Sosyal Medya

Güncel

Çatal Yürekli Sultan Yıldırım Hân

Türk târîhinde, bir de Yıldırım Bâyezîd adını taşıyan nev’i şahsına münhasır Sultan-