"Dermân arardım derdime; derdim bana dermân imiş.."
Follow @dusuncemektebi2
Selahaddin E. ÇAKIRGİL / Star Gazetesi
Fransa BaÅŸkanı Emmanuel Macron, 'Fransa'nın Cezayir'i 1830'da iÅŸgal etmesinin Cezayir halkına zulüm olmak ne kelime, bir de ÅŸuûr kazandırdığını' anlatmak isteyip, 'Fransa, gitmeden önce, orada bir 'Cezayir ulusu'/ (nation) var mıydı?' demiÅŸ..
Emmanuel, Latincede 'Tanrı bizimle..' mânâsında bir isim..
*
Hatırlayalım, 11 Eylûl 2001 Saldırıları sırasında Amerikan BaÅŸkanı olan George W. Bush da, 2002'de Irak'ı iÅŸgal etmeye giriÅŸtiÄŸinde, 'Tanrı bana, 'Git Irak'ı özgürleÅŸtir..' dedi; biz de bugünün Haçlıları (Crusaders) olarak bunu yaptık, yanlış bir ÅŸey yapmadık..' dememiÅŸ miydi?
Mösyö Emmanuel Macron da, isminden cesaret alarak aynı lafı edebilir.
Alın size, dünyaya özgürlük ve demokrasi dersi vermeye kalkışan, güce tapar, zorba bir medeniyetin öncülerinden sayılan bir ülkenin baÅŸkanı olan kiÅŸinin kafa yapısı..
Ehh, Cezayir'in Müslüman halkının sadece 1954-1962 arasındaki ÅŸanlı 'qıyâm'ı sırasında, iÅŸgalci Fransa güçleri, 1,5 milyon Müslümanı katletmiÅŸlerdi, ama, olur o kadarca.. 'Medeniyet götürmek, halkları ÅŸuûrlandırmak için, biraz zahmet çekeceklerdi (!!)' elbette..
*
1867'de, SüveyÅŸ Kanalı kumpanyasının patronu olan Fr. Ferdinand de Lessep de o kanalın açılışındaki görkemli törende yaptığı konuÅŸmada, 'ilkel toplumlara medeniyet götürmek için o büyük teÅŸebbüsü gerçekleÅŸtirdiklerini' iddia etmemiÅŸ miydi?
*
Londra'dan dostum Yüksel, 'KeÅŸke bütün emperyalist ülkeler bu gibi sözleri sıkça kullansalar.. Belki, Müslüman halkların uyanmasına katkıları olur; en azından, 'cellâdlık'larını, 'kurtarıcılık' olarak göstermeye kalkışanlara olan özenti ve hayranlık azalır..' diye yazmış..
Evet, 'Öyle bir emperyal kafanın böyle bir akıl yürütmesi'ne baÅŸka ne denilebilir?
*
Gideceksiniz, Milâdî-700'lü yılların başından beri kendi rızasıyla, Ä°slâm'ı kabul eden bir Müslüman halkı, silah zoruyla 1830'larda esir edeceksiniz; sonra da onları, kendi inanç ölçülerindeki millet anlayışından koparmaya çalışıp, o askerî iÅŸgal ve istismar yıllarınız için, 'Bizim sâyemizde 'Cezayirli' nasyonal kimliÄŸine kavuÅŸtunuz' diyerek, onları kendi zulmünüze, zorbalığınıza, barbarlığınıza teÅŸekkür borçlu oldukları gibi bir zihnî esaret noktasına getirmeye ve sosyo-kültürel alanlardaki tahakkümleriniz hâlâ da devam ederken, bir de minnet koyup, kendinizi, teÅŸekkür edilmesi gereken bir makamda göstermeye çalışacaksınız..
