Bir ''Ä°slam Åžairi'' olarak Akif'in milli duruÅŸu...
Follow @dusuncemektebi2
Sibel ERASLAN / STAR Gazetesi
GeçtiÄŸimiz yüzyıl baÅŸlarında, aydınlarımızın en önemli sorunu; buhranlarımızdan nasıl kurtulacağımızla ilgiliydi. Soylu bir soruydu bu ve toplumun kurtuluÅŸuyla ilgiliydi. Batı karşısında niçin maÄŸlup olduÄŸumuzun cevabını, bir kısım aydınlar gelenekleri terk edip Batıcı olmakla, bir kısım aydınlar ulusçu bir toparlanmayla, bir kısmı ise ümmetçi bakış açısıyla gerçekleÅŸeceÄŸini ileri sürüyordu. Bu üç farklı fikriyatın ortaklaÅŸtığı nokta; Osmanlı Devleti'nin varlığıydı, maÄŸlubiyetlerden, geri kalmışlıklardan, yoksulluktan, cehaletten kurtuluÅŸtu... Bu fikri savaşımlar, en bunalımlı, mütareke günlerinin baskısı altında yapılıyordu...
Ä°stiklal Marşı ÅŸairimiz Mehmed Âkif'in en verimli ÅŸiir ve yayım faaliyetinin görüldüÄŸü 1908-1922 arası Osmanlı Devleti'nin en buhranlı günleridir, siyasî istikrarsızlığın ve savaÅŸların en yoÄŸun olduÄŸu bir dönemdir. Aydınların o döneme has buhranı aÅŸmak için gösterdikleri gayretlerin ürünü olan ve II. MeÅŸrutiyet'in hemen ardından geliÅŸme alanı bulan siyasî ve ideolojik akımlar arasında Âkif, Batıcı veya Ulusçu fikriyata deÄŸil, adına sonraki zamanlarda Ä°slâmcılık denilen fikriyata yönelik bir duruÅŸ sergilemiÅŸti. Devletin ve Ä°slam aleminin parçalanmaması için birlik ve beraberlik gerektiÄŸi fikrine sahipti. ÇocukluÄŸundan beri aile muhitinde, mekteplerde, arkadaÅŸ çevresinde tam bir Ä°slâm kültürüyle beslenmiÅŸ, inancı, ahlâkı ve yaÅŸayışıyla Ä°slâm'dan tâviz vermemiÅŸ olan Mehmed Âkif, Ä°slâm'ın ruhuna aykırı olmamak ÅŸartıyla diÄŸer fikir sahipleriyle de gerektiÄŸinde iÅŸ birliÄŸi yapabilecek derecede vatanın selametini önemseyen bir kiÅŸiydi.
Akif, vatanın savunulmasını ve ülkenin tam bağımsızlığını, bir iman meselesi olarak ele alan bir dava adamıydı... TeÅŸkilat-ı Mahsusa ile iliÅŸkili biçimde Berlin ve Riyad seyahatlerine, vazifelerine katılması da bu minvalde bir kararlardandı, yoksa Ä°ttihat ve Terakki'cilerle anlaÅŸamadığı gizli saklı bir iÅŸ deÄŸildi.
Ä°slamcı düÅŸünce; devletle iliÅŸkisizlik veya ne olursa olsun devlete muhalefet anlamında deÄŸil, Ä°slam ülkelerinin tevhidi sorumluluk eÅŸliÄŸinde iÅŸbirliÄŸini, kendi yaÅŸadığı toplumdaki siyasi düzenin adalet ve refah saÄŸlayıcı bir sistem olabilmesi için gereken meÅŸakkatle paralel ehemmiyette deÄŸerlendirir.
Ä°çinde yaÅŸadığı toplumun problemlerini çözmek için zihin yormayan, yaÅŸadığı ülkenin mukadderatıyla yakından ilgilenmeyen, çilesini, sızısını çekmeyen bir insanın, 'ben Ä°slamcı düÅŸünce mensubuyum' demesi, hamasetten baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. VaroluÅŸa has koordinat sisteminin yatay yani yerel hattını kabul etmemek anlamındaki bu durum, aynı zamanda kiÅŸiyi sosyal gerçeklerden de kopartır...
Akif'in Balıkesir ZaÄŸnos PaÅŸa Camiinde irad ettiÄŸi özeleÅŸtirel vaaz, yaÅŸadığı toplumdan sorumluluk hisseden bir adamın hassasiyetleriyle yüklüdür...
'Acaba biz Müslümanlar niçin bu hale düÅŸtük? Bunun illetini ben ÅŸöyle görüyorum: DoÄŸduÄŸumuz günden itibaren babalarımız, analarımız, hocalarımız, siyasilerimiz, ediblerimiz, ÅŸairlerimiz, muharrirlerimiz bize istikbal için ümid verecek bir ÅŸey söylemediler. Ben çocukluÄŸumdan beri:
- Biz yaÅŸamayız. Avrupalılar terakki eylemiÅŸ. Siz çok fena günler göreceksiniz! Nakaratından baÅŸka bir ÅŸey iÅŸitmedim.
- Çocuklar, siz geceli gündüzlü çalışınız ki bu memleket kurtulsun! Diye bizleri saye, mücahedeye sevk edecekleri yerde, rast gelen adam ruhlarımıza, kalplerimize yeis mayası aşıladı. Garbın terakkilerinden bahsederlerken diyeceklerdi ki:
-Evlâtlar, görüyorsunuz ya, Avrupalılarla bizim aramızda çok mesafe var. Bu mesafeyi telâfi edecek surette çalışınız. Yoksa daha geride kalır, mahvolursunuz. Sakın azminize fütur getirmeyiniz! ...
Evet, böyle diyeceklerdi. Lâkin demediler. Bilâkis yüz binlerce halk bu devletin batacağına kail idi. Bir taraftan, Avrupalıların terakkileri gözlerimizi kamaÅŸtırdı. DiÄŸer taraftan muhitimizin bu gibi makûs telkinleri sinirlerimizi uyuÅŸturdu. Onun için ileri gidemedik. Hâlâ o yeis, ruhlarımızda hükümrandır. Hiç biz Kitabullah'ı düÅŸünmedik. O Kitabullah ki, birçok âyat-i celilesiyle ümmet-i Ä°slâmiyeyi yeisden, azimsizlikten sakınmaÄŸa davet ediyor.
... BaÅŸkaları zarureti görünce birleÅŸmiÅŸler, biz ise o zarureti görmediÄŸimiz için bu birliÄŸi vücuda getirememiÅŸiz yahut gördüÄŸümüz halde birliÄŸi temin etmek cihetine yanaÅŸmamışız... Mademki tek başına sarf olunan mesainin kıymeti yoktur, biz de aramızda vahdeti temin ederek topluca çalışmaya koyulmalıyız.'' der... Kendi toplumun kurtuluÅŸuna bigane bir insanın, evrensel kurtuluÅŸtan bahsetmesi boÅŸadır...
not: Mehmet Akif Ersoy'un 1.TBMM'deki künyesi: 'Burdur Mebusu, Ä°slam Åžairi 'dir.
Henüz yorum yapılmamış.