Güncel
Suudi Arabistan’ın Lübnan hamlesinin arka planı
Suudi Arabistan başta olmak üzere bazı Körfez ülkeleri Lübnan’a karşı yaptırım uygulayacaklarını belirttiler. Bu açıklamaların arkasında Lübnan’dan Suudi Arabistan’a giden uyuşturucudan İran’a kadar uzun bir liste olduğu iddia edildi.
Son dönemde Körfez ülkeleri ile Lübnan'ın iliÅŸkilerinde meydana gelen geliÅŸmeler temelde Suudi Arabistan-Ä°ran arasındaki dini, siyasi ve jeopolitik mücadelenin bir tezahürü olarak deÄŸerlendiriliyor.
Suudi Arabistan ile Lübnan arasında son dönemde, ülkede Hizbullah'ın 2016 yılından itibaren artan siyasi ve askeri kontrolü, Riyad'ın çeÅŸitli limanlarına gönderilen sebze-meyve sevkiyatlarındaki uyuÅŸturucu meseleleri ve Suudi Arabistan'ın OrtadoÄŸu'daki askeri angajmanlarının eleÅŸtirilmesi ikili iliÅŸkileri iyiden iyiye gerilmesine neden oldu.
Daha öncede Lübnan'daki farklı kiÅŸi ve hiziplerin, Suudi Arabistan'a yönelik eleÅŸtirileri krallığı rahatsız ediyordu. Lübnan Enformasyon Bakanı Kordahi'nin Suudi Arabistan'ın Yemen'deki müdahalesini eleÅŸtirmesini Riyad siyasi prestij hamlesinin olarak kullandı.
Suudi Arabistan'ın yanında Kuveyt, Bahreyn, BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE) ve Yemen de, Lübnan'a siyasi ve ekonomik tepkilerini ortaya koydular. Katar ise Körfez ile Lübnan arasındaki krize arabuluculuk yapabileceÄŸini ifade etti.
ORSAM'ın yayınldığı ''Körfez’in Lübnan Hamlesinin Temel Amaçları'' adlı analize göre:
Suudi Arabistan'ın Lübnan'a yönelik baÅŸlattığı bu siyasi tutumun Lübnan'ın yanında Körfez bölgesi için de çeÅŸitli sonuçları olacaktır. Ä°lk elde Suudi Arabistan, bütün Arap devletlerine askeri angajmanlarının eleÅŸtirilmemesi gerektiÄŸini ve askeri meselelerden prestij boyutunda taviz verilemeyeceÄŸini ima etmektedir.
Bununla birlikte Suudi Arabistan, son dönemde BAE'ye karşı yürüttüÄŸü OrtadoÄŸu'nun siyasi, askeri ve ekonomik liderliÄŸi mücadelesine yönelik bir hamle gerçekleÅŸtirmiÅŸtir. Üçüncü nokta ise Suudi Arabistan'ın Lübnan'ın OrtadoÄŸu'da bir "baÅŸarısız devlet" haline gelebileceÄŸi konusunda bölgesel ve uluslararası anlamda uyarılar yaparak, gerek Lübnan otoritelerini Riyad'a siyasi olarak yakın tutumlar izlemeye itmekte ve bir anlamda Ä°ran ve Hizbullah'ın Lübnan'daki varlığını uluslararası anlamda hatırlatmaktadır.
Ä°lk elde, Suudi Arabistan'ın Lübnan'a karşı baÅŸlattığı sert tepki süreci, Körfez geneline ve Arap dünyasına yayılan bir süreci de beraberinde getirerek Suudi Arabistan'ın hamlesinin siyasi anlamda meÅŸruiyetini artıran bir geliÅŸme oldu.
Suudi Arabistan'ın da etkisiyle Körfez ülkelerinin Lübnan'a siyasi ve ekonomik tepki koymalarının temel sebebi, Suudi Arabistan'ın askeri angajmanlarının sebep olduÄŸu insani, hukuki ve ekonomik yıkımın bölgede tekrardan hatırlatılmasıdır.
Suudi Arabistan'ın askeri politikasının, sınır güvenliÄŸinin ve kraliyet ailesinin prestijinin deÄŸerlendirildiÄŸi temel ölçütlerden birisi, neredeyse 6 yılı aÅŸkındır devam eden Yemen müdahalesidir. Yemen'deki söz konusu durumda ABD ve BM gibi uluslararası aktörler tarafından devam ettirilen siyasi uzlaşı süreci ve sahada Husilerin merkezi hükümetin en önemli kalelerinden birisi olan Marib kentine kadar ilerlemesi Suudi Arabistan açısından Yemen'deki en önemli belirleyicinin artık Riyad olmadığının göstergesi durumuna gelmiÅŸtir. Buna Husilerin Suudi Arabistan topraklarına gerçekleÅŸtirdikleri insansız hava araçları ve balistik füze saldırıları da eklenince, Riyad'ın Yemen'deki politikalarının eleÅŸtirilmesi, dolayısıyla ülkenin Arap halkları nezdindeki prestijini tehlikeye atmaktadır.
