Sosyal Medya

Güncel

Türkiye’nin lanetlileri

Hayatımda katıldığım en dramatik cenaze, Sakarya’da, bir mülteci kadının cenazesiydi. Adı Emani er-Rahmun’du. Kucağında bir bebeği vardı ve ikincisine de hamileydi. Doğuma çok az kalmıştı. Kocasıyla aynı yerde çalışan gözü dönmüş iki Türk tarafından ormanlık bir alana kaçırıldı. Hamile haliyle tecavüze uğrayıp öldürüldü. O gözü dönmüş iki Türk, Emani’nin kundaktaki bebeğini katletmeyi de ihmal etmediler.



Ä°smail Kılıçarslan / Yeni Åžafak

“Biz olmayı baÅŸarıyorsak bunun sebebi yalnızca baÅŸkalarının bizi baÅŸkalaÅŸtırmak için giriÅŸtikleri faaliyetleri kökten ve kalben reddetmemizdir” diyordu Frantz Fanon.

Bu, burada bir dursun.

Hayatımda katıldığım en dramatik cenaze, Sakarya’da, bir mülteci kadının cenazesiydi. Adı Emani er-Rahmun’du. Kucağında bir bebeÄŸi vardı ve ikincisine de hamileydi. DoÄŸuma çok az kalmıştı. Kocasıyla aynı yerde çalışan gözü dönmüÅŸ iki Türk tarafından ormanlık bir alana kaçırıldı. Hamile haliyle tecavüze uÄŸrayıp öldürüldü. O gözü dönmüÅŸ iki Türk, Emani’nin kundaktaki bebeÄŸini katletmeyi de ihmal etmediler.

O cenazede, haliyle, Sakarya’ya sığınmış mültecilerin hiç deÄŸilse bazı taÅŸkınlıklar yapabileceklerini hesap ettiÄŸimizi, bunu beklediÄŸimizi hatırlıyorum. DoÄŸrusu, buna hakları da olurdu. Fakat ne oldu biliyor musunuz? Emani’nin kocası “Benim eÅŸimi, iki gözü dönmüÅŸ katil öldürdü. Bize kapılarını açan, bize bir yaÅŸama fırsatı veren Türkiye’ye müteÅŸekkirim” diyerek sükûnetle beklemeyi tercih etti. Ne yazık ki kanunlarımızda idam cezası olmadığı için Birol Karacal ve Cemal Bay isimli iki sapık katil, mahkeme tarafından alabilecekleri en büyük cezaya çarptırıldılar ve sefil hayatlarının sonuna kadar çıkmamak üzere bir hapishanede çürüyorlar ÅŸimdi.

Bu da burada bir dursun.

Ankara AltındaÄŸ’da, -ne yazık ki tıpkı bizim Ankara Yenimahalle’deki mahallemize benzer ÅŸekilde- bir “sosyal çöküntü alanı”na dönüÅŸen bir mahallede birkaç pazarcı Türk’ün, Suriyelilere ait birkaç pazar arabasını yakmasıyla baÅŸlayan kavga ve çekiÅŸmeden ne yazık ki bir cinayet çıktı. Kavgada bıçaklanan bir Türk, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Açık konuÅŸmak gerekirse bu sıradan, pis, kötü kavga yüzünden birinin ölmesi memleketin gazetelerinin üçüncü sayfalarıyla, ana akım medyanın haber bültenlerinin “dramatik malzemeler” kısmına konudur ancak, daha fazlası deÄŸil. Ama iÅŸte ölen Türk, öldüren de Suriyeli olunca, KılıçdaroÄŸlu’nun, bütün CHP kurmaylarının, Sinan’ın, Ümit’in, Ä°lay’ın, Lütfü’nün, kurumsal olarak bütün Ä°YÄ° Parti’nin aylardır toplumu hazırladığı o “pogrom” gerçekleÅŸti. Benzerini 6-7 Eylül olaylarında, Madımak hadisesinde, 6-8 Ekim’de gördüÄŸümüz o insanlık dışı manzaralar hortladı ve bir “nefret objesi” haline getirilen mültecilere yönelik öfke, mülteci evlerinin taÅŸlanması ve yaÄŸmalanması, araçların yakılması falan gibi bir “histeri krizi”ne dönüÅŸtü. O gece herhangi birinin öldürülmemiÅŸ olması en büyük tesellimiz.

