Sosyal Medya

İlber Ortaylı / Afganistan

Son Taliban istilasında yeryüzü tarihinin en büyük skandallarından biri daha doğrusu utanmazlığı ortaya çıktı. Dünyanın jandarmalığına ve düzenleyiciliğine girişen ABD, Afganistan’a müdahale eden büyük devletlerin nihai kaderine düştü; tutunamadı. Kendisine muhalif gruplarla baş edemedi ve kendi taraftarı olan grup ve kabileleri de yüzüstü bırakarak bölgeyi terk etti.



Ä°lber Ortaylı / Hürriyet

AfganÄ°stan Türk tarihiyle iç içe geçen bir bölgedir. Aynı zamanda da bugünkü iktisadi ve eÄŸitim geriliÄŸine raÄŸmen eski kültürlerin biriktiÄŸi bir bölgedir. Hint-Avrupa dediÄŸimiz temel gruptaki Farsça, Tacikçe ve PeÅŸtun dillerinden (PeÅŸtunistan’a Aryana da derler), PeÅŸtun, Ä°ran dili grubunun Farsçayla birlikte en önemli lehçesidir ve bu üç memleketin edebiyatı da klasik Dari dediÄŸimiz Ä°ndo-European gruptaki Fars, Tacik ve PeÅŸtun edebiyatıyla birlikte dünyada mutena yere sahiptirler. Ä°ktisadi bakımdan hâlâ Asya’nın tarım ve hayvancılıkla geçinen kırsal bir bölgesi. CoÄŸrafyası çetindir. Ä°ran yaylasının devamında ortalama yüksekliÄŸi yaylada bile 5.000 metreyi bulan bir bölgedir. Bu yüksek yayla ancak Orta Asya’ya doÄŸru Özbekistan’a açılan Tirmiz kapısına doÄŸru alçalır. Rusya, Hint alt kıtasıyla ve en baÅŸta Pakistan ve Ä°ran’la uzun sınırları vardır. Çin’le sınır 75 kilometredir ama bu Afgan alanında gelecekte önemli bir aktörün daha ortaya çıkmasına ve iÅŸlere karışmasına mâni deÄŸildir.

Afganistan

 

KAYNAÄžI PAKÄ°STAN SEBEBÄ° Ä°NGÄ°LTERE

 

Bugünkü Taliban hareketi büyük ölçüde Pakistan’dan kaynaklanıyor, sebebi de Ä°ngiltere’nin daha 19. yüzyılda Afganistan üzerinde beslediÄŸi emeller ve Hint alt kıtasına bu ülkeyi ilhak için yaptığı giriÅŸimlerdir. Bu alanda sadece PeÅŸtun bölgesinden önemli bir nüfusun PeÅŸaver’e kaydırılması ve Pakistan için de ileride de Ä°kinci Dünya Savaşı’ndan sonraki bölüÅŸüm sırasında PeÅŸaver ve Lahor’da kalmasına neden olmuÅŸtur. Taliban hareketi bu bölgeden ve bu halkın içinden çıkıyor.

Yalnız Afganistan dediÄŸiniz zaman ittihat halinde hareket eden bir kavmi düÅŸünemeyiz. Bu ittihat, tarihte Rusya ve özellikle de Sovyetler BirliÄŸi’nin son dönemdeki müdahalesi sırasında ortaya çıkmıştır. Halkın yarısı PeÅŸtun ve Tacik dediÄŸimiz Aryan gruptan, diÄŸer yarısıysa ise Beluciler, Özbekler gibi Türk ırkına ve diline mensup gruplardan oluÅŸuyor. En önemli vasfı da son zamanlarda General RaÅŸid Dostum’un idaresindeki Mezar-ı Åžerif bölgesidir (Afganistan’ın kuzeyi).

