Güncel
12 Eylül darbesi demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçti
Türkiye'yi her alanda geri götüren 12 Eylül 1980 darbesi idam, kötü muamele ve insan hakları ihlalleriyle aradan geçen uzun yıllara rağmen zihinlerdeki yerini koruyor.
Demokrasi tarihinde kara bir leke olarak yer alan ve acısı yıllarca hafızalardan silinmeyecek uygulamaları beraberinde getiren 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 41 yıl geçti.
Türkiye'yi her alanda geri götüren 12 Eylül darbesi idam, kötü muamele ve insan hakları ihlalleriyle aradan geçen uzun yıllara raÄŸmen zihinlerdeki yerini koruyor.
12 Eylül'e giden sürecin hazırlıkları yaklaşık 4 ay sürdü. Kod adı "Bayrak Harekatı" olarak belirlenen darbe planının uygulanması için ordu komutanlarına 11 Temmuz saat 04.00'te harekete geçilmesi emri verildi.
Süleyman Demirel'in baÅŸbakanlığındaki hükümetin 2 Temmuz'da güvenoyu almasıyla darbeciler planı erteledi.
Tarihler 12 Eylül'ü gösterdiÄŸinde Türkiye'yi karanlığa götüren plan, aynı isimle sabaha karşı uygulandı.
Meclis laÄŸvedildi
Darbeciler Genelkurmay BaÅŸkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Åžahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluÅŸan darbeci Milli Güvenlik Konseyi, bütün yetkileri ele aldı.
Anayasayı uygulamadan kaldıran darbeciler, ardından TBMM'yi lağvederek antidemokratik faaliyetlerine devam etti.
Ülke genelinde sıkıyönetim ilan edildikten sonra sivil toplum kuruluÅŸlarını hedef alan darbeciler, Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki derneklerin faaliyetlerini askıya aldı.
Siyasi partilerin kapısına kilit vuran darbeciler, Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit'i Hamzakoy, Necmettin Erbakan ile Alparslan TürkeÅŸ'i ise Uzunada'ya sürgüne göndererek siyasi yasaklar getirdi.
"Asmayalım da besleyelim mi?"
Antidemokratik uygulamalarına her gün yenisini ekleyen darbeciler, acısı yıllarca hafızalardan silinmeyecek idam kararlarına da imza attı.
Takvimler 9 Ekim 1980'i gösterdiÄŸinde sol görüÅŸlü Necdet Adalı ile ülkücü Mustafa PehlivanoÄŸlu idam edildi.
17 yaşındaki Erdal Eren'e idam cezası
Darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüÄŸü gerekçesiyle hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren'e idam cezası verildi.
Eren'in idam hükmü, Yargıtay tarafından 2 kez iptal edilmesine raÄŸmen Milli Güvenlik Konseyince onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980'de Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde infaz edildi.
Evren'in 17 yaşında astırdığı Eren için söylediÄŸi "Asmayalım da besleyelim mi?" ifadesi, darbecilerin karanlık yüzünün aynası oldu.
7 binden fazla kiÅŸi için idam talep edildi
Kanlı uygulamaların yanı sıra demokrasinin askıya alındığı süreçte 650 bin kiÅŸi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kiÅŸi yargılandı, 7 binden fazla kiÅŸi için de idam talep edildi. 517 kiÅŸinin ölüm cezasına çarptırıldığı süreçte 50 kiÅŸi idam edildi. Onlarca gazeteci hakkında binlerce yıla varan hapis cezası istendi.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaÅŸlığından 14 bin kiÅŸinin çıkarıldığı bu dönemde 30 bin kiÅŸi ise "sakıncalı" olduÄŸu iddiasıyla iÅŸinden edildi.
Kültür ve sanat hayatının da hedef alındığı 12 Eylül'de, yaklaşık bin film sakıncalı bulunduÄŸu için yasaklandı.
Darbeciler hakkında dava
Darbeci generallerin belirlediÄŸi danışma meclisinin hazırladığı anayasa, 1982'de "güdümlü" referandumla yüzde 92'lik evet oyu aldı.
