Öteki ve ötekileştirme hiç olmayabilir mi?
Faruk BeÅŸer / Yeni Åžafak
Günümüzde bir ‘ötekileÅŸtirme’ edebiyatıdır gidiyor. ÇoÄŸumuz bunun ne olduÄŸunu, sınırlarının nereye kadar gidebileceÄŸini, olmamasının imkânını düÅŸünmeden ötekileÅŸtirmeye atıp dururuz. Böyle yaparken de güya ötekileÅŸtirmeye karşı olanlar, aslında kendileri gibi davranmayanları ötekileÅŸtirdiklerinin farkında bile olmuyorlar.
Öteki ile ötekileÅŸtirme farklı ÅŸeyler. Öteki, benden ya da bizden farklı olandır. Canlı cansız bütün tabiat farklılık üzerine inÅŸa edilmiÅŸtir. Bu olmasa hayat olmaz. O halde herkesin, hatta her ÅŸeyin bir ötekisi vardır. ÖtekileÅŸtirme ise ötekini dışlama ve düÅŸman bilmedir.
Öteki ne olabilir? Yeni algılamaya baÅŸlayan bir bebek için, oyuncağını elinden alan kardeÅŸi onun ötekisidir ve bunun için ona tepki göstermesi doÄŸaldır. Biraz daha büyüyünce öteki, komÅŸu evin çocukları olur. Okula baÅŸlayınca baÅŸka mahallenin, ya da farklı sınıfların çocukları. Bu süreç doÄŸal olarak ülkeler düzeyine kadar çıkar. EÄŸer kiÅŸinin ülke sınırlarını aÅŸan ırk ve din gibi bir aidiyeti varsa, ötekisi onun ırkından ya da dininden olmayandır.
Demek ki, ötekinin bulunması ve bazen ötekileÅŸtirilmesi kaçınılmazdır. Yoksa iyi ve kötü ahlaki ve gayri ahlaki diye bir ÅŸey de kalmaz. Öteki motivasyondur, maddi ve manevi deÄŸerlerin, bilginin, kültürün üretim sebebidir. Kısaca var oluÅŸun esasıdır. Kötü olan, bir ötekinin bulunması, hatta kötüye karşı olma anlamında ötekileÅŸtirme deÄŸil, o her haliyle kötüdür ben iyiyim, o var olmasın ben olayım deme anlamında bir ötekileÅŸtirmedir. Çünkü bu sonuçta hiçbir ÅŸey olmasın demekle de eÅŸ anlamlıdır ve absürttür.
Bu kötü anlamda ötekileÅŸtirmenin insan iradesinin deÄŸiÅŸtiremediÄŸi alanlarda olması zaten saçmadır. Türk Kürt, kadın erkek, siyah beyaz diye ayırmak gibi. Ä°ÅŸte kötü olan insanları böyle ölçülerle ötekileÅŸtirmedir. Batı bunu yapıyor ve orada öteki, ‘ben’ ile baÅŸlıyor. ‘Biz’ dedikleri de bu ayırımı yapan ve mekânla da alakalı olan yine büyük bir ‘ben’dir ve ona kimse giremez. Müslümanlar ise ibadetlerine bile ‘biz’ diye baÅŸlar ve bunu günde kırk kez tekrar edip “Allah’ım, biz sadece sana ibadet eder, sadece senden yardım dileriz” derler. Bu ‘biz’de siyah beyaz, kadın erkek, Türk Kürt, doÄŸulu batılı, inanan herkes vardır. Olmayan da isterse girer. Öteki ise, dalalette olanlar ve Allah’ın gazabını hak edenlerdir.
Kısaca Müslümanların da bir ötekisi vardır. Ama bu, onun her zaman düÅŸman bilinmesi anlamına gelmez. “DüÅŸmanlık, düÅŸmanlık sebebiyledir”. ÖtekileÅŸtirilmesi gereken odur. Ne var ki, düÅŸmanlık insanoÄŸlunun hamurunda vardır, bulunmadığı bir zaman ve mekân da olmayacaktır. O halde düÅŸmanlığa düÅŸmanlık anlamında bir ötekileÅŸtirmenin hiç olmaması mümkün hatta makul deÄŸildir.
Hal böyle iken kendi çıkarları için ötekileÅŸtirmeyi sonuna kadar yapanların bize mutlak anlamda “ötekileÅŸtirmeyelim” edebiyatı öÄŸretmeleri de aslında bir düÅŸmanlıktır. Bunu önce kendileri baÅŸarsınlar ki, biz de nasıl olabileceÄŸini görelim. Ä°brahim Kalın’dan aklımda kalanla söylersek, Batı’nın Isparta devletinde ötekisi barbarlardı. Hıristiyanlık döneminde kâfirler ve ateistler. Bilim ve teknoloji döneminde modernizmin ötekisi ise ilkeller, yani onların ölçüleriyle medenileÅŸmeyenler. 1992’den sonra ise Batı’nın ötekisi yeniden Ä°slam oldu. Ve onlar sadece öteki bilmediler, hep ötekileÅŸtirdiler.
ÖtekileÅŸtirmenin olmaması gereken yerlerden biri, bir arada yaÅŸama zorunluluÄŸu olan zamanlardır. Öteki her kim olursa olsun böyle zamanlarda ortak deÄŸerlerin ve ortak bir paydanın bulunması gerekir. Özellikle de modern zamanlarda saf bir ırka ya da öteki’sini içinde barındırmayan bir dine dayalı devletlerin bulunması imkânsızdır. Öyleyse hem ırk olarak hem inanç olarak ötekini kabullenmekten ve onun hukukuna riayet etmekten baÅŸka çare yoktur. Bunu da tarihte sadece Müslümanlar baÅŸarmıştır. Ama bunun için Müslümanların güçlü ve hakim unsur olmaları gerekir. Bundandır ki, tarih boyunca farklı dinler ve kavimler baÅŸkalarının ötekileÅŸtirmesinden kurtulmak için hep Ä°slam ülkesine sığınma ihtiyacı duymuÅŸlardır. Böyle muktedir bir Ä°slam toplumunda öteki, kendisi baÅŸkalarını ötekileÅŸtirmedikçe, yani düÅŸmanlık yapmadıkça ötekileÅŸtirilmez, inancıyla baÅŸ baÅŸa bırakılır, bütün haklarına sahip çıkılır ve korunur. Kur’an-ı Kerim ifadesiyle, “dileyen iman eder dileyen inkâr eder”. Ancak Ä°slam Milleti ÅŸu anda böyle bir hamilik yapma gücünden çok uzaktır. Ama bu bir gün yine gerçekleÅŸtirilirse, yapabilecek olanlar yine sadece Müslümanlar olacaktır. Çünkü ötekinin haklarını kabul edenler, hatta koruyanlar onlardır.
Henüz yorum yapılmamış.