Cumanın sünnetleri meselesi ve Cuma ile ilgili bazı notlar
Faruk BeÅŸer / Yeni Åžafak
Pazar günü yazdığımız zuhr-i âhir meselesini ilk elden tespit için temel hadis kitaplarını ve mezheplerin ilk kaynaklarını taramış, bunu yaparken Cuma ile ilgili gördüÄŸüm bazı önemli noktaları ayrıca kaydetmiÅŸtim. Ä°lgilenen herkese faydalı olur diye bazılarını kısaca vereceÄŸim. Ama ondan önce yine usul bilgisi olarak ÅŸunları söylemeliyiz:
Özellikle ibadetler konusunda fıkıh mezheplerinin her birinin sahih ve yeterli delilleri vardır. Hiçbirisi için mutlak anlamda yanlıştır diyemeyiz. Mesele tercih meselesidir.
Avamdan bazıları zanneder ki, tek doÄŸru, ilmihal kitaplarında yazılanlardır, kendi mezhebi içinde bile baÅŸka görüÅŸ yoktur. Ya da ilmihallerde yazılanlara muhalefet etme, mezhebe karşı çıkma anlamına gelir. Oysa mezhep karşıtlığının mantığı olmaz. Mezhep, delile dayalı saÄŸlam ve bütüncül bir anlayış demektir. Ä°lk müçtehitler böyle bir anlayışı baÅŸarmışlardır, artık onlara karşı olmak akıl iÅŸi olabilir mi?
Ne var ki, iÅŸin içine girenler ÅŸöyle bir durumla da karşılaşırlar: Bir konuda Rasûlullah (sa) ÅŸöyle yaptı, baÅŸka bir zaman böyle yaptı gibi rivayetleri sonraki alimler, onu da yapsa iyi olur diyerek birbirine eklemiÅŸ ve sanki sünnete uygun olan hepsini birden yapmaktır gibi bir durum ortaya çıkmış olabilir. Cuma’nın sünnetlerinin sayısı meselesi böyledir, göreceÄŸiz. Böyle konularda iÅŸin hakikatini öÄŸrenmek isteyenlere ÅŸunu tavsiye edebiliriz: Konuyu, mesela Hanefilere göre öÄŸrenmek için onların ilk ve asıl kaynaklarına, Zahiru’r-rivaye denen temel kitaplarına baksınlar. Bütün olarak öÄŸrenmek için ise diÄŸer mezheplerin de yine ilk kurucu kaynaklarına; mesela Muvatta’ya, el-Ümm’e baksınlar. Çünkü sonrakiler hep onlardaki deliller üzerine bina edilmiÅŸtir.
Bu usule göre cumanın sünnetleri meselesine gelirsek:
Rasûlullah Efendimiz (sa) öÄŸle vakti girince hanelerinde dört rekât bir namaz kılar, sonra mescide geçip farzı kıldırırlardı. Bunu cuma günü yaptığı rivayeti de vardır. Bu sebeple bazı Hanefiler cumanın ilk sünnetinin bu olduÄŸu kanaatindedirler. DiÄŸer mezhepler bunun Cuma ile alakasının olmadığını söylerler. Hatta cuma günü camide cumadan önce iki rekât tahiyyetü’l-mescid namazından baÅŸka bir namaz kılmanın bidat olduÄŸunu söyleyenler bile vardır. Mesele her iki türlü anlaşılmaya müsaittir.
Bazı alimler hadisi ÅŸeriflere dayanarak öÄŸle ezanından önceki kerahet vaktinin cuma günü için bulunmadığını söylerler, yani cuma günü tahiyyetü’l-mescid o vakitte de olsa kılınmalıdır derler (Ümm I, 226). Ä°ÅŸte cumhura göre cumanın ilk sünneti sanılan namaz budur.
Rasûlullah (sa) cumanın farzından sonra sadece dört rekât kılardı, ashabına da “cumadan sonra kılacaksanız dört rekât kılın” buyurmuÅŸlardı (Müslim). Bazen de iki rekât kılar, hanelerine geçince iki de orada kılarlardı. Hanefilerden Tahavî, “bazıları cumanın farzından sonra, arada selam vermeksizin sadece bu dört rekât sünnetinin var olduÄŸunu, Ebu Hanife’nin böyle düÅŸündüÄŸünü, bazıları da tıpkı öÄŸlenin sonunda olduÄŸu gibi sadece iki rekât sünnetinin var olduÄŸunu söylerler” der (Ma’âni’l-asâr I, 336). GörüldüÄŸü gibi bunların her ikisinin de aslı vardır ve bunlar da Hanefi görüÅŸüdür. Son sünnetin altı rekât olduÄŸunu söyleyenler muhtemelen Rasûlullah’ın mescitte dört kılmasını, hanesinde iki kılmasını birleÅŸtirerek böyle söylemiÅŸlerdir. O halde altı kılan da asılsız bir iÅŸ yapmış olmaz. Cumanın sünnetleriyle ilgili söylenenlerin özeti budur.
Kısaca; camiye girdiÄŸinde iki rekât tahiyyetü’l-mescid namazı kılıp hutbeyi dinleyen, ardından imamla birlikte iki rekât farzı kılan, sonra az da olsa bir kenara çekilip dört rekât sünnet kılan birisi cumayı tam olarak kılmış olur. Meselenin ittifak edilen esası budur. Ä°ÅŸi olmayanlar en sonunda iki rekât daha kılarlarsa onlar da asılsız bir iÅŸ yapmış olmazlar.
Notlara gelince
Cuma’nın farzından sonra hiçbir ÅŸey yapmadan doÄŸrudan sünnete kalkılması, farzla sünnetleri aynı düzeyde tutma anlamına gelebileceÄŸi için mekruh görülmüÅŸtür.
Cuma hutbesinin aslında namazdan sonra olduÄŸunu, Emeviler zamanında deÄŸiÅŸtirilip öne alındığını söyleyenlerin Åžia kaynaklarından baÅŸka hiçbir delilleri yoktur. Ancak Rasûlullah (sa) Cuma hutbesi okurken, onu dinlemeyi bırakıp ticaret kervanını karşılamaya gidenler sebebiyle bizzat kendisi hutbeyi namazdan önceye almıştır (Ebu Davud) ve artık hep böyle kalınmıştır. Buna itiraz olmaz çünkü namazı bize öÄŸreten odur. (Ayrıca bkz. Ä°mam Muhammed, el-Asl, I, 366)
Kalan notları da başka bir yazı da verelim.
Henüz yorum yapılmamış.