Sosyal Medya

Türk müzik araştırmalarının tarihi seyri

Üçüncü Selim, geleneksel sanat müziğinin geçmiş yapıtların notaya alınması adına, dönemin müzik bilginlerinden Hamparsum Limoncuyan’dan müzik yazısı bulmasını ve bu eserlerin yazıya geçirilmesini istemiştir



MüziÄŸin çok eskilere uzandığı, insanın evriminden itibaren insanla birlikte olduÄŸu kabul görür. Türk tarihinde ise müziÄŸin önemli bir geliÅŸim seyri görülüyor.

Türk müziÄŸi, Türklerin Orta Asya'dan beri geliÅŸtirmiÅŸ oldukları ve devamında Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar ile belirginleÅŸen müzik tarzı devreye girmiÅŸtir. Musiki ise Osmanlı'da halk ve üst kültürde birbiriyle iliÅŸkili, fakat karakterleri farklı iki ana dal olarak geliÅŸme kaydetmiÅŸtir. Osmanlı'nın son dönemindeki modernleÅŸme faaliyetlerinin tesiri müziÄŸi yeni sürece çekerken Batı etkisi de yeniden ÅŸekil kazanmasında etken rol oynamıştır.

Etnomüzikolojik ve müzikolojik çalışmalar

 

Türkiye'de Müzik AraÅŸtırmaları çalışması ekseninde tarihi seyre de ışık tutarak bir makale ortaya koyan ÜnüÅŸan KuloÄŸlu konu ile ilgili ÅŸu verileri paylaşıyor: Etnomüzikolojik ve müzikolojik çalışmalara kaynak olan “tarih bilinci”, Türkiye'de 19. yüzyılın hemen başında boy göstermiÅŸtir. Ä°nsani deÄŸerlerin geçmiÅŸten geleceÄŸe uzanan bir akış olduÄŸu savından yola çıkarak, tarih boyunca yaratılmış olan deÄŸerine eÄŸilme bilinci ilk olarak Sultan III. Selim ile baÅŸlamıştır denilebilir.

Kalan yapıtların notaya alınması

Sultan III. Selim, geleneksel sanat müziÄŸinin geçmiÅŸte kalan yapıtlarının notaya alınması adına, dönemin müzik bilginlerinden Hamparsum Limoncuyan'dan (1768- 1839) bir müzik yazısı bulmasını ve bu eserlerin yazıya
geçirilmesini istemiÅŸtir. O döneme deÄŸin “tarih mirası” kapsamındaki yaratılar kuÅŸaktan kuÅŸaÄŸa ve kulaktan kulaÄŸa bellekte tutulabiliyordu ve giderek onların belleklerden silinebileceÄŸi kaygısı gündeme gelmiÅŸti.

Üçüncü Selim'in "tarihi" katkısı

 

Kendisi de bir besteci olan III. Selim'i "tarih bilinci"ne yönelten, iÅŸte bu kaygı olmuÅŸtur. ÇaÄŸdaÅŸ anlamda müzikolojik araÅŸtırmalar, 19. yüzyılın sonlarında bireysel çabalarla baÅŸlamıştır. Rauf Yekta Beyin (1871–1935) Ä°kdam Gazetesi'nde Ä°talyan rahip Toderi'nin geleneksel sanat müziÄŸimize iliÅŸkin araÅŸtırmasını tanıtan
1899 tarihli yazısı, bu alanda atılan önemli adımlardandır.

Türk müziÄŸi ses sistemi

Paris Konservatuarı öÄŸretim üyelerinden teori ve armoni hocası Albert Lavignac yönetiminde yayınlanan "Encylopedie de la Musique et Dictionnaire du Conservatoire" adlı büyük sözlüÄŸün "Türk MüziÄŸi" maddesini
yazan Rauf Yekta Bey, daha sonra Türk müziÄŸi "ses sistemi" sorununa çaÄŸdaÅŸ disiplin getirme çalışmalarına da öncülük etmiÅŸtir. Bu nedenle çaÄŸdaÅŸ anlam¬da ilk Türk müzikologu kabul edilir.

Uluslararası açılımlar

 

Modern dünyada bu konuda araÅŸtırma merkezleri ve üniversiteler bazında enstitüler kurulmuÅŸtur. Paris'te Pierre Boulez'in kurduÄŸu IRCAM ve Xenakis'in kurduÄŸu CCMIX devlet destekli çok önemli araÅŸtırma merkezleri olup, Amerika'da MIT Media Laboratuarları, Stanford Üniversitesi'nde CCRMA gibi kurum ve kuruluÅŸlarda besteciler ve
bilim adamları ortak çalışmalar yapmaktadır. Ayrıca baÅŸta Almanya ve Ä°talya olmak üzere diÄŸer Avrupa ülkeleri bu sanat dalına akademik düzeyde büyük önem vermekte ve her yıl birçok festival düzenlenmektedir. Ülkemizde, Ä°stanbul Teknik Üniversitesi tarafından kurulan MÄ°AM uluslararası düzeyde teknik kapasitesi, uzman sanatçı ve akademik kadrosuyla bu merkezler arasındaki yerini almıştır. Özellikle kayıt teknolojilerinin geliÅŸmesiyle birlikte bu yüzyıl müzisyenlerine yepyeni bir boyutu da uzay araÅŸtırmaları açmıştır.

kaynak: timeturk.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.