Özel / Analiz Haber
Sosyal medya ve olmak istediÄŸimiz biz
Follow @dusuncemektebi2
Sosyal medya hesaplarımızda gerçeğinden daha iddialı, daha duyarlı, daha başarılı, daha güzel veya yakışıklı, daha saygınız. Gerçek benliğimizi perdeleyen sahte bir benlikle hareket ediyoruz. Aslında bir nevi olmak istediğimiz gibiyiz, olduğumuz gibi değiliz.
Sosyal medya ile ilgili birçok tezde, makalede veya konuÅŸmada farklı tespitler bulmak mümkün. Sosyal medyanın insanı asosyal bir varlık haline getirmesinden tutun da fazlaca sakıncalı içerikle muhatap kılmasına kadar birçok eleÅŸtirel çıkarım mevcut. Fakat aslında konunun felsefi boyutu, iÅŸin temelini oluÅŸturuyor. Yani sosyal medya olarak bildiÄŸimiz mecralar aslında insana kendini gösterme ve kabul ettirme için bahÅŸedilmiÅŸ bir konfor alanı. Bu alanda istediÄŸini paylaÅŸabilir, istediÄŸini takip edebilir, istemediklerini engelleyebilirsin.
Hatta bununla da kalmayıp hoÅŸuna giden içerikler hakkında övgü dolu paylaşımlar yapabilir hoÅŸuna gitmeyenler için linç baÅŸlatabilirsin. Bu durum sosyal medya kullanıcısına sanal ve sınırları muÄŸlak bir zihinsel yaÅŸantı dünyası sunar. Åžimdi sanalın karşısına gerçeÄŸi, muÄŸlak sınırların karşısına da özgürlüÄŸü koyalım ve soralım: Çevremizde yaÅŸanan olaylara direkt olarak tepki verdiÄŸimiz ilk alan neresi? Kendinizi çok rahat ifade ettiÄŸiniz ve insanların olumlu veya olumsuz gündemlerinde yer aldığınız yer neresi? Cevaplar sosyal medya ise; sosyal medya mecralarının sanal olanı gerçek, muÄŸlak sınırları ise özgürlük diye sunduÄŸu sonucuna varabiliriz.
Sahte duyarlılık
Bu durum insana ve topluma sahte bir duyarlılık mekanizması kazandırıyor. Yani aslında gerçekten yaÅŸanan bir maÄŸduriyete karşı sosyal medyadan verilen tepkilerin gerçek ve iÅŸe yarar olduÄŸunu düÅŸünüyoruz ve o mecraların bizlere çizdiÄŸi sınırlar içerisinde aksiyon alıyoruz. Sosyal medyanın sınırları içerisinde verdiÄŸimiz sanal tepkiler birçok sonucu da beraberinde getiriyor. Mesela linç kültürü, sürü psikolojisi, vicdan tatmini gibi sonuçları sayabiliriz. Buradan yola çıkarak sosyal medyanın insana bir sahte benlik verdiÄŸini ve bu sahte benlik ile görünürlük, takdir edilme, kendini gerçekleÅŸtirme, kendini ifade etme, eleÅŸtirme ve beÄŸeni gibi imkanlara kapı açtığını çıkarmak mümkün. Tabii sahte benlik ifadesini sert bulanlar bunu sanal benlik olarak da deÄŸiÅŸtirebilirler.
Gerçeklik algısı
Bunun yanında sosyal medya gerçeklik algımızı elimizden alıyor. Daha doÄŸrusu gönüllü olarak bu gerçeklik algısını teslim etmiÅŸ oluyoruz. Var olmanın en baÅŸlıca unsurlarından biri olan hareket etme yetisini zamanla kaybetmenin yanında toplumsal duyarlılık mekanizmasını da köreltmeye baÅŸladık. Mesela komÅŸumuzun evinden her gün duyduÄŸumuz kadına ÅŸiddete 'başımıza bir ÅŸey gelmesin' korkusu ve endiÅŸesi ile ses çıkarmazken sosyal medyada gündem olan bir kadına ÅŸiddet olayına kendi gerçekliÄŸimizden çok uzak ve abartılı tepkiler verebiliyoruz. Ä°ÅŸte tam olarak burada insanın sanal ve sahte olan benliÄŸinin artık gerçek benliÄŸinin önüne geçtiÄŸini görebiliriz.
Yani aslında sosyal medya hesaplarımızda gerçeÄŸinden daha iddialı, daha duyarlı, daha baÅŸarılı, daha güzel veya yakışıklı, daha saygınız. Aslında bir nevi olmak istediÄŸimiz gibiyiz, olduÄŸumuz gibi deÄŸiliz. Buraya kadar sosyal medyanın felsefi olarak insandan gerçek benliÄŸini aldığını onun yerine sanal/sahte bir benlik verdiÄŸini gözlemledik. Åžimdi ise durumu olaylar üzerinden okuyalım.