Evren ve diÄŸer darbeciler, darbe anayasasına dahil ettikleri "geçici 15. madde" ile ömür boyu dokunulmazlık hakkı kazanarak olası bir yargılanmaya karşı önlem aldı.
Darbecilerin yargılanmasının önü açıldı
Ancak "Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin yargılanamayacağına" dair geçici 15. madde, 12 Eylül 2010'daki referandumla Anayasa'dan çıkarıldı. Böylece darbecilerin yargılanmasının önü açıldı.
Referandumdan bir gün sonra Türkiye'nin dört bir tarafından darbenin sorumluları ile bu kiÅŸilerin emir ve talimatlarını uygulayanlar hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
O dönem hayatta olan Evren ile Åžahinkaya hakkında Ankara Cumhuriyet BaÅŸsavcılığınca soruÅŸturma açıldı.
Evren ve Şahinkaya hakkında hazırlanan iddianame, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesince 10 Ocak 2012'de kabul edildi.
Ä°ki darbeci, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını deÄŸiÅŸtirmeye veya ortadan kaldırmaya ve anayasa ile teÅŸekkül etmiÅŸ olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teÅŸebbüs etmek" ile suçlandı.
SaÄŸlık gerekçesiyle duruÅŸmalara katılmayan Evren ve Åžahinkaya, video konferans aracılığıyla yaptıkları savunmalarında suçlamaları kabul etmedi, kurucu iktidar olduklarını, mevcut mahkemelerin kendilerini yargılayamayacağı iddiasını savundu.
Yargılamanın devam ettiÄŸi dönemde Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi yasayla kapatılınca dosya Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesine devredildi.
Mahkeme, 18 Haziran 2014'te Evren ve Åžahinkaya'yı, 1979'da verdikleri muhtırayla "anayasa ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teÅŸebbüs", 1980'deki darbeyle de "anayasayı taÄŸyir, tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teÅŸekkül eden TBMM'yi ıskat ve cebren men" suçunu iÅŸledikleri gerekçesiyle "ağırlaÅŸtırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırdı.
Mahkeme, takdiri indirimle bu cezayı "müebbet hapse" çevirdi.
Ayrıca 2 darbecinin rütbelerinin sökülmesi için Askeri Ceza Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanmasına karar verildi.
Hükmün ardından sanık avukatları, kararı temyiz etti. Dosya Yargıtay'dayken Evren 10 Mayıs 2015'te 98 yaşında, Åžahinkaya ise 9 Temmuz 2015'te 90 yaşında öldü.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi temyiz incelemesinde, sanıkların ölümleri nedeniyle davanın düÅŸürülmesine karar verdi.
Dosyayı yeniden gören ilk dereceli mahkeme, karara uyarak düÅŸme kararı verdi ve dosya tekrar ceza dairesine gönderildi.
Daire, yerel mahkemenin kararını bu kez de usul yönünden bozdu.
Bozma kararında, yerel mahkemenin gerekçesinde lehe olan kanunun 765 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümleri olduÄŸu belirtilmesine karşın, hüküm fıkrasında 5237 sayılı TCK ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarınca karar verilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm arasında karışıklığa neden olunmasının kanuna aykırı olduÄŸu belirtildi.
Ceza dairesinin bozma kararına uyan mahkeme, Evren ve Åžahinkaya hakkındaki kamu davasının ölüm nedeniyle "ortadan kaldırılmasına" hükmetti.
Ceza dairesinin sanıklar hakkındaki hükmü usul yönünden bozmasının ardından 12 Mayıs 2019'da yeniden yargılama yapan ilk dereceli mahkeme, bu kez Evren ile Åžahinkaya hakkında "kamu davasının ortadan kaldırılmasına" karar verdi.
Ayrıca Evren ve Åžahinkaya'nın mal varlıklarına el konulması ve sanıkların TSK'dan çıkarılmasıyla rütbelerinin geri alınmasına "yer olmadığına" hükmedildi.
Henüz yorum yapılmamış.