İnsan şiir okuyan ve şiir kitabı satın alabilen bir varlıktır
Hüseyin Akın / Milli Gazete
Åžiir okuyor musunuz? Biliyorum kızacaksınız bana, “BaÅŸka iÅŸin mi yok kardeÅŸim, biz geçim derdindeyiz senin sorduÄŸuna bak” diyeceksiniz. Bağışlayın lütfen, etrafımdaki örnekler bende böyle bir izlenim oluÅŸturdu nedense. Bu soruyu bir vatandaÅŸa sorun isterseniz, alacağınız cevap benim söylediÄŸimden farklı mı olacaktır?
Bir din görevlisine, vaize, imama sorsanız: “KonuÅŸmalarınızda Türk ve dünya ÅŸiirinin önemli örneklerinden hiç örnek sunuyor musunuz?” Ä°stisnalar bir yana. Çünkü onlar çok laf dinledikleri için kaideyi bozmazlar. “Muhterem, vaazda ÅŸiirin ne iÅŸi var! Eski camiye yeni bidatler mi çıkarıyorsun?”
Ä°yi de hoca efendi, efsanelerden, menkıbelerden, hurafelerden hatta zayıf hadislerden bile nasihat kabilinde yararlanıyorsun da ÅŸiir mi sıkıntı oluyor? Bir vaiz düÅŸünün vaazlarında Nuri Pakdil’den Fazıl Hüsnü DaÄŸlarca’dan, Ahmet Muhip Dıranas’tan Edip Cansever, Sezai Karakoç, Ä°smet Özel gibi ÅŸairlerden ÅŸiir kesitleri sunsa konuÅŸması nasıl da aktüelleÅŸip dinlenir hâle gelir.
Kur’an kursu öÄŸretmeni kardeÅŸimiz, din dersleri hocamız Necati Mert hikâyesinden mevzuya uygun örnekleri sunsa fena mı olur? ÖrneÄŸin Sait Faik’in Son KuÅŸlar hikâyesini öÄŸrencileri imam hatip lisesi tefsir dersi öÄŸretmeninin aÄŸzından dinleseler dinin kevnî ayet saydığı tabiata karşı duyarlıkları daha bir geliÅŸmez mi?
Diyeceksiniz ki -demeyebilirsiniz de- “Hep biz mi ÅŸiir okuyacağız, bize ÅŸiir lazım da ÅŸairlere Kur’an bilgisi, din kültürü lazım deÄŸil mi?” Yerden göÄŸe, gökten arÅŸa kadar haklısınız. Türk ÅŸiirinde Kur’an ve hadisleri referans alan, ÅŸiirlerinde atıfta bulunan kaç ÅŸair var ÅŸunun ÅŸurası. Mehmet Akif bu söylediÄŸimiz seviyenin ÅŸahikasıdır. Sezai Karakoç Akif’in çaÄŸdaÅŸ yansımasıdır. Yer yer Kitab-ı Mukaddes’ten atıf ve referansların yer aldığı ÅŸairlere günümüz ÅŸiirinde rastlasak da Kur’an’a geçen ÅŸair sayısı oldukça sınırlıdır.
Anaokulu öÄŸretmeni dili Türkçe ile yeni tanışıp ıslanmış yavrucuklara Cahit ZarifoÄŸlu’ndan, Mustafa Ruhi Åžirin’den, Mevlana Ä°dris, Ä°smail Karakurt gibi ÅŸairlerden çocuk ÅŸiirleri ezberletseler. Hiç olmazsa iki üç satırlık ÅŸiirleri çocukların hafıza duvarına assalar terbiye süreci daha ahenkli yürümez mi?
Peki, niye olmuyor bütün bunlar? Çünkü herkes mizaç ve yöneliÅŸ biçimine göre din anlatıp eÄŸitim veriyor. Hayatı düzyazı bir uÄŸraÅŸ alanı kabul edenler kendi dünyalarını nesillere genel geçer hakikat gibi sunuyor. Åžiir olarak algılayanlar ise kendi dünyalarını nesnel âlemde görünür kılacak örneklikten yoksunlar. Çünkü kalabalıklara yeterince karışmıyorlar. Hâlbuki bir edebiyatçının kalabalığa karışması, o kalabalığın azgın dalgaları arasında sürüklenip gitmesi deÄŸil, onları daha derinlikli tanıması demektir.
Meydan ÅŸiirleri, tavır ÅŸiirleri, hamasi ve kavga ÅŸiirleri kitleler tarafından daha çok dinlenip takip edilmekte. Çünkü insanlar sıkılmış bir yumruÄŸa hazır duvar gibi bekliyorlar. Dışa dönük epik karakterli ÅŸiirler insanın içinde sıkışmış duyguların art arda patlayıp kiÅŸinin rahatlamasına yardımcı olur. Ä°çe dönük ÅŸiirler ise insanın içinde okundukça yeni ÅŸiir tohumları, nüveler ve de filizler oluÅŸturur.
Ä°nsanın elli türlü tanımı yapılabilir. Mesela, “Ä°nsan alet yapan bir hayvandır”, “Ä°nsan konuÅŸan bir hayvandır”, “Ä°nsan kültür ve medeniyet kurabilen bir varlıktır”, “Ä°nsan düÅŸ gören, piÅŸman olan, kendi günahını ve sevabını kendi emeÄŸi ile kazanan bir varlıktır” gibi daha onlarca tanım yapmak mümkün, yapılmıştır da zaten.
Oldu olacak bir tanım da bizden olsun: “Ä°nsan ÅŸiir yazan, ÅŸiir okuyan, ÅŸiir düÅŸünen, ÅŸiir dinleyen ve ÅŸiir kitabı satın alabilen bir varlıktır.”
Henüz yorum yapılmamış.