YERYÜZÜNÜN EN BÜYÜK UTANMAZLIÄžI

Son Taliban istilasında yeryüzü tarihinin en büyük skandallarından biri daha doÄŸrusu utanmazlığı ortaya çıktı. Dünyanın jandarmalığına ve düzenleyiciliÄŸine giriÅŸen ABD, Afganistan’a müdahale eden büyük devletlerin nihai kaderine düÅŸtü; tutunamadı. Kendisine muhalif gruplarla baÅŸ edemedi ve kendi taraftarı olan grup ve kabileleri de yüz üstü bırakarak bölgeyi terk etti. Salı Sedat Ergin’in “Kabil’in ÇöküÅŸü ve Biden’ın Büyük Fiyaskosu” makalesi ABD’nin tarihi yolunun iflasını ve lider olarak çapsızlığını ifade ediyor. Bu aslında Vietnam’dan sonra ortaya çıkan emperyalist paradoksun çok muthik (trajikomik) bir örneÄŸidir. Sovyetler BirliÄŸi’nin dağılmasını hızlandıran bir süreçtir. Dış kuvvetler Afganistan’a yeni bir düzen ve hâkimiyet getiremezler fakat karışıklık yaratırlar. Tarihte bunun istisnası sadece Timurlular oldu. Timur’un soyundan gelenler Herat ve Kandahar bölgesinde (ki Babür de mezarını oraya nakletmiÅŸtir Hindistan’da hükmetmesine raÄŸmen) tek örnektir.

 
 
 

‘NATO BAYRAÄžI TEPKÄ° ÇEKER’

Büyükelçi Müfit ÖzdeÅŸ’in yakında çıkacak olan hatıratında Afganistan’da dış kuvvete müdahalenin sözü açıldığında Afganistan ayanının ve halkın “Bu müdahaleyi Türkiye yapacaksa kendi başına yapar. NATO bayrağı altında girmesi tepki çeker. Türk gelip baÅŸkası adına burada kurÅŸun sıkmasın” deyiÅŸini naklediyor. Gözlemler enteresandır. Çıkan kitapta okunabilecektir. Yakından tanıdığım Profesör Ahmet Kasım Han’ın çarÅŸamba günkü Hürriyet’teki röportajı dikkate deÄŸer. Afganistan’da tıpkı Büyükelçi Müfit ÖzdeÅŸ gibi PeÅŸtunların milliyetçi yaklaşımlarına iÅŸaret ediyor. Dolayısıyla Irak ve Suriye’nin dışında bölgede bizim anladığımız gibi baÄŸnaz ve saldırgan (ki öyledir) tavrına raÄŸmen bir de PeÅŸtun milliyetçiliÄŸi etrafında bir memleketi yeniden düzenleme iddiasında bir grup hâkim olacak gibi gözüküyor. Ama Ahmet Bey bunların arasında çatışma da çıkabileceÄŸini düÅŸünüyor.

 
 
 

YENÄ° SORUN: AFGAN GÖÇÜ

Bugün Afganistan halkı göç yolları arıyor. Verilen raporlara göre Kabil’de nispeten tuzu kuru ÅŸehirli nüfus yakın yerlere göç ederek yurtlarından ve geride bıraktıkları mal mülkten kurtulmak istiyorlar. Ama bereketsiz yaylalarda ulaşımın çetin olduÄŸu daÄŸlar arasında yaÅŸayanların gençleri saÄŸa sola dağılıyor. Dış göçün deÄŸerlendirilmesi; ne hükümetin ne de muhalefetin sloganlarla ifade ettiÄŸi kadar basit bir olay. Sıra dışı adamın coÄŸrafya ve özellikle beÅŸeri coÄŸrafyayı bilmemesi anlaşılır. Ama Afganistan konusunda karar verecek idarecinin, muhalefetin bilgisizliÄŸi vahimdir. Lütfen ona müdahale edilsin ve karar alınsın.

 
 
 

KÖYLERDE PROBLEM YOK

Ä°ran ve Pakistan Afganlıyla dolu. Türkiye’ye göç baÅŸladı. Bu gelen mültecilerin bir kısmı daha önce aileleriyle, son dönemde ise bekâr erkekler halinde kaçtılar. Uzun yolculuk ÅŸartları içinde zaten aileleriyle gelmeleri beklenemez, belki de aileleri yoktu. Hedefleri tabii ki Avrupa ama bu olmayacağına göre burada kaldılar. Tarımsal alanda Afganlılar çoktan yerleÅŸtiler. Ya çiftliklerde de ya da hayvancılıkta hayatlarını kazanıyorlar. Köyler bu yeni nüfusla büyük bir problem içinde deÄŸil. Åžehirlerde ise bu nüfusun asayiÅŸinin gözetilmesi, nezaret alında tutulması ve olayların önlenmesi doÄŸrudan doÄŸruya emniyet kuvvetlerine aittir.

