Sosyal Medya

Çin artık bu maliyete katlanmak zorunda

Dr. Necmettin Acar / Açık Görüş



ABD'nin, Çin'in enerji ihtiyacını güvene almada takındığı 'beleÅŸçi' politikayı engellemek için bölgeye saÄŸladığı güvenlik garantilerini azaltması, iki ülke rekabetinin geldiÄŸi son noktayı gösteriyor

2010'lu yılların baÅŸlarından itibaren dünya ABD ve Çin arasında yaÅŸanan yoÄŸun bir rekabete sahne oluyor. Bu rekabetin temel nedeni Çin'in yakaladığı muazzam ekonomik büyümeden de destek alarak ABD'nin küresel gücüne meydan okuyan iddialı bir politikaya yönelmesidir. ABD askeri gücüne meydan okuyabilecek askeri ve teknolojik kabiliyetler inÅŸa etme giriÅŸimleri, komÅŸuları ile sınır sorunlarını tırmandırma politikası ve ABD'nin Pasifik bölgesindeki müttefikleri üzerinde baskı kurma giriÅŸimi Çin'in Åži Cinping dönemindeki iddialı politikalarının en önemli göstergeleridir. Çin'in son dönemde geliÅŸtirdiÄŸi bu iddialı politikalar Washington'da ciddi bir endiÅŸe kaynağı haline geldi. ABD'li karar vericiler eÄŸer etkili bir ÅŸekilde sınırlanmazsa yakın bir gelecekte Çin'in, küresel sistemi kendi öncelikleri doÄŸrultusunda ÅŸekillendirebilecek kabiliyetler kazanabileceÄŸini düÅŸünüyor. Bu yüzden BaÅŸkan Donald Trump döneminde ABD-Çin arasında yükselen ticaret savaÅŸları Biden döneminde de hız kesmeden devam ediyor.

Sınırlandırma ama nasıl?

ABD'nin, Çin'in ekonomik büyümesini sınırlayarak Batılı normlara meydan okuyabilecek askeri, teknolojik ve ekonomik kaynaklara eriÅŸimini engellemesi gerektiÄŸi Batılı stratejistler tarafından uzun süredir yazılıp çiziliyordu. Ancak ABD yönetimi Çin'in nasıl sınırlandırılacağına yönelik henüz net bir yöntem belirleyebilmiÅŸ deÄŸil.

Son dönemde ABD'nin bazı politikalarının, Çin'in ekonomik büyümesini sınırlamak için enerjiye eriÅŸimini zorlaÅŸtırmak ve Çin'i daha fazla savunma harcaması yapmaya zorlamak ÅŸeklinde geliÅŸtiÄŸini söyleyebiliriz. Her iki durumda da Çin ekonomisi önemli bir maliyetle karşı karşıya kalacaktır. Son dönemde ABD'nin, Çin'in de muazzam ÅŸekilde istifade ettiÄŸi, Körfez bölgesindeki güvenlik ÅŸemsiyesini kaldırma giriÅŸimi bu politika açısından önemli bir eÅŸiÄŸi temsil ediyor. AÄŸustos ayı sonlarında ABD'nin Suudi Arabistan'daki hava savunma sistemlerini geri çekmesi, Çin yönetiminin, geçmiÅŸte ABD güvenlik ÅŸemsiyesinden istifade ederek enerji ihtiyacını güvene alma döneminin kapandığını ortaya koyması açısından son derece önemli bir geliÅŸmedir.

Katlanmadığı bir maliyet

ABD'nin II. Dünya Savaşı sonrası dönemde Orta DoÄŸu güvenlik mimarisinin baÅŸat aktörü ve hegemon gücü olmasıyla bölge enerji kaynaklarına ÅŸiddetli bir biçimde bağımlı olan endüstrileÅŸmiÅŸ ABD müttefiki rejimlerin enerji ihtiyacı güvene alınmış oldu. Bu dönemde ABD liberal Batı ekonomilerinin lider gücüydü ve bu liderliÄŸinin bir gereÄŸi olarak Sovetler karşısında Batı blokunun hamiliÄŸini yaptı. ABD'nin saÄŸladığı güvenlik ÅŸemsiyesi sayesinde Batı blokunun küresel ekonomi ve siyasetteki aÄŸrılığı önemli ölçüde arttı.

2010'lu yılların baÅŸlarına kadar ABD'nin büyük maliyetler ödeyerek oluÅŸturduÄŸu bu güvenlik ÅŸemsiyesinden en fazla endüstrileÅŸmiÅŸ Batı ekonomileri istifade ediyordu. Fakat bu tarihten sonra ABD güvenlik ÅŸemsiyesinden liberal Batı'dan ziyade Komünist Çin istifade etmeye baÅŸladı. Bu deÄŸiÅŸimin sebebi Batı ekonomilerinin ılımlı büyümesine karşın Çin'in son kırk yılda yakaladığı muazzam ekonomik büyüme ve bu ekonomik büyümenin yol açtığı enerji ihtiyacıydı.

