Müslümanlar Kazanımlarını Ne Zaman Kaybederler?
Follow @dusuncemektebi2
Abdülaziz Kıranşal / Milli Gazete
EÄŸer Müslümanlar faizi yaygınlaÅŸtırırlarsa ekonomik refahlarını kaybederler, rüÅŸveti ve torpili yaygınlaÅŸtırırlarsa kamu düzenlerini ve bürokrasiyi kaybederler, kul hakkını ve haksız kazancı yaygınlaÅŸtırırlarsa ruhlarını ve kimliklerini kaybederler, haksızlık ve adaletsizliÄŸi yaygınlaÅŸtırırlarsa eminliklerini ve güvenilirliklerini kaybederler, ırkçılığı yaygınlaÅŸtırırlarsa toplumsal birlik ve beraberliÄŸi kaybederler, zinayı yaygınlaÅŸtırırlarsa evlerini ve ailelerini kaybedeler, içki ve kumarı yaygınlaÅŸtırırlarsa nesillerini kaybederler, mazlumun ahını duymamazlıktan gelirlerse merhametlerini kaybederler, kendilerini uyaranlara kulak asmazlarsa kardeÅŸlerini kaybedeler. En sonunda da kaybetmekten korktukları ne varsa hepsini kaybederler.
Müslümanlar lüks, israf, kibir ve şımarıklığın pençesine düÅŸerlerse: EÄŸer Müslümanlar Allah’ın kendilerine verdiÄŸi siyasi gücü, ekonomik gücü, medya gücünü, bürokrasi gücünü, hukuk gücünü, sayısal üstünlük gücünü Allah’ın dininin hâkimiyeti için deÄŸil de ÅŸahsi menfaatleri ve konforları için kullanmaya baÅŸlarlarsa, lüks ve israfa düÅŸerlerse, kibre kapılıp tüm bu nimetleri kendi elleriyle kazandıklarını zannederlerse, asıl hedef ve ideallerini unutup, yola niçin çıktıklarını hatırlamazlarsa Allah’ın verdiÄŸi nimetlere nankörlük etmiÅŸ olurlar ve iÅŸte o zaman tüm kazanımlarını kaybederler. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Allah, ÅŸöyle bir kenti misal verdi: Orası güven ve huzur içinde idi. Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi. Fakat Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden yaptıklarına karşılık, Allah onlara ÅŸiddetli açlık ve korku ızdırabını tattırdı.” (Nahl, 112)
Müslümanlar dünyevileÅŸir ve ahlâki yozlaÅŸma baÅŸlarsa: EÄŸer Müslümanlar vehn hastalığına kapılıp dünyevileÅŸirlerse, deÄŸerleri için tüm dünyalık kazanımlarını feda etmeyi göze almaları gerekirken, dünyalık kazanımları için deÄŸerlerini feda etmeye baÅŸlarlarsa, makamlarına, koltuklarına, elbiselerine, yaÅŸam standartlarına verdikleri önemi, dinleri için vermezlerse, tüm kaygıları mideleri, cepleri ve menfaatleri olursa, bütün dertleri daha iyi bir ev, daha iyi bir araba, daha iyi bir maaÅŸ ve makam olursa iÅŸte o zaman Müslümanlar tüm kazanımlarını kaybederler. Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Sizden öncekileri mal/dünya sevgisi helak etti. Bu sevgi onlara akrabalarıyla ve dostlarıyla iliÅŸkiyi kesmeyi emretti kestiler. CimriliÄŸi emretti cimrileÅŸtiler. Günahı emretti girdiler. Zulmü emretti yaptılar. En sonunda da helak oldular.” (Camiu’s-saÄŸir)
Müslümanların âlimleri ve din adamları uyarı görevlerini terk ederlerse: EÄŸer Müslümanların âlimleri yanlışa yanlış demekten kaçınırlarsa, Allah rızasından daha çok otoriteye hoÅŸ görünmeyi tercih ederlerse, insanlara iyiliÄŸi deÄŸil de susmayı öÄŸütlerlerse, fetvalarını gücün emrine tahsis ederlerse, uyarmaları, yol göstermeleri ve hayra yönlendirmeleri gereken kardeÅŸlerini uyarmayarak onlara en büyük kötülüÄŸü yaparlarsa iÅŸte o zaman Müslümanlar ellerindeki tüm kazanımları kaybederler. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Onlardan birçoÄŸunu görürsün ki, günaha girmekte, düÅŸmanlık etmekte ve haram yemekte birbirleriyle yarışırlar. Yapmakta oldukları ÅŸey ne kadar kötüdür. Onların din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! Yaptıkları bu iÅŸ ne kötüdür!” (Maide, 62, 63)
Müslümanlar kardeÅŸliklerini kaybederlerse: EÄŸer Müslümanlar “bir topluluÄŸa olan öfkeniz sizi adaletsizliÄŸe sevk etmesin” ölçüsünü aÅŸarlarsa, siyasi muhalefet duygusunu Ä°slam kardeÅŸliÄŸinin önüne geçirirlerse, birbirlerine karşı hikmetli nasihatler yerine itici ve incitici tavırlar takınırlarsa, deÄŸerlerine düÅŸmanlık edenlere karşı gösterdikleri müsamaha ahlâkını aynı camide saf tuttukları kardeÅŸlerine göstermezlerse, onları elinden tutup kaldırmak, hatalarından döndürmek yerine onlardan umutlarını kesip bir tekme de onlar vururlarsa, iÅŸte o zaman Müslümanlar toptan ve hep birlikte bütün kazanımlarını kaybederler. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Allah’a ve Resulüne itaat edin, birbirinize düÅŸüp, çekiÅŸmeyin. Sonra gevÅŸersiniz ve gücünüz/devletiniz elden gider.” (Enfal, 46)
Henüz yorum yapılmamış.