Sosyal Medya

Tecdid-i insan

İnsan bu hakikatle topraktan yaratıldı, anasır-ı erbaa varlığının mütemmim cüzleridir. İnsanı bunlardan ırakta düşünmek, kendi hakikatinden gurbette düşünmek mânasına gelir. İnsan, toprakla, havayla, suyla ünsiyet halinde, iç içe yaşamalı, tabiatın ve tabiatının uzağına düşmemelidir.



Gökhan Özcan / Yeni Åžafak

“Ülkeler tarımla mı, yoksa sanayi ile mi kalkınır?” baÅŸlığını hemen hepimiz okul yıllarımızda katıldığımız ya da dinleyicisi olduÄŸumuz münazaralardan hatırlarız. Başı sonundan belli ve taraflardan birinin maça 5-0 önde baÅŸladığı tartışmalardı bunlar. Tarımı savunan grubun münazarayı kazanması için ekstra bir performans göstermesi gerekirdi; hatta öÄŸretmenler münazaraya belli bir denge getirebilmek için sınıfın çalışkanlarını tarımı savunmak üzere görevlendirirlerdi. Sanayi Devrimi’nden sonra baÅŸlayan büyük zihniyet dönüÅŸümünün bizim hayatlarımıza sirayet eden küçük bir fotoÄŸrafıydı bu. Yıllar boyunca, sadece böyle münazaralarda deÄŸil, siyasi, ekonomik, bilimsel, kültürel her zeminde baÅŸlayan her tartışmanın peÅŸin galibi sanayileÅŸme oldu. Bugün, tarımın da endüstriyel hale getirilmesiyle aksini iddia etmek delice bir çaba, geri kalmış bir zihniyet ya da doÄŸrudan çıkıntılık olarak görülüyor. Sanayi, sanayileÅŸme, endüstri toplumu, sermaye, finans hareketleri, kapitalizm, kalkınma ekonomisi, büyüme hedefleri, tüketim kültürü, rekabet ideolojisi, reklam ve pazarlama, teknoloji yoÄŸunluÄŸu gibi kavramlar aksine söz söylenemeyecek birer tabu! Kısa zamanda yaÅŸadığımız ÅŸunca felakete raÄŸmen, gidiÅŸatı tartışmaya açacak türden bir tereddüt de yaÅŸanmıyor. ‘Yaraları sarıp yola devam etmek’ bulabildiÄŸimiz tek hal çaresi görünüÅŸe göre...

Oysa yara kangrene dönüÅŸmüÅŸse pansumanın bir faydası olmaz, çürüme yayılarak bütün bedeni yavaÅŸ yavaÅŸ öldürür. Uzmanlar, zamanın bundan sonrasının böyle yaÅŸanacağını ve afetlerle yaÅŸamaya alışmamız gerektiÄŸini söylüyor. Bu da zihinsel bir pansuman! Yanlışın sürdürülebilirliÄŸini temine çalışmanın kime, ne faydası olacak? GerçeÄŸi kabule yanaÅŸmıyoruz, çünkü geriye dönmek istesek nereye gideceÄŸimizi bilmiyoruz. ‘Kalbin sesi’ne kulak vererek ‘topraÄŸa dönüÅŸ’ mümkün mü? Bize ne kadar mümkün deÄŸilmiÅŸ gibi gelse de, Amentü’ye göre insanın ve hayatın hakikati bunu gerektiriyor. Bunu gerektirdiÄŸine göre her ÅŸey mümkün, O ‘ol’ deyince olmayacak bir ÅŸey yok.

Ä°nsan bu hakikatle topraktan yaratıldı, anasır-ı erbaa varlığının mütemmim cüzleridir. Ä°nsanı bunlardan ırakta düÅŸünmek, kendi hakikatinden gurbette düÅŸünmek mânasına gelir. Ä°nsan, toprakla, havayla, suyla ünsiyet halinde, iç içe yaÅŸamalı, tabiatın ve tabiatının uzağına düÅŸmemelidir. DüÅŸtüyse, düÅŸtüÄŸü yerden geri dönüp aslına hicret etmeli, parçalanmışlığını kendisini yeniden ‘bir’leÅŸtirecek, tamam kılacak ve öyle tutacak aslî toprağına, vatanına, hakiki yurduna dönerek gidermelidir. YaÅŸadığımız hayat bizi baÅŸka bir istikamete gitmeye zorluyor olsa da, hepimiz içimizde bu sıla hasretini bir sızı olarak taşıyoruz. Çünkü insan uzak düÅŸtüÄŸünde vatanını özler, yani hakikatini...

“Amentüye inananlar için ‘topraÄŸa dönüÅŸ’ sırat-ı müstakime ulaÅŸmak anlamındadır.

Kapitalizm sadece bir iktisadî sistem deÄŸil neredeyse itikadî bir meseledir.

Gücünü ve hakimiyetini öncelikle anasır-ı erbaa’ya saldırarak devÅŸirir. Havayı-toprağı-suyu ve nihayet insanı sömürmektedir. Havayı hava olmaktan, toprağı toprak olmaktan, suyu su olmaktan, insanı insan olmaktan çıkarır” diyor Mustafa Kutlu ‘Kalbin Sesi Ä°le TopraÄŸa DönüÅŸ’ kitabında.

‘Tarım mı, sanayi mi?’ sorusu maksatlı ve yanlış bir soruydu. Bunu sormayı kabullendiÄŸimiz andan itibaren bir tercihe yöneldik ve istikametimizi insanı hakikatinden uzaklaÅŸtıracak olan tarafa çevirdik. Åžimdi aslımıza ihanet mânasına gelen bu yanlışın bedelini ödüyoruz. Sadece tabiatın deÄŸil, insanın ve hayatın da dengesini bozduk. Belli ezberlerimiz olmasa, belki de bizi insan kılan kadim hakikatle irtibatımız tamamen kopmuÅŸ olacaktı. Kopmadıysa bunu tutunacak bir umut olarak görmek, bu umuttan yeniden bir hayat, bir insan, bir hissiyat, bir zihniyet yeÅŸertmek zorundayız. Bu kimimize ‘olmayacak bir ÅŸey gibi görünüyorsa, tecdid-i insan için belki de en baÅŸta bir tecdid-i iman gerekir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.