Basının ve vatandaÅŸların kaynaksız konuÅŸmaları veya olayın büyütülmesi doÄŸru deÄŸildir. Ankara AltındaÄŸ’daki bir vakayı önlemek mümkündür. Bu aşırı Suriyeli nüfusun Türkiye’de birikmesinin önlenmesi, hiç deÄŸilse bu yoldan dönülmesi mümkünken, çatışmanın, krizin büyütülmesi çıkar yol görülmüyor.

 
 
 

HÄ°NDÄ°STAN’IN BAÄžIMSIZLIÄžI

20. yüzyılın başında pratikte Hindistan dominyonu dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahipti.
 1930’da Halide Edib Adıvar’ın Türkiye’de pek bilinmeyen ama Hindistan ve Ä°ngiltere’de ünlü eseri “Inside India (Hindistan’a Dair)” Müslüman Hindistan’ın kaçınılmaz olacağını Aligarh Ä°slam Koleji’ndeki hocalığı sırasındaki gözlem ve tetkikatına dayanarak ileri sürdü. DoÄŸrusu böyle bir siyasi hedefe baÄŸlanacak kadar fanatik olmadığı bellidir. Hint liderlerinin hepsiyle ahbaptı fakat sadece gerçekçiydi ve o tarihlerden itibaren de 1940’taki ilk kongreden beri Hindistan Ä°slam davası teÅŸkilatlanmaya baÅŸladı. 1940’ta Müslüman BirliÄŸi’nin yaptığı Lahor toplantısında Pakistan gibi gündeme geldi ve 14 AÄŸustos 1947’de fiilen uygulamaya kondu.

Afganistan

 

Britanya, 18 Temmuz’dan itibaren alt kıtaya bağımsızlığını vermiÅŸtir. Ä°lk baÅŸta iki dünyaya; Müslüman ve Hint dünyasına ayrılan alt kıta, 1970’lerdeki DoÄŸu Pakistan - Batı Pakistan mücadelesiyle BangladeÅŸ’in doÄŸmasıyla ortaya çıktı. Kıtanın bölüÅŸmesi de Britanya açısından bir skandaldır. Haritadaki tespitlerin kâğıt üzerinde olduÄŸu anlaşıldı. Zorunlu bir nüfus müdahalesi olduÄŸu ortaya çıktı. Bu mübadelenin çok mutedil ve sakin ölçülerde kalmadığı, 20. yüzyılın en büyük karşılıklı katliamıyla neticelendiÄŸi açıktır.

ÜÇÜNCÜ BÜYÜK Ä°SLAM ÜLKESÄ°

Bugün Hindistan’da Müslüman nüfus yüzde 15 oranıyla dünyada halen üçüncü büyük Ä°slam ülkesi olmayı sürdürüyor. Anayasal organların hassasiyetine raÄŸmen nüfusun bir arada bulunması kolay olmuyor. Kaldı ki askerlik gibi alanlarda Müslümanların ordu saflarından elendiÄŸi bilinmektir. Åžu var ki Asya’nın en büyük demokrasisinin sorunları ÅŸiddetle deÄŸil tartışma ve uzlaÅŸmaya götürmek istediÄŸi açık.

Bir ÅŸey daha var; 10. asırdan beri Gazneliler, 15. asır sonundan itibaren Timurluların nüfuz ettiÄŸi Hindistan’da Ekber zamanında âdeta bütün Hindistan kontrol altındaydı ve ülkenin klasik Hint kültürü yanında Müslüman dönemin Ä°ran, Orta Asya ve hatta uzak Osmanlı motiflerini ve kadrolarını barındıran yeni sentezi bugünkü Hindistan’da vazgeçilmez bir kültür çehresi oluÅŸturmuÅŸtur. BaÅŸbakan Pandit Cevahirlal Nehru 20. yüzyılın ilginç kiÅŸilerindendir. Hakkında çıkan kolayca okunabilecek en son eser Cüneyt Akalın’ın “Asya’nın Işığı - Pandit Cevahirlal Nehru” adlı kitabıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.