Marjinal normalleÅŸiyor
Sosyal medyadan gün içerisinde milyarlarca gerekli-gereksiz bilgiye maruz kalıyoruz. Bu bilgilerin doÄŸru mu yanlış mı olduÄŸuna iliÅŸkin birçok çalışma mevcut. Bilginin gerçekliÄŸi uzmanlık gerektiren ve titiz bir çalışmayı ÅŸart koÅŸan bir konu. Bu açıdan detaylı okumalar yaparak bilginin doÄŸruluÄŸu ile ilgili bir 'medya okuryazarlığı' yetisi kazanmanın hayati önem taşıdığını vurgulamak gerekir. Fakat odaklanacağımız konu bilginin doÄŸruluÄŸundan ziyade 'marjinallik' kavramı.
Marjinallik olaÄŸanın dışında, normal olmayan anlamlarına geliyor. Yani aslında insanın doÄŸasına aykırı olan ÅŸeyler insan için marjinal, toplum doÄŸasına aykırı olan ÅŸeyler de toplum için marjinal olur. Mesela toplumsal ÅŸiddet hem insan doÄŸasına hem de toplum doÄŸasına aykırı olduÄŸu için marjinaldir. Suç unsuru taşıyan her ÅŸey toplumsal olarak marjinal kabul edilir ve bundan dolayı ceza uygulanır. Sosyal medyada da marjinal olan çok fazla ÅŸey var. Özellikle görsel anlamda hem fotoÄŸraf hem de video olarak marjinal milyonlarca içeriÄŸe maruz kalıyoruz. Maruz kaldığımız gibi sanal benliÄŸimizi de harekete geçiriyoruz ve tepki veriyoruz. Fakat bu kadar sık kullandığımız sosyal medya sayesinde marjinal olan ÅŸeylerin bir süre sonra normalleÅŸtiÄŸini de görebiliyoruz. Sürekli ÅŸiddet içerikli ÅŸeyleri izleyen zihin dünyamız bir süre sonra tepkisizleÅŸiyor ve marjinal olan bir anda normalleÅŸiyor.
2004 yılından itibaren sosyal medyada amatörden profesyonele doÄŸru ilerleyerek kafa kesme ve vahÅŸet videoları paylaÅŸan DEAÅž terör örgütünün neden sürekli video paylaÅŸtığını bir nebze anlamış olmalıyız. Basitçe düÅŸünürsek; ekran karşısında içinizin almayacağı bir vahÅŸet videosunu ilk izlediÄŸinizde mideniz bulanabilir hatta kabuslarınıza dahi girebilir. Fakat aynı vahÅŸet görüntüsünü onuncu kez izlediÄŸinizde verdiÄŸiniz tepki asla ilk tepki gibi deÄŸildir. Åžimdi düÅŸünelim aynı veya benzer vahÅŸet görüntüsünü bir milyon kez izlediÄŸinizi. Ä°ÅŸte marjinal olanın normalleÅŸmesi ile beraber gerçek benliÄŸimizin hareket mekanizması da zayıflıyor. Bunun tam tersi de mümkün. Yani normal olanın marjinalleÅŸmesi. Bu konuda da birçok örnek mevcut. Fakat burada durum bir baÅŸka pencereyi daha açmamıza neden olacak: Linç kültürü. Sosyal medya, normal olan bir davranışı marjinal gibi sunma açısından son derece önemli. Bir insanı sosyal medyada marjinalleÅŸtirmek için toplumsal sinir uçlarına dokunacak ÅŸekilde sunmanız yeterli olabilir. Zaten gerçek benlik duygusunu yitiren ve muÄŸlak sınırların olduÄŸu alanda sahte benlikleri ile tepki vererek var olmaya çalışan kullanıcıların tepkileri hızlı bir linç giriÅŸimine dönüÅŸebilir.
Yargı süreçleri bitmemiÅŸ birçok dava hakkında atılan duyarlılık kokan tweetler bunun en bariz örneÄŸi. Aslında yasal olan bir karar, sosyal medya ile bir anda toplum nezdinde yasa dışı gibi servis edilebilir. Tüm bu süreçlerin benlik kontrolünde olması durumunda sosyal medya gerçekten insanın kendisini ifade etmesi açısından önemli bir araç. Fakat sahte veya sanal benlik ile alınan her aksiyon düÅŸünme, muhakeme etme ve doÄŸru davranışı ortaya koyma yetilerimizi köreltebilir. Sosyal medyanın kullanımı ve toplumsal etkileri konusunu ele alırken algı yönetiminden bahsetmemek bir parça eksiklik olacaktır. Çünkü bu süreçlerin tamamı algı yönetimi olgusunun kapsamında yer alıyor.
Algı yönetimi tıpkı ön yargı gibi ilk görüÅŸte olumsuz iz bırakan bir kelime olsa da aslında hepimizin farkında olarak veya olmadan yaptığımız bir ÅŸey. Bunun yanında algı yönetimi her ne kadar olumsuz bir çaÄŸrışım yapsa da doÄŸru olanın, bilimselliÄŸin, adaletin veya iyiliÄŸin de algı yönetimi yapılabilir. Sosyal medya kullanıcıları olarak bizler de algı yönetiminin farkında olmak ve bu olguyu 'gerçek' ve 'iyi' için kullanmak durumundayız.
Müellif: Cuma Obuz / Kaynak: Star-Açık GörüÅŸ
Henüz yorum yapılmamış.