Ä°kinci noktada, Suudi Arabistan'da kimi entelektüeller ve yetkililer Lübnan'ın bir anlamda Ä°ran etkisine yenik düÅŸtüÄŸünü ima etmekte, Lübnan'ın bir devletin gerekliliklerini yerine getiremediÄŸi ülke medyasında sıkça dile getirilmekte ve dolayısıyla Lübnan'a bir ders verilmesi gerekliliÄŸi dile getirilmekteydi.
Nitekim son günlerdeki geliÅŸmeler ile birlikte Suudi Arabistan için ülkenin prestijini etkileyecek bir açıklamaya karşı bu anlamda kriz ile sonuçlanan bir siyasi tepki verilmiÅŸ oldu. Bu noktada Suudi Arabistan, Arap ülkelerini ve halklarını kendi etrafında toplayacak ifadeler ile Lübnan meselesini bir siyasi anlatıya dönüÅŸtürdü. Lübnan ile yaÅŸanan siyasi gerginliklerin her iki ülkeyi de etkilediÄŸi açık olsa da, bunu bir dış politika kazanımına dönüÅŸtürme gayretinde olan taraf Suudi Arabistan olarak görülüyor.
Dolayısıyla burada, son dönemde Suudi Arabistan'ın Ä°srail ile normalleÅŸmeyi gerçekleÅŸtirememesi ve BAE'nin Ä°srail ile normalleÅŸmesi, Yemen'deki savaÅŸta Suudi Arabistan'ın BAE tarafından yalnız bırakılması ve Suudi Arabistan'ın savaşı sona erdirememesi, petrol üretim kotalarını tamamen bağımsız olarak belirleyememesi ve Biden yönetiminin etkisiyle birlikte Ä°ran ile müzakereler gerçekleÅŸtirmesi hasebiyle daralan manevra alanını Arap halkları nezdinde geniÅŸletmek istemektedir.
Arap halklarının da, Ä°ran ve Hizbullah varlığına -Suudi tarafının söylemleriyle- "karşı koymayan" Lübnan'a verilen tepkide Suudi Arabistan'ın yanında olması, doÄŸrudan ya da dolaylı olarak BAE ile OrtadoÄŸu'nun siyasi, askeri ve ekonomik liderliÄŸi rekabeti içerisinde önemli bir koz olarak düÅŸünülebilir. BAE'nin Lübnan'dan büyükelçisini çekmesi, bu anlamda bu süreçte Suudi Arabistan ile ciddi uyuÅŸmazlığa girmemek amacıyla gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olabilir.
Suudi Arabistan'ın hamlesinden varılabilecek üçüncü çıkarım da, söz konusu siyasi ve ekonomik hamleler gerek Lübnan'daki siyasi otoriteleri Ä°ran ve Hizbullah etkisinden uzaklaÅŸtırmak gerekse de Ä°ran ve Hizbullah tehdidine iÅŸaret ederek kendi hamlelerine bölgesel-uluslararası meÅŸruiyet saÄŸlamak ile ilgilidir. Suudi Arabistan bu anlamda, gerek Lübnan CumhurbaÅŸkanı MiÅŸel Avn'ın ve gerekse Lübnan BaÅŸbakanı Necip Mikati'nin, Hizbullah ve Ä°ran'a yönelik pozisyonlarından faydalanmak istemektedir. Üst düzey yetkililerin, Kordahi'nin ifadelerinin Lübnan'ın resmi söylemlerini yansıtmadığı ifadeleri de Suudi Arabistan'ın stratejisinin buradan deÄŸerlendirilebileceÄŸini ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, bir süredir üstü örtülü olarak Körfez ülkeleri ile Lübnan arasındaki siyasi gerginlik iyiden iyiye krize dönüÅŸmüÅŸ olsa da, Suudi Arabistan'ın krizi siyasi olarak yönetme amacında olduÄŸu ve bu baÄŸlamda Hizbullah ve Ä°ran'ın etkisinin sınırlandırılması, Körfez ve OrtadoÄŸu'daki siyasi liderlik mücadelesinde bir adım öne geçilmesi ve Arap halklarının "tehditlerden" korunmasına öncülük edilmesi gibi hamleleri de hesaba kattığı ifade edilebilir.
Henüz yorum yapılmamış.