Kadının maaşı kimindir?
Faruk BeÅŸer / Yeni Åžafak
Sorunun özeti ÅŸu: Kocam da ben de çalışıyoruz. Ben maaşımın bir miktarını biriktiriyorum, birazını da hayır iÅŸlerde harcıyorum. Kocam benim maaşımı da alıp evin ihtiyaçlarında harcamak istiyor. Giderler hepimizin, gelirleri de ortak harcamalıyız diyor. Benim bildiÄŸim Ä°slam’a göre kadının maaşı kendisinin olmalı, öyle deÄŸil mi?
Meselenin o kadar çok yönü var ki, hangisini anlatabiliriz?
Åžöyle baÅŸlayalım: Ä°slam toplumu aile merkezli bir toplumdur. Bu sebeple ailenin son derecede saÄŸlam olması gerekir. Bu da ailenin huzur ve eÄŸitim yuvası olmasıyla mümkündür. Bu iki deÄŸeri ailede öncelikle kadın üretir, erkek bu konuda onun yardımcısıdır. Din eÄŸitiminin, ahlakın, nezaketin, adabımuaÅŸeretin öÄŸrenildiÄŸi ve uygulandığı yer ailedir. Bunu da birinci derecede kadın yapar. Bunları yapan bir kadın da çalışan kadındır.
Kadının çalışması elbette haram deÄŸildir, hayat ÅŸartlarına göre deÄŸiÅŸiklik arz eder. Ä°slam’da herkes çalışmak zorundadır. Ancak mecbur kalınmadıkça kadının, bugünkü anlamda ‘çalışan kadın’ olması iki büyük olumsuzluÄŸa yol açar. Birincisi, çocuk da varsa kadın üç kez çalışmış ve bu ölçüde yorulmuÅŸ ve yıpranmış olur. Ä°kincisi, aile baÄŸları zayıflar ve aile, yukarıda sözünü ettiÄŸimiz fonksiyonları yerine getiremez. EÅŸler için de çocuklar için de sadece yatılıp kalkılan bir otel odası haline gelir. Herkes huzuru dışarıda, sokakta, iÅŸyerinde ya da arkadaÅŸlarıyla arar. Bu da aile için, nesiller için, toplum için saÄŸlıklı olmaz. Bugün bizim toplumumuz biraz gelenekçi, biraz Müslüman, büyük ölçüde de modern bir toplumdur. TaÅŸlar yerinden oynamış, neyin ne olduÄŸu belli olmayan kozmopolit bir hayat yaşıyoruz. Ä°slam’ın yüklediÄŸi sorumluluklar ve verdiÄŸi haklar belli deÄŸil ya da yerine getirilmesi zor. YapabildiÄŸimiz kadarını yapmaya çalışacağız ve daha iyiye ulaÅŸmanın yollarını arayacağız. Demokrasinin kaçınılmazı olan siyasi propaganda ve feminizm yaygarası bizim sesimizi çıkmadan boÄŸuyor. Dindarlar bile kadının çalışmasını kaçınılmaz görüyorlar. Aksine bir fikrin sahibi önce dindarlardan ve ‘feminist Müslümanlardan’ tepki görüyor. Neyi niçin istediÄŸimizi ya da istemediÄŸimizi anlatabilme gücü bulamıyoruz. Feminizmin temel sloganlarından olan ‘çalış kızım, kocanın eline bakma’ mottosunu ‘dindarlar’ da dillendiriyor.
Oysa Ä°slam kendi toplumunda erkeÄŸe gerçekten büyük sorumluluklar yüklemiÅŸ. Ailesini insanca geçindirmekle yükümlü olan birinci derecede o. GerektiÄŸinde annesini babasını bakması gereken, onlara nafaka ödemesi gereken o. Trafik kazaları, iÅŸ kazaları ve diÄŸer kazalar sebebiyle tazminat ödemesi gereken o. Biz buna Âkile Sistemi diyoruz ve bu muhteÅŸem sistemi bir baÅŸka yazımızda anlattık. Kadın bunların hiçbirinden sorumlu deÄŸil. Ä°slam’da miras da bu sorumluluklara göre bölüÅŸülüyor ve denge saÄŸlanmış oluyor. Åžu andaki toplumumuzda iÅŸ hayatı, kısaca sosyal siyaset söylediklerimize imkân vermeyecek ÅŸekilde düzenleniyor. Pilot bir uygulama alanımız yok ki, iddialarımızın makul ve insani olduÄŸunu ispat edebilelim.
Evet, Ä°slam’da herkes çalışmak zorundadır. Ancak çalışma kavramı bugünkünden farklıdır. MeÅŸru ve olması gereken bir iÅŸi yapan herkes çalışıyor demektir. Çalışan olmak için ‘bir iÅŸ yerinde, baÅŸkası hesabına, ücretle ve sürekli çalışma’ gerekmiyor. Bir ev kadınının yaptığı çalışma bu anlamda aktif çalışanlarınkinden ne daha azdır ne de daha önemsizdir. Ama bugün bunu anlamamız da zor. Dolayısıyla da erkek ya da kadın hesabına maÄŸduriyetlerin olması kaçınılmaz oluyor.
Meseleyi tekrar maaÅŸ özeline getirecek olursak, dediÄŸimiz gibi evi geçindirmekle sorumlu olan erkek olduÄŸu için Ä°slam fıkhına göre erkek, kendi görevlerini yerine getiriyor olduktan sonra karısının, bugünkü anlamda çalışan olmasına izin vermeyebilir. Ama izin verirse karısının aldığı maaÅŸa da el koyamaz, onu kendisinin bilemez. Haram yollara harcamadıktan sonra, -ki bunu erkek de yapamaz-, kadın maaşını dilediÄŸi gibi kullanır. Ticaret yapıyorsa kazandığı yine kendinin olur.
Ancak giderlerin fazlalığı sebebiyle erkek evini geçindirmekte zorlanıyorsa kadın bu hakka istinaden ‘Ben evin giderlerine karışmıyorum’ diyebilir mi? Çünkü iÅŸin sevgiyle ilgili yönü ve ahlaki boyutu da var. Bu raddeye gelen bir karı koca iliÅŸkisi aileyi ayakta tutabilir mi? Karı-koca aslında birleÅŸmiÅŸ ve yekvücut olmuÅŸ çiftlerdir, böyle olması gerekir. Bunun tutkalı da sevgi ve saygıdır. Tam karı-koca olmuÅŸ eÅŸler hiçbir zaman birbirine maaÅŸla meydan okumazlar. Mesele bu raddeye geldikten sonra bunu düzeltmek zordur ve dediÄŸimiz gibi ailenin yıkılmasına kadar gider.
Henüz yorum yapılmamış.