*
Cezayir'in Müslüman halkı, 1962'de 'siyasî istiklal'lerini kazandıktan sonra, tıpkı son 100 yılda diÄŸer coÄŸrafyalardaki nice Müslüman halklar gibi, içerdeki (Ahmed bin Bellâ ve Huari Bûmedyen gibi) emperialist kiÅŸi ve kadrolar eliyle tökezletildiler.30 yıl sonra, 1992 başında, ilk kez yapılan bir serbest seçimde, 'Ä°slâmî Selâmet Cebhesi'nin, Meclis'in yüzde 85'ini elde ettiÄŸi anlaşılınca ise, hemen o gece, Fransa ve Amerikan emperyalizmi ve diÄŸerlerinin düÄŸmeye basmasıyla, yerli kuklalar ve 'laik generaller' seçim sonuçlarının kanunsuz ilân ettiler ve 'Demokrasiyi kötüye kullanarak, Ä°slam düzeni getirmek istediler.. Demokrasinin, gerekirse diktatorial yöntemlerle bile olsa kendisini savunma hakkı vardır..' diyerek, Cezayir'in Müslüman halkının o irade beyanını kanla boÄŸdular; 100 binlerce Müslüman, bu kez de içerdeki emperyal-laik kuklaların kurdukları entrikalarla yıllarca katledildiler.
Ama, Macron ve benzerlerinin bu gibi küstahlıkları, Cezayir'in Müslüman halkını daha bir ÅŸuûrlandıracaktır, Ä°nÅŸaallah..
*
*Bu da, aynı düÅŸmanlık zihniyetinin bir diÄŸer yansıması..
Geçen hafta, Yunanistan'ın Olympiakos isimli futbol takımı, Ä°stanbul'da, FB futbol takımını 3 -0 yenmiÅŸ..
'Spor karşılaÅŸmalarında, üç ihtimalli sonuçlar kaçınılmazdır, olur böyle vak'alar..' deyip geçilemeyeceÄŸini bu karşılaÅŸma sonrası ortaya çıkan durum bize bir kez daha gösterdi..
Çünkü, sportif karşılaÅŸmalar aynı zamanda, devletlerin, toplumların, hattâ ideoloji ve inançların bile birbirine üstünlük saÄŸlamak için yarıştıkları bir alandır. (Merhûm Muhammed Ali'nin boks maçlarından önce Müslüman halkların o sporla bir ilgisi var mıydı?)
Nitekim, söz konusu Yunan takımının sahibi Evangelos Marinakis de, "Kendi ÅŸehrimizde böyle bir galibiyet elde etmek çok önemliydi." demiÅŸ..
Bu cürretkâr kiÅŸinin 'Kendi ÅŸehrimiz' dediÄŸi mekân, yani, 568 yıl önce hayatına, Sultan Fatih tarafından son verilen (ve bugün Yunanistan'ın kendisini mirasçısı olarak göstermeye çalıştığı) Bizans Ä°mparatorluÄŸu'nun merkezi olan Ä°stanbul..
Bir zamanlar baÅŸbakanlık bile yapan Ecevit'in 'TÜRK-YUNAN ŞİİRÄ°'ni hatırlamanın tam zamanı:
'(...) bir Rum ÅŸarkısı duyunca gör
gurbet elde Ä°stanbul çocuÄŸunu
(...)
önce bir kahkaha çalınır kulağına
sonra Rum ÅŸiveli Türkçeler
O BoÄŸaz'dan söz eder
sen rakıyı hatırlarsın.
Sıla derdine düÅŸünce anlarsın
Yunanlıyla kardeş olduğunu..'
*
Devletlerarası gerilimleri, entrikaları, kuyu kazma çabaları ve savaÅŸlarını bir 'çelik-çomak' oyunu gibi sananlar, Yunanistan'ın küçüklüÄŸüne ve de onların tarihî korkularına bakarak, Ä°stanbul'u sahiplenme arzusunun bir çocukluk rüyası ve hevesi olduÄŸunu sanabilirler. Ama, unutulmasın ki, Haçlı Dünyası'nın en unutulmaz acılarındandır Bizans'ın yıkılışı..
O dünyayı, Bizans'ın düÅŸmesinden sadece 40 yıl geçmekteyken, Ä°spanya'da varlığını 700 yıl sürdüren Endülüs'ün 1492'de hayatına son verilmesi bile teselli ve tatmin etmemiÅŸtir. Bu bakımdan, Olympiakos takımı patronunun Ä°stanbul için kullandığı 'kendi ÅŸehrimiz' nitelemesi sadece onun deÄŸil, o dünyanın irili-ufaklı bütün halklarının iç dünyasından da bir yankılanmadır.
Son dönemlerde, Yunanistan'ın baÅŸta Amerika ve Fransa olmak üzere, mâlûm güç odaklarınca olabildiÄŸince silahlandırılması basit bir mesele deÄŸildir.
Bunlar bize, derman ve çareyi de gösteriyor.
*
Henüz yorum yapılmamış.