Sosyal Medya

''Ağla halkım, ağla! Düşürüldüğün ilkelliğe ağla!''

Selahaddin E. ÇAKIRGİL / STAR Gazetesi



Bugün ekranları ve diÄŸer bütün medya organları, bir kez daha 'resmî aÄŸlama törenleri'ni yansıtacak..
 
Dünyada bazı halkların ve ülkelerin tarihinde, devlet himayesi olmaksızın da, kitlelerce bir 'örf' haline getirilen mâtem günleri vardır. Ama, dünya siyaset tarihinde, sanırım, 'resmî dayatma' olmaksızın bu boyutlarda yapılan bir 'ölüm günü anma töreni'nin baÅŸka örneÄŸi yoktur-kalmamıştır.
 
Bu durumun toplumumuzu patolojik bir ruh haline sürüklediÄŸini, körpecik çocukların ekranlardan yansıtılan ürpertici sözlerinden de anlamak mümkün.. Çünkü, çocukların körpe zihinlerinde oluÅŸturulan, bir insan deÄŸil de, âdeta insanüstü bir varlık, bir 'ikon' veya ismi etrafında 'kutsallık' oluÅŸturulmuÅŸ bir 'mithos', bir 'put'..
 
Bir dostum anlatmıştı geçen sene...
 
AkÅŸam eve döndüÄŸünde, 7 yaşındaki kızını çok üzgün ve aÄŸlak bir durumda bulmuÅŸ.. Sebebini sorunca aldığı cevab karşısında ÅŸoke olmuÅŸ..
 
MeÄŸer okulda, bir animasyon / canlandırma gösterilmiÅŸ ve sarıklı bir hoca, çocuÄŸun zihninde kutsal bir figür haline gelmiÅŸ olan bir kiÅŸiyi temsil ettiÄŸi söylenen 7-8 yaşındaki bir çocuÄŸu falakaya yatırmış, basmış dayağı.. O yavrucuk, okuldan geldikten saatler sonra bile hâlâ o sahne için aÄŸlarmış, 'Bir hoca, atamızı çok dövdü..' diye..
 
Bu sahne, sadece bir çocuÄŸun deÄŸil, nesiller boyu bütün bir toplumun patolojik bir noktaya sürüklenmesi trajedisini yansıtmaktadır aslında..
 
*
 
Evet, bir asra yakın bir süre önce vefat eden bir lideri anmak ve ona saygı göstermek adına sergilenecek bir ilkelliÄŸin ilk cümleleri daha dünden sergilenmeye baÅŸlandı, ekranlarda..
 
'Filan saat geldiÄŸinde, sirenler çalınacak, trafik duracak, herkes bulunduÄŸu yerde 1-2 dakika saygı duruÅŸunda bulunacak..' diye talimât veriliyor ekranlardan.. Halkın o anda neler yapması gerektiÄŸi, o spikerlerin, ilkokul sıralarından beri ezberleye-geldikleri kliÅŸe laflar..
 
Hele bir müteveffâ'nın yattığı mekânı bir spiker kız, aÄŸlamamak için kendisini zor tuttuÄŸunu yansıtan bir sesle, bir mâbedi anlatır gibi anlatıyordu.
 
*
 
Resmî tv. kanallarında bile, bugün yoÄŸun ÅŸekilde söylenmesi gerekenlerin alıştırması dünden yapılıyor ve 'Onun sâyesinde varız..' gibi köleleÅŸtirmeyi hedef alan sözler tekrarlanıyordu. Ä°nsanı köleleÅŸtirici bu gibi sözler kim için söylenmiÅŸ olursa olsun; bu yol, yol deÄŸil..
 
Müslümanlar hayatlarını kimseye borçlu deÄŸildirler; sadece Hâliq'ımız/ Yaratıcımız olan Allah'u Teâlâ'nın yaratış hikmetine uygun davranmaktan sorumlu olacaklarının idrakindedirler.
 
Ölen bir lideri veya herhangi bir kimseyi anmak elbette olabilir. Ama, Anadolu'daki varlığımızı Malazgirt Zaferi'ne borçluyuz diye, Sultan Alp Arslan'ı için , öldürülüÅŸ yıldönümlerinde aÄŸlayıp duruyor muyuz?
 
Osmanlı'yı bir dünya süper gücü haline getiren ve yeni bir sefere çıkma hazırlığındayken, 540 sene öncelerde zehirlenerek öldürüldüÄŸü sanılan Fatih Sultan Muhammed için, resmî aÄŸlama törenleri tertib ediyor muyuz?
 
Yok bizim kültürümüzde böyle ÅŸeyler..
 
Ama, halk kitlelerinin 'türbe ziyaretleri'ni 100 yıla yakın zamandır aÅŸağılayanlar, kendi icad ettikleri 'laik kutsal mekânlar'ını her vesileyle, devamlı ziyaret ederken asıl kimleri alçaltmış oluyorlar?
 
*
 
Mesele, aslî deÄŸerlerimiz için hayatlarını ortaya koyarak askerlik hizmetlerini yerine getirenleri teÅŸekkürle yâd etmek ise..
 
Askerler, askerî üniforma giymiÅŸ itfaiyeciler durumundadırlar. Onlar devlet ve millet tarafından vazifelendirilirler, gerekirse alevler içinde can verirler ve yangın olduÄŸunda onu söndürmeye koÅŸarlar. EÄŸer öyle yapmazlarsa, vazifelerini yapmamış olurlar.
 
Ama, onlar, yangın söndürüldükten sonra, evsahiplerine, 'Biz olmasak, eviniz de, kendiniz de yanacaktınız. Hayatınızı ve varlığınızı bize borçlusunuz.. Bundan sonra nasıl inanacağınızı ve nasıl yaÅŸayacağınızı biz belirleriz..'derlerse..
 
Evet, iÅŸte buna yokuz.. Biz ancak kendi deÄŸerlerimizin ölçüleri içinde yaÅŸamayı ve ÅŸerefimizle ölmeyi kabullenebiliriz.
 
*
 
Ve, yerin üstündeki 'öküz'lerden birisi..
 
Bir hanımın 'Gn. BaÅŸkanlık' ettiÄŸi bir partiden ve de siyasette maddî zenginliÄŸiyle yükseldiÄŸi söylenen ve ülkemize sığınmak durumunda kalanlara düÅŸmanlık eden, kendisini eleÅŸtiren gazeteciyi dövdüren, ırkçı, vs.. özellikleriyle ünlü bir kiÅŸi, geçen hafta, Bingöl'de, üstelik de PKK'nın öldürdüÄŸü bir gencin kızkardeÅŸine en ÅŸerefsiz sözlerle hakaret etmesi üzerine.. Ülke günlerdir bu sözle çalkalanıyor, tabiatiyle..
 
Bir milletvekili, mevcud kanunlara göre, sadece kendi ilinin deÄŸil, bütün milletin vekilidir. Ve bu ağır ve ÅŸerefsizce hakaret karşısında, o hanım lider, o kiÅŸiyi sadece kendi yardımcılığından uzaklaÅŸtırmakla yetinmeyip, partisinden de atmalı ve o ÅŸerefsizliÄŸi yapan kiÅŸinin Meclis'ten de atılmasına öncülük ederek, lafını çok ettiÄŸi dürüstlüÄŸe çarpıcı bir örnek sergilemiÅŸ olurdu.
 
*
 
Ve küfürlü konuÅŸmalar sadece bir kiÅŸi için deÄŸil, herkes için bir seviyesizlik olarak anlaşılmadıkça, toplumumuzda direkt veya dolaylı küfürleÅŸmeler hep olacaktır. Küfürlü konuÅŸmalara karşı toplum planında bir kampanya baÅŸlatılmalıdır.
 
Bu konuda okullarda verilecek eÄŸitimlerden -laik merkezli olması hasebiyle- olumlu bir adım beklenmeyebilir. Ama, camilerde vaaz eden hocalar, hutbe okuyan hatipler, n'olur, okumanız için size merkezden gönderilen hutbelerle yetinmeyip, bu gibi ahlâksızlıklara karşı, sadece âyet ve hadis metinlerini lafzen tekrarlamakla yetinmeyip, ÅŸahsiyetli bir Müslüman toplumu olmak için neler yapılması gerektiÄŸi konusunda halkı irÅŸad ve tenvir etmelidirler.
 
Yoksa, bu iÄŸrençlik ve ilkellik girdabında toplumumuz boÄŸulacaktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.