Çok doÄŸrudan anlatacağım derdimi. “Türkiye’nin lanetlileri” durumuna gelen sosyolojik kesim mülteciler, göçmenler, sığınmacılar deÄŸil; mültecilere, sığınmacılara, göçmenlere duydukları katıksız öfkeyi ÅŸiddete vardıran bu faÅŸist topluluÄŸudur. Ä°lay’dan, Ümit’ten, Sinan’dan baÅŸlayarak iÅŸi Ankara’nın AltındaÄŸ’ında tek suçu “mültecilere kapısını açık tutmak” olan Cavit Etleç’in evini yaÄŸmalayıp eÅŸyalarını çalmaya kadar vardıran kimlerse “Türkiye’nin lanetlileri” onlardır.

Neden böyledir biliyor musunuz? Bu insanların aramızda dolaÅŸtığı bir ülkede canımızdan, malımızdan, çoluk-çocuÄŸumuzdan, geleceÄŸimizden asla emin olamayız da ondan. BiliÅŸsel geliÅŸimleri ayakkabı numaralarından küçük olan bu insan topluluÄŸu, hızla “köpekleÅŸebilir” ve önünü de sonunu da düÅŸünmeden kendilerine gösterilen hedefe doÄŸru atılabilir.

CHP’si, Ä°YÄ° Parti’si falan, bu “pogrom” meraklılarını, bu “linç bağımlıları”nı, “sadece bir aradayken cesur davranışlar sergileme kabiliyeti olan” bu az geliÅŸmiÅŸleri mobilize etmekten zerrece çekinmiyor. Çünkü belki hükümet düÅŸer de bu sayede, belki iktidar olurlar da bilmem ne. Ä°nsanın sadece “iktidarınıza da, size de” diyesi geliyor bu alçalma biçimi karşısında.

Peki ben asıl neye üzülüyorum? Bizim “söylem üstünlüÄŸünü kaybettik abi ya” korosuna üzülüyorum. Fevkalade sinik ve fazlasıyla ezik bir yerden “Türkiye’nin mülteci politikalarını eleÅŸtirebilirsiniz ama…” diye baÅŸlıyorlar cümlelerine.

Yahu o az geliÅŸmiÅŸ, köpekleÅŸmiÅŸ, evrimini tamamlamamış, basit komutlar dışında komut alamayan faÅŸist topluluÄŸu kim de Türkiye’nin mülteci politikaları konusunda onu ikna etmem gerekiyor? IQ’su birkaç puan daha düÅŸük olsa tuvalet ihtiyacının farkında olmayacak insanımsılara “politikaları eleÅŸtirebilirsiniz ama” diye baÅŸlayan “alttan alma cümleleri” kuracağım da ne olacak? Ä°ÅŸim gücüm yok da yaÅŸlı bir çiftin evini soyup yaÄŸmalamak için gereken cesareti bile ancak 20 kiÅŸi olunca toplayabilen bu tiplere bir de dert mi anlatacağım? Yığın bile deÄŸil bunlar. Cüruf bile deÄŸiller. Bırakın Hitler olmayı, Yezit bile deÄŸiller.

Ne yapacağız biliyor musunuz? Bu az geliÅŸmiÅŸleri, bu yetersiz faÅŸistleri, bu aÅŸağılık yığını bulduÄŸumuz her fırsatta “siz lanetlisiniz” diye iÅŸaretleyeceÄŸiz. “Kes lan”, bunlara söylenebilecek en hafif cümlemiz olacak. Toplumdan izole edebileceÄŸimiz kadar izole edeceÄŸiz bunları. Bunun baÅŸka yolu yok.

Niye yok biliyor musunuz? Çünkü bu az geliÅŸmiÅŸlerin öfkesini “yönetebilirim” zanneden ve bu kitleyi “pogrom”a hazır hale getiren o politik molitik figürler var ya. Onlar bile çok yakında anlayacak bu kitleyi yönetilemez, elde tutulamaz, ne yapabilecekleri asla kestirilemez bir yığına dönüÅŸtürdüklerini. Emin olun o gerzek politik figürleri bile bu yığının bu “ontolojik öfkesi”nden bizler kurtarmak zorunda kalacağız. O yüzden dert anlatmaya deÄŸil, iÅŸaretlemeye bakalım bu “lanetliler”i. Ve sulh istiyorsak ceng ü cidale hazır tutalım kendimizi.

Fanon’la baÅŸladım, Fanon’la bitireyim:

“Bir savaÅŸçının silahı, onun insanlığıdır.”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.