Sosyal Medya

Erhan Afyoncu: Osmanlı döneminde okul heyecanı

Aile türbe ziyaretinden döndükten sonra mektebin diğer çocukları, okula başlayacak arkadaşlarını evinden alarak ilahi ve aminlerle götürmek için eve gelirlerdi. Çocukların okula törenle başlamalarına "amin alayı" veya "bed-i besmele" denirdi.



Yaklaşık 1.5 yıl süren bir kesinti döneminden sonra okullar açıldı. Bir çocuÄŸun eÄŸitime baÅŸlaması, tarih boyunca hep önemli olmuÅŸtur. Osmanlı döneminde bütün mahalle eÄŸlenerek çocuklarını okula büyük törenlerle baÅŸlatırdı.

Pandemi yüzünden kapanan okullarımız bu hafta eÄŸitim-öÄŸretime baÅŸladı. Ä°lk defa birinci sınıfa baÅŸlayacak öÄŸrenciler biraz endiÅŸe, biraz da heyecanla okullarına gittiler. Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nda çocukların okula baÅŸlaması için belirlenmiÅŸ bir yaÅŸ sınırı yoktu. Çocuklar olgunlaÅŸma durumlarına göre dört ile altı yaÅŸ arasında mektebe baÅŸlarlardı.

Mour'un fırçasından okula baÅŸlama töreni.

19. yüzyılda çocuklar dörtbeÅŸ yaÅŸlarında ise okula ebeveynlerinin rızasıyla gönderilirdi. Altı yaşındakileri göndermeyen aileler ise cezalandırılırdı. Ä°lkokul eÄŸitimi veren okullara "sıbyan mektebi", "mahalle mektebi" veya "taÅŸ mektep" denirdi. II. Abdülhamid döneminden sonra ise ibtidaî mektepler açıldı. Sıbyan mektepleri hakkında Ali Birinci, Ä°smail Kara, Mustafa Öcal, Osman Ergin ve Cahit Baltacı'nın araÅŸtırmaları vardır.

ÇoÄŸu taÅŸtan camilere bitiÅŸik inÅŸa edilen mektepler, büyük bir odadan ibaret olurdu. Mekteplerin caminin yakınında olması, çocukların dini eÄŸitim almaları içindi. Çocukların okula baÅŸlaması, gelenek haline gelmiÅŸ törenlerle olurdu. ÇocuÄŸu okula baÅŸlayacak bir aile ziyafetler düzenler, mektebin hocasına hediyeler verilirdi. Okuldaki diÄŸer öÄŸrencilere de ÅŸeker, simit vs. dağıtılırdı.

Aileler çocuklarının mektebe baÅŸlama gününü kandillere denk getirmeye çalışırlardı. EÄŸer kandile denk gelmezse çocuklar pazartesi veya perÅŸembe günleri okula baÅŸlarlardı. Okula baÅŸlayacak çocuÄŸu olan aile evlerini baÅŸtan aÅŸağı temizler, ailenin kadınları temizlikten sonra okula gidecek öÄŸrenci adayıyla birlikte hamama giderek eÄŸlenirdi.

'BED-Ä° BESMELE'

ÇocuÄŸun okula baÅŸlayacağı gün, bütün aile hava aydınlanmadan kalkardı. Yeni elbiseler giydirilen çocuÄŸun boynuna iÅŸlemeli bir Kur'an cüz kesesi asılırdı. Fesin giyildiÄŸi dönemde çocuÄŸun başındaki püskül mavi olur ve fese bir nazarlık takılırdı. Evdeki hazırlıklar bitince Eyüp Sultan ve Fatih türbeleri ziyaret edilirdi.

Aile türbe ziyaretinden döndükten sonra mektebin diÄŸer çocukları, okula baÅŸlayacak arkadaÅŸlarını evinden alarak ilahi ve aminlerle götürmek için eve gelirlerdi. Çocukların okula törenle baÅŸlamalarına "amin alayı" veya "bed-i besmele" denirdi.

Mektebe baÅŸlayacak çocuk, evin önünde kendisini bekleyen süslenmiÅŸ ata bindikten sonra tören baÅŸlardı. Ä°lahicilerin dualarını amincilerin "Amin, amin" sözleri takip ederdi.

Çocuk ata bindirildikten sonra amin alayı yürümeye baÅŸlardı. Alayın en önünde atlas yastık üzerinde sırmalı cüz kesesiyle elifba taşınırdı. Arkasından da başının üzerinde çocuÄŸun okulda oturacağı minder ve elifbayı koyacağı rahleyi taşıyan birisi giderdi. Bu iki kiÅŸiyi ata binmiÅŸ çocuk takip eder, arkasından da mektep hocası, hocanın yardımcıları, ilahiciler ve aminciler gelirdi.

Törende çocuÄŸun akrabaları ve davetliler de bulunurdu. Çocukların anneleri ve mahallenin kadınları da okula baÅŸlayan çocuÄŸa eÅŸlik ederlerdi. Ayrıca töreni seyretmek isteyenler yol boyunca dizilirlerdi.

Süheyl Ünver'in çizgileriyle taÅŸ mektep.

Ä°LK DERS

Amin alayı ilahiler eÅŸliÄŸinde okulun önüne gelince, okul hocasının yardımcılarından biri öÄŸrenciyi elinden tutarak okula götürürdü. Okuldan içeri giren çocuk, hocasının elini öptükten sonra karşısında bulunan minderine otururdu. Besmele çeken hoca cüzde Arap alfabesinin ilk harfi olan "Elif"i göstererek adını yüksek sesle söylerdi. Ardından da "Bugünlük dersin bu kadar, unutursan kulaklarını çekerim" derdi.

OKULLARIN MASRAFINI VAKIFLAR VE HALK KARÅžILIYORDU

Ä°LKOKULLARIN Karahanlılar ve Selçuklular zamanındaki "sıbyan mektebi" ismi Osmanlı döneminde de kullanıldı. Okullar çoÄŸunlukla tek bir odadan oluÅŸtuÄŸu için eÄŸitim bir hoca tarafından yürütülürdü. Mektep hocaları, medrese mezunuydular. ÖÄŸrenciler arasında sınıf ayrımı yoktu. Hoca seviyelerine göre öÄŸrencilerle gruplar halinde çalışırdı. Hocanın kendileriyle ilgilenmediÄŸi zaman öÄŸrenciler ya yazı yazar ya da istirahat ederlerdi. EÄŸitim kesintisiz olarak devam ederdi ve tatil diye bir kavram yoktu. ÖÄŸrenciler de senenin istedikleri ayında eÄŸitime baÅŸlarlardı. Okula kız, erkek karışık giderdi. Bazı okullarda ise kız ve erkek ayrı idi.

Bir Batı çiziminde mektepte eÄŸitim.

Okulun masrafları mahalle halkı tarafından karşılanırdı. Okulda çocuÄŸu olan aile, mektebin hocasına gücüne göre para veya kumaÅŸ, koyun, yiyecek, ayakkabı gibi ÅŸeyler verirdi. Ayrıca okulun ısınma ve diÄŸer giderlerini de aileler karşılardı. Fakir çocuklar ile öksüz ve yetimler için kurulmuÅŸ vakıflar vardı. Vakıflar öÄŸrencilere yemek, harçlık ve elbise verirdi.

Mektepte eÄŸitim Osmanlı döneminde kullanılan alfabenin öÄŸrenilmesiyle, yani "Elifba" ile baÅŸlardı. Alfabe bazen tekerlemelerle öÄŸrenilirdi. Sıbyan mekteplerinde Kur'an, ilmihal bilgileri, namaz sureleri, tarih, coÄŸrafya, güzel yazı, imla ve matematik öÄŸretilirdi. EÄŸitim sabahın erken saatlerinde baÅŸlar, ikindiye kadar devam ederdi. ÖÄŸlende yemek ve namaz arası haricinde eÄŸitim kesintisizdi. Teneffüs yoktu. Okullar mahalle mektebi olduÄŸu için öÄŸrenciler evlerine giderek yemeklerini yiyip tekrar okullarına dönerlerdi. Bazı okullarda ise yemekhaneler vardı. Okullarda öÄŸretimin yanında disipline de önem verilir, suç iÅŸleyen veya yanlış bir davranışta bulunan çocuk falakaya yatırılarak cezalandırılırdı.

ÖÄŸrenci Kur'an'da belli bir yere geldiÄŸinde hocasının elini öpüp, hocanın yardımcılarından biriyle evine giderdi. Evde büyüklerinin elini öperek eÄŸitiminin belli bir seviyeye geldiÄŸini gösterirdi. ÖÄŸrencinin ailesi durumlarına göre hocanın yardımcısına bir hediye verirdi. ÖÄŸrencilerin hatim indirmelerinde tören yapılırdı. ÖÄŸrencinin ailesi ziyafet hazırlar, hocaya hediyeler verirdi. EÄŸitim üç-dört yıl sürerdi. Mahalle mektebini bitiren okumaya kabiliyetli ise medreseye gider, yeteneÄŸi veya durumu uygun olmayan da bir sanat öÄŸrenirdi. Evliya Çelebi, IV. Murad'ın 1638'de BaÄŸdat seferine çıkışı sırasında yapılan törende sıbyan mekteplerinin geçiÅŸini ÅŸöyle anlatır: "Sıbyanın hesabı imkânsızdır. Allah sayılarını artırsın. Hocaların sayısı 1993, mektep 1993 adettir. Bu hocaların binlerce cin askeri gibi küçük ve büyük ebced okuyan çocukları hesapsız kâğıttan külahlar giyip, ellerinde dümbelekler çalıp her bir mektebin çocukları, dualar ederek amin derlerdi. Hocaları da dua ederek binlerce öÄŸrenci grup grup geçtiler."

Kaynak: Sabah Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.