tigray bölgesine yönelik başlattığı operasyon, ülkede geri dönüşü zor bir istikrarsızlık sürecinin başlangıcı olarak gösteriliyor.
Parçalı etnik kimlik ve kırılgan bir siyasi birlikle birbirine baÄŸlı kalmaya çalışan Etiyopya'daki toplum kesimleri geçmiÅŸten gelen anlaÅŸmazlıklar nedeniyle her zamankinden daha keskin bir ayrışma sürecine girdi.
Bu durumun ülkenin bütünlüÄŸü ve toplumsal yapısı açısından nasıl sonuçlar yaratacağı belirsizliÄŸini korurken, sıcak çatışmaların daha geniÅŸ bölgelere yayılması ihtimali gerek Etiyopya'daki etkin grup ve gerekse de milyonlarca mülteci ile karşı karşıya kalabilecek olan komÅŸu ülkeler açısından endiÅŸeyle takip ediliyor.
Son bir yıldır devam eden çatışma ortamı ve siyasi rekabetin doÄŸurduÄŸu güvensizlik ortamı, göreve geldiÄŸinde büyük umutlar baÄŸlanan ve komÅŸu Eritre ile siyasi krizi çözerek Nobel Barış Ödülü alan BaÅŸbakan Abiy Ahmed'in önümüzdeki dönemde çok daha ciddi meydan okumalarla karşı karşıya kalacağının sinyallerini veriyor.
Abiy Ahmed'in göreve geliÅŸinden sonraki süreçte ciddi anlaÅŸmazlık yaÅŸadığı Tigray Halk KurtuluÅŸ Cephesi (TPLF)'nin geçen süre içerisinde ülkenin diÄŸer büyük etnik gruplarından Amhara ve Oromolar ile birlikte hareket ederek merkezi hükümete karşı bir siyasi ve askeri mücadele içerisine girdi bu durum Addis Ababa yönetimi açısından yönetilmesi zor bir kriz haline evrilmesine neden oldu.
ORSAM’dan Ä°smail Numan Telci’nin ‘’Etiyopya’da DerinleÅŸen Siyasi Kriz ve Barışın Ä°mkanı’’ analizine göre:
''Bu grupların BaÅŸbakan Abiy Ahmed tarafından 2019 yılında kurulan Refah Partisi'ne (Prosperity Party) katılmayı reddetmeleri ve bu yeni partiyi siyasi rakip olarak kabul etmeleri, ülkedeki taraflar arasındaki ayrışmaları daha da artırmıştır.
4 Kasım 2020'de Etiyopya hükümeti ile baÅŸta TPLF ve diÄŸer muhalif gruplar arasında baÅŸlayan çatışmalar, gelinen noktada ülkenin özellikle kuzey kesimlerinde birçok noktaya yayılmıştır. Son olarak 2 Kasım 2021'de TPLF güçlerinin Dessie ve Kombolcha ÅŸehirlerine yönelik son operasyonları Addis Ababa yönetiminde ciddi endiÅŸe yaratmış, hükümet olaÄŸanüstü hal ilan etmek durumunda kalmıştır. Öte yandan bu iki ÅŸehre yönelik operasyonları sonrası TPLF'in baÅŸkent Addis Ababa'ya 380 kilometre kadar yaklaÅŸmış olabileceÄŸi açıklanırken, Etiyopya hükümeti ülke genelinde seferberlik ilan ederek vatandaÅŸlardan silahlarını kaydettirmelerini ve olası bir çatışmaya hazır olmalarını istemiÅŸtir. Etiyopya'daki 10 bölgeden dördünün yönetimleri de Tigray güçleri karşısında çatışmaya hazır olunması çaÄŸrısında bulunmuÅŸlardır.
