Güncel
Ara sokaklarda yaÅŸamak
Fatma Tuncer / Milli Gazete
ilinen bir hikâyedir: Nasrettin hoca oÄŸluyla birlikte pazara çıkmış, dönerken oÄŸlunu eÅŸeÄŸe bindirmiÅŸ, kendisi de eÅŸeÄŸin yanında yürüyormuÅŸ. Yanlarından geçen biri bu durumu görmüÅŸ ve hocaya dönmüÅŸ, hocam yaÅŸlı halinle yürüyorsun, çocuÄŸu eÅŸeÄŸe bindirmiÅŸsin, bu olacak iÅŸ deÄŸil demiÅŸ. Hoca düÅŸünmüÅŸ, adam doÄŸru söylüyor demiÅŸ ve kendisi eÅŸeÄŸe binmiÅŸ çocuk eÅŸeÄŸin yanından yürümeye baÅŸlamış, bir süre sonra baÅŸka bir adamla karşılaÅŸmış, adam dikkatle bakmış ve hocam utan utan koca adam eÅŸeÄŸe binmiÅŸsin, el kadar yavrucağı yürütüyorsun, bu olacak iÅŸ mi demiÅŸ. Hoca düÅŸünmüÅŸ, adam doÄŸru söylüyor demiÅŸ ve eÅŸeÄŸe birlikte binmiÅŸler. Hoca oÄŸluyla birlikte yavaÅŸ yavaÅŸ ilerlerken bir baÅŸka kiÅŸiye rastlamış, adam hocaya bakmış ve hocam yazık iki kiÅŸi bir olmuÅŸ, ÅŸuncacık hayvana binmiÅŸsiniz, hayvanın canı yok mu demiÅŸ. Hoca düÅŸünmüÅŸ adam haklı demiÅŸ ve birlikte eÅŸekten inmiÅŸ yürümeye baÅŸlamışlar. Az sonra bir baÅŸka adama rastlamışlar, adam bakmış yahu hocam hiç akıl yok mu sizde, iki kiÅŸi yürüyorsunuz, eÅŸek boÅŸ gidiyor biriniz binseydiniz bari olacak iÅŸ deÄŸil demiÅŸ… Hoca oÄŸluna dönmüÅŸ ve anlaşılan her önümüze çıkan kiÅŸi bir ÅŸeyler söyleyecek ve biz bu kiÅŸilerin sözlerine göre hareket ettiÄŸimiz sürece yol alamayacağız demiÅŸ ve tepkilere aldırmadan yürümeye çalışmışlar.
Bu fıkra bana el âlem ne der anlayışı ile hareket eden ve kendi gerçeÄŸinden, kendi taleplerinden vazgeçen kiÅŸilerin durumunu düÅŸündürdü. Gerçi Z kuÅŸağı olarak adlandırılan çocuklar için ötekilerin ne düÅŸündüÄŸünün ne söylediÄŸinin önemi yok, onlar ıssız adanın yalnız çocukları ve her konuda kendilerini önceliyorlar. Ancak nüfusun büyük çoÄŸunluÄŸunu teÅŸkil eden eriÅŸkinler ötekilerin kendileri hakkında ne düÅŸündüklerini, ne hissettiklerini ve nasıl bir deÄŸerlendirmede bulunduklarını önemsiyorlar. Her iki taraf da uç noktalarda yer alıyor ve olaylara kendi pencerelerinden bakıyorlar, oysa dingin bir hayat sürmek için orta yol belirleyici bir etkendir.
Hatırlarsınız, çocukluk döneminde büyüklerimizin dillerinden düÅŸürmedikleri bir ifade vardı: El âlem ne der… Ve bu ifade benliÄŸimize o kadar kuvvetli kazınmıştı ki, karşılaÅŸtığımız her olayda kendi taleplerimizden vazgeçer ve el âlemin tavırlarına göre hareket ederdik. Fakat yüreÄŸimize korku salan el âlem son derece katı ve eleÅŸtirel bir tavra sahipti ve onları bir türlü memnun edemezdik. Ak dediÄŸimize kara, kara dediÄŸimize ak derler ve mutlaka bir kulp bulurlardı ama yine de her konuda onların beklentilerini dikkate alırdık.
Korkardık… Üzerimizde yoÄŸun bir baskı hisseder ve istediÄŸimiz makul ÅŸeylerden dahi onlar için vazgeçerdik. Peki, kimdi bu el âlem? Aklın ve vicdanın kabul etmediÄŸi meseleler hususunda hayır diyemez miydik ya da? Neyi kaybederdik bu durumda? Biz insanlar maddi unsurları bir güç olarak görüp gözümüzde büyütsek de asıl ihtiyaç duyduÄŸumuz ÅŸeyin sevgi ve diÄŸerlerinin nazarında bir saygınlık elde edebilmek olduÄŸunu biliriz. Küçük sevgi kırıntıları, küçük ilgi ve onay için çoÄŸu zaman kendi taleplerimizden vazgeçer ve ötekinin benliÄŸinde eriyebiliriz. Yani ötekini bu kadar önemsememizin nedeni ihtiyaç hissettiÄŸimiz onay ve sevgidir aslında. Fakat onlar bizim beklentilerimizle ilgilenmez ve sadece eleÅŸtirirler.
El âlem algısı bir dış kontrol olarak elbette önemli ancak cehaletin kol gezdiÄŸi toplumlarda bu bir uyarı sinyali olmaktan çıkıyor ve baskıya, zorbalığa dönüÅŸüyor. O nedenle el âlemi memnun edebilmek için ne kadar çok çaba gösterseniz de, muvaffak olamazsınız çünkü onların derdi sadece üzerinizdeki baskıyı sürdürmek ve sizi kontrol altında tutmaktır. Nitekim farkındaysanız el âlem dediÄŸiniz ÅŸey sizi hiçbir konuda onaylamıyor, sadece eleÅŸtiriyor, kınıyor, dışlıyor ve korku veriyor.
Ne kendinizi ne de el âlemi yok sayabilirsiniz peki o halde ne yapacaksınız? DoÄŸru olan ÅŸudur; karar verdiÄŸiniz ÅŸey ilk evvela hakka uygun olmalıdır, buradan onay almışsanız kendi taleplerinizle diÄŸerlerinin talepleri arasında tutarlı bir yol bulabilirsiniz. Ötekilerin onay ve deÄŸerlendirmeleri makul ÅŸartlarda önemlidir ancak bunu yaparken aklınızı ve iradenizi devre dışı bırakamazsınız.
El âlem toplumdur, toplum tarafından reddedilmekten, dışlanmaktan, deÄŸersizleÅŸtirilmekten kaçınabilir ve beklenti içinde olabilirsiniz. Zira farklı ideolojilere sahip olsak da aynı gemide yol alan yolcularız. Fakat toplumun nasıl inandığı ve nasıl yaÅŸadığı önemlidir, eÄŸer toplum cehalete batmışsa doÄŸal olarak fertlerin beklentileri de bu kokuÅŸmuÅŸluÄŸun bir yansıması olacaktır ki, bunları hâkim deÄŸerler olarak görüp uyum saÄŸlamaya çalışmak cehalete katılmaktır. O nedenle el âlemin beklentilerinin ne kadarının hak olduÄŸuna ne kadarının ayıklanması gerektiÄŸine bakmak ve buna göre hareket etmek gerekir.
Henüz yorum yapılmamış.