Sosyal Medya

Kur’an-ı Kerim’i herkes anlar mı?

Faruk BeÅŸer / Yeni Åžafak



Bu soru, Kur’an-ı Kerim’den herkes anlar mı diye sorulsa buna elbette olumlu cevap vermek zorundayız. Ama Kur’an-ı Kerim’den herkes anlar demekle, Kur’an-ı Kerim’i herkes anlar demek farklı ÅŸeylerdir. Bu konuda da ifratlar ve tefritler yaÅŸadık, yaşıyoruz. Bu ikisinin arasında gide gele orta yolu bulacağız. Bizim öÄŸrencilik yıllarımızda, deÄŸil Kur’an-ı Kerim’i anlamak, onun mealini, hatta tefsirlerini bile okumanın cinayet sayıldığını söyleyen fırkalar ve Elmalılı tefsiri kimde varsa yaksın diyen ‘büyük abiler’ vardı. Sonra bu tefritin tefriti durumdan tam aksi olan ifratın ifratına savrulduk. Her seviyedeki insan Kur’an-ı Kerim’i anlar, baÅŸka hiçbir ÅŸeye gerek yok, açsın okusun, yolunu belirlesin diyenler çıktı. Åžimdi onlar da biraz geri çekildiler. Bu gidip gelmeler aklıselim sahiplerine orta yolu bulduracaktır, yaklaÅŸtığımızı söyleyebilirim.

Evet, Kur’an-ı Kerim’den herkes kendi bilgisi, ameli, anlayışı, ihsanı ve takvasına göre kendi muhatap olduÄŸu kadarını anlar. Ama dediÄŸimiz gibi Kur’an-ı Kerim’i herkes anlar demek çok iddialı ve yanlış bir ifadedir. Çünkü bir müminde bu söylediÄŸimiz özellikler arttıkça ondan anlaşılanlar da artar. Mesela benim anladıklarımla Razî’nin anladıkları bir olmaz. Hz. Ali’nin bir soruya verdiÄŸi cevap da buna iÅŸaret eder. Ona dediler ki, ‘Resulüllah’ın size özel olarak verdiÄŸi baÅŸka bir kitap var mıdır? Hayır, dedi. Sadece Allah’ın kitabı ve Müslümana verilen anlayış, bir de ÅŸu sahifede bulunanlar, bunun dışında bir ÅŸey yok. O sahifede neler var diye sordular. Diyetler ve esirlerin kurtarılmasına dair hadisler var dedi’ (Buhari).

Bu haberden anlaşılanlar ÅŸunlardır: Bir, Hz. Ali’ye ya da bir baÅŸkasına Kur’an-ı Kerim dışında din adına herkesi ilgilendirecek özel bilgiler verilmemiÅŸtir. Bu konuda Åžia’nın iddialarının aslı yoktur. Ä°ki, derin anlayışı olan bir mümin Kur’an-ı Kerim’den daha ince mana ve iÅŸaretler çıkarabilir, o halde Kur’an-ı Kerim’in de daha derin manaları vardır. Mesela Hz. Ali ya da Ä°bn Abbas ondan diÄŸerlerine göre daha derin iÅŸaretler çıkarmışlardır. Üç, Hz. Ali ilgi duyduÄŸu konulardaki hadisi ÅŸerifleri yazıp muhafaza etmiÅŸtir. Bu da gösterir ki, hadis yazılımı bizzat sahabe zamanında baÅŸlamıştır ve bunun daha pek çok örnekleri vardır. Bunun için konu hakkında çalışanlar, Mesela Fuat Sezgin ve Hamidullah hocalar Buhari gibi ilk muhaddislerin kaynaklarının pek çoÄŸunun sahabe ya da tabiin tarafından yazılan böyle sahifeler olduÄŸunu tespit etmiÅŸlerdir. Yani birilerinin zannettiÄŸi gibi hadisler Resulüllah’tan (sa) iki yüz sene sonra toplanmaya baÅŸlanmıştır o halde onlara güvenilmesi zordur demek meseleyi bilmeyenlerin iÅŸidir.

Resulüllah da ÅŸöyle buyurmuÅŸtur: ‘Allah’ın size emrettiÄŸi ne varsa ben de onu size eksiksiz emrettim. Size yasakladığı ne varsa ben de onu size eksiksiz yasakladım. Cibril kalbime fısıldadı ki, hiç kimse rızkını tastamam almadıkça ölmez. O halde aramada güzel olan yolu izleyin’ (Müsnedü’ÅŸ-Åžafii).

Kur’an-ı Kerim’in dışında sırlar ve batıni hikmetler bulunduÄŸunu iddia etmek delilsiz zandan ibarettir. Kendisi de sufi-meÅŸreb olan büyük müfessir Alusî der ki: ‘Bazı sufilerin Allah’ın kitabının dışında doÄŸrudan O’ndan bilgi alabileceklerini sananlar vardır ki, böyleleri kesin bir dalalet içindedirler. Bazılarının ÅŸöyle dediklerini duyarsınız: Sizin ilminiz ölüden ölüye intikal ederken biz bilgilerimizi doÄŸrudan Hay ve Kayyum olan Allah’tan almaktayız. Nauzü-billah’. (Alusî, Rûhu’l-meani, III, 357)

Konumuza dönelim; Kur’an-ı Kerim’den herkes kendi ölçülerine göre anlar. Ama o uçsuz bucaksız bir deniz gibidir, dalmayı bilenler ondan daha ne inci mercanlar çıkarırlar. Böyleleri için Kur’an-ı Kerim üç önemli kavram kullanır: ‘Ä°stinbat edebilenler, ehli zikir ve ulü’l-elbâb’. Nabat, kuyu kazılırken ulaşılan ilk ıslaklıktır. Bu kökten olmak üzere istinbat etme, derinlerdeki manaları çıkarabilmedir. Zikir Allah’ın vahyidir ve onu bilip yaÅŸayanlar ehli zikirdir. Ulü’l-elbâb da ön yargılardan, yanlış bilgilerden arındırılmış akıl sahipleridir. Bu da her ÅŸeyden önce ilim, tevazu ve teslimiyet ister. Ä°ÅŸte Kur’an-ı Kerim’i anlamada böyle olanlara Allah özellikle dikkat çeker.

Ayrıca Kur’an-ı Kerim herkese, her zamana ve her mekana hitap ettiÄŸine göre herkesin onu bütünüyle anlayacağı iddiası havada kalır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.