Bu geliÅŸmeler gerek bölgesel gerekse de küresel medya tarafından yakından takip edilirken, ülkedeki çatışma ortamının derinleÅŸmesi ihtimali ciddi anlamda endiÅŸe kaynağı olmuÅŸtur. Birçok ülke ve kuruluÅŸ çatışmaların sonlandırılması ve uzlaşı çaÄŸrıları yaparken, bazı ülke ve uluslararası organizasyonlar arabuluculuk teklifinde bulunmuÅŸlardır. BM Siyasi Ä°ÅŸlerden sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, 9 Kasım'da BM Güvenlik Konseyi'ne yaptığı sunumda Etiyopya'daki çatışmaların artması ve ülkede büyük bir iç savaşın çıkmasının an meselesi olduÄŸunu ifade etmiÅŸtir. DiCarlo ayrıca Etiyopya'daki olası bir iç savaşın tüm Afrika Boynuzu bölgesini etkileyebileceÄŸine dikkat çekmiÅŸtir.
Gelinen noktada Afrika'nın en büyük ülkelerinden olan Etiyopya'daki krizin daha da derinleÅŸmesi sadece ülkenin 115 milyonluk nüfusunda deÄŸil, tüm bölge halklarında endiÅŸe kaynağı oluÅŸturmaktadır. Nitekim, ülkedeki siyasi istikrarsızlığın derinleÅŸmesi ve bir iç savaÅŸa dönme olasılığı, sayıları milyonları bulacak göç dalgalarını tetiklemesinin yanında, komÅŸu ülkelerde siyasi sınırların yeniden tanımlandığı, yönetimlerin yeniden belirlendiÄŸi istikrarsızlık süreçlerini de beraberinde getirme potansiyeli barındırmaktadır.
Ekonomik açıdan halihazırda kırılgan bir yapıda olan Etiyopya'da olası bir savaşın ciddi anlamda yıkıcı etkileri olabilecektir. Böylesi bir durum, milyonlarca Etiyopyalıyı gıda ve su güvenliÄŸi anlamında etkileyebilecekken, savaşın yaratacağı kriz ortamı birçok anlamda temel hizmetlerin verilmesini olumsuz etkileyebilecektir. Bu durum yetersiz beslenme, salgınlar ve diÄŸer saÄŸlık sorunları nedeniyle yüzbinlerce kiÅŸinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanabilir.
Öte yandan krizin bölgesel etkilerinin olması da kaçınılmazdır. Bu noktada Sudan, Güney Sudan, Somali, Cibuti, Eritre ve Kenya gibi ülkeler Etiyopya'da krizin derinleÅŸmesinden doÄŸrudan etkilenebilecektir. Ülkede çatışma ortamının artmasının yaratacağı en büyük sonuçlardan birisi olan mülteciler, sadece söz konusu komÅŸu ülkelere deÄŸil, Avrupa ve Körfez ülkelerine yönelik yeni göç dalgalarının yaÅŸanmasına neden olabilecektir. Bu açıdan deÄŸerlendirildiÄŸinde özellikle Afrika ülkelerinden gelen göç dalgaları nedeniyle toplumsal, siyasi ve ekonomik zorluklar yaÅŸayan Avrupa ülkelerinin, Afrika Boynuzunda artan istikrarsızlıktan doÄŸrudan etkileneceÄŸi söylenebilir.
Bu çerçevede Etiyopya'da hükümet güçleri ve muhalif kesimler arasındaki gerginliÄŸin topyekün bir savaÅŸ haline dönmesinin engellenmesi hem ülke, hem de bölgedeki istikrarın korunabilmesi açısından hayati bir durum arz etmektedir. Ülkede siyasi birliÄŸin saÄŸlanarak kalıcı ve herkesin üzerinde uzlaÅŸtığı bir yönetim yapısının oluÅŸturulması ihtimalinin de giderek zorlaÅŸtığı bir ortamda Etiyopya'daki siyasi ve toplumsal aktörlerin uzlaÅŸmacı bir tutum içerisinde olması büyük önem taşımaktadır. Nitekim ülkedeki etnik kesimler arasındaki ayrışmaların derinleÅŸmesine neden olan son geliÅŸmeler, sonuçları Etiyopya açısından kalıcı olacak ve etkileri sadece bu ülke ile sınırlı kalmayacak krizleri beraberinde getirebilir.''
kaynak: ortadoÄŸuhaber
Henüz yorum yapılmamış.