1980 yılında 200 milyar dolardan daha az olan Çin milli geliri 2020 yılında yaklaşık yetmiÅŸ beÅŸ kat artarak yaklaşık 14 trilyon dolara ulaÅŸtı. 1993 yılında günlük 4 milyon varil petrol üreterek kendi kendine yeten Çin, 2020 yılında günlük yaklaşık 15 milyon varil petrol tüketiyor ve bu rakamın yaklaşık 10 milyon varilini yurt dışından ithal ediyor. Orta DoÄŸu bölgesi, Çin'in petrol ithalatının yüzde elli beÅŸini saÄŸladığı için Çin enerji güvenliÄŸi açısından en kritik bölge olarak ön plana çıkıyor. Yakın gelecekte Çin'in ekonomik büyümesine de baÄŸlı olarak enerji ihtiyacının önemli ölçüde artacağı ve bu durumun doÄŸal bir sonucu olarak da Çin'in Orta DoÄŸu petrollerine olan bağımlılığının yüzde yetmiÅŸlere ulaÅŸacağı tahmin ediliyor.

Çin'in petrol ithal rotalarına yakından baktığımızda Bab el-Mendeb, Hürmüz ve Malaka BoÄŸazlarının Çin enerji güvenliÄŸi açısından kritik suyolları olduÄŸunu söyleyebiliriz. Çünkü Çin'in toplam petrol ithalatının çok büyük bir kısmı tankerlerle deniz üzerinden taşınıyor ve tankerlerle taşınan petrolün neredeyse tamamı bu kritik suyollarından geçiyor. Benzer ÅŸekilde Çin'in petrol ithal ettiÄŸi bölgelere baktığımızda Körfez bölgesi ön plana çıkıyor. Çin, önemli ölçüde Körfez'den tedarik ettiÄŸi petrolü Bab el-Mendeb, Hürmüz ve Malaka BoÄŸazlarından geçirerek Çin ana karasına ulaÅŸtırıyor. Sayılan bölgelerin tamamının güvenliÄŸi bugüne kadar ABD tarafından saÄŸlandı ve Çin, Kızıldeniz'deki korsanlıkla mücadele operasyonlarına saÄŸladığı kısıtlı desteÄŸi saymazsak, kendi enerji güvenliÄŸini saÄŸlamak için dahi bu bölgelerde bugüne kadar hiçbir maliyete katlanmadı.

BeleÅŸçi politika

Çin'in ABD güvenlik ÅŸemsiyesinden maksimum derecede istifade ederek enerji güvenliÄŸinde sergilediÄŸi "beleÅŸçi" tavır, son dönemde ABD'li karar vericilerde ve yönetimi kademesindeki etkili isimlerde ciddi bir rahatsızlığa yol açtı. SoÄŸuk SavaÅŸ sürecinde geliÅŸtirilen ve endüstrileÅŸmiÅŸ Batı müttefiki rejimlerin enerji güvenliÄŸini saÄŸlamak için dizayn edilen ABD güvenlik ÅŸemsiyesinin, ABD'nin en büyük küresel rakibi tarafından bu tavırla istismar edilmesi rahatsızlığın en önemli sebebidir. Washington'daki bu rahatsızlığı en açık bir biçimde dile getiren BaÅŸkan Trump olmuÅŸtur.

2019 yılında gerçekleÅŸen ve Ä°ran destekli Husilerin üstlendiÄŸi ARAMCO saldırıları sonrası uluslararası kamuoyunda, ABD'nin, enerji tesislerine ve iletim hatlarına yönelik bundan sonraki olası saldırı giriÅŸimlerini caydıracak bir misilleme yaparak Ä°ran'ı cezalandırmasına yönelik bir beklenti oluÅŸmuÅŸtu. Bu dönemde basına verdiÄŸi bir demeçte Trump; ABD'nin artık Orta DoÄŸu enerji kaynaklarına bir bağımlılığının olmadığını, Çin, Japonya ve Güney Kore'nin Körfez bölgesinden büyük miktarda enerji ithal ettiÄŸini savundu. Trump sözlerine ÅŸöyle devam etti; "öyleyse neden diÄŸer ülkelerin nakliye hatlarını sıfır bedel karşılığında koruyoruz. Tüm bu ülkeler kendi gemilerini korumalıdır".

2019 yılı Eylül ayı ortalarında Suudi Arabistan'ın maruz kaldığı ülke tarihinin en büyük saldırılarından biri olarak nitelendirilen saldırılar sonrası Suudi ARAMCO tesisleri önemli bir hasar almıştı. Suudi petrol üretiminin yarısı, küresel üretimin ise yüzde beÅŸi bu saldırılar sonrası devre dışı kaldı. Suudi yönetiminin yaptığı yüksek meblaÄŸlı ödemler sonrası Trump Riyad'ın 115 km güneydoÄŸusuna, Yemen kaynaklı balistik füze ve dron saldırılarını caydırmak için geliÅŸmiÅŸ ABD hava savunma sistemlerinin konuÅŸlandırılmasını kabul etti. Ancak geçtiÄŸimiz AÄŸustos ayı sonlarında bu savunma sistemlerinin Suudi Arabistan'dan geri çekildiÄŸi açıklandı. Dolayısıyla ülkenin en büyük petrol üretim tesisleri olan Abkayk ve Hureys artık geliÅŸmiÅŸ bir hava savunma ÅŸemsiyesinden mahrum durumda. Bu yeni durum ABD-Suudi iliÅŸkilerinde bir zayıflamaya iÅŸaret ettiÄŸi kadar artık ABD'nin baÅŸta Çin olmak üzere diÄŸer ülkelerin enerji güvenliÄŸini saÄŸlama konusunda maliyet üstlenmeyeceÄŸini ifade etmesi açısından oldukça önemlidir.

Rekabette yeni dönem

ABD yönetimi bu son hamlesi ile Çin'e iki tür mesaj veriyor; Çin'in, ABD güvenlik ÅŸemsiyesinden istifade ederek enerji ihtiyacını güvene alma dönemi kapanmıştır ve Çin ulusal bütçesinden savunmaya daha fazla para harcamalıdır. Her iki durum da Çin'in ekonomik büyümesini tehdit eden sonuçlar ortaya çıkarabilecek önemdedir.

Öncelikle ABD son hamlesiyle, tüm enerji ihtiyacını, güvenliÄŸi saÄŸlamanın çok zor ve maliyetli olduÄŸu kritik suyollarından saÄŸlayan Çin'in enerji ihtiyacının artık güvende olmadığı bir uluslararası siyasal ortam oluÅŸturuyor. Bu durum ekonomik büyümesi için çok büyük miktarda enerjiye ihtiyaç duyan Çin'in enerji maliyetlerinde ciddi bir artışa yol açacaktır. Çünkü yakın tarihte Körfez bölgesinde enerji tesislerine ve nakil hatlarına yapılan her saldırı sonrası petrol fiyatları anormal bir biçimde artmıştır. ÖrneÄŸin 2019 yılındaki ARAMCO saldırıları sonrası Brent türü ham petrolün varil fiyatı yüzde 19 artışla 60,22 dolardan 71,62 dolara kadar tırmandı. Günlük 10 milyon varil petrol ithal eden Çin açısından bu artışın günlük maliyeti 100 milyon dolardan fazla olmuÅŸtur.

Ä°kinci olarak ABD yönetimi bu son hamlesiyle Çin'i savunma harcamalarını artırmaya zorluyor. Ä°çinde bulunduÄŸumuz dönemde ABD'nin yıllık yaklaşık 750 milyarlık bir savunma harcamasına karşın Çin, yaklaşık 250 milyar dolarlık bir savunma harcaması yapıyor. ABD'nin ulusal refahı artırmak için kullanacağı bütçenin önemli bir kısmını savunmaya giderken Çin, savunma harcamalarını düÅŸük tutarak karlı yatırımlara imza atıyor ve bu sayede ekonomisini büyütebiliyor. ABD son dönemde geliÅŸtirdiÄŸi politikayla, Çin'i, artık savunmaya ulusal refahtan daha fazla kaynak aktarmaya zorluyor. Bu durum uzun vadede Çin yatırım bütçesinde önemli miktarda kesintiye yol açarak ülke ekonomisinin büyümesini frenleyecektir. Çin rejiminin istikrarının sürdürülebilir ekonomik büyümeye ve ulusal refah artışına olan bağımlılığı göz önüne alındığında savunma harcamalarındaki beklenmedik artışlar içeride bir rejim güvenliÄŸi sorununa da yol açacaktır.

2010'lu yıllar uluslararası siyasette ABD-Çin rekabetin yoÄŸunlaÅŸtığı bir dönem olarak ön plana çıktı. Bu süreçte ABD yönetimi geliÅŸtirdiÄŸi "Asya Pivot" stratejisi ile Çin'i sınırlamak isterken Çin "KuÅŸak ve Yol Ä°nisiyatifi" ile ABD'nin bu politikasına bir cevap üretti. Orta DoÄŸu siyaseti açsından bu rekabetin anlamı, ABD'nin, Çin'in enerji ihtiyacını güvene almada takındığı beleÅŸçi politikayı engellemek için bölgeye saÄŸladığı güvenlik garantilerini azaltması olmuÅŸtur. Bu yeni durum Orta DoÄŸu'da ABD güvenlik garantilerine bağımlı olan rejimlerin güvensizliÄŸini derinleÅŸtireceÄŸi gibi Çin'in enerji ihtiyacının artık güvende olmadığı anlamına gelmektedir. Yeni süreçte Çin yönetimi, ekonomik büyümesini sürdürmek için ihtiyaç duyduÄŸu enerji kaynaklarının güvenliÄŸini kendi savunma bütçesini artırarak saÄŸlamak zorunda kalacaktır. ABD yönetimi bu son hamlesiyle Çin'e savunma bütçesini artırması gerektiÄŸi mesajı vermiÅŸtir. Çünkü Çin'in, ABD güvenlik ÅŸemsiyesinden istifade ederek enerji ihtiyacını güvene alma dönemi artık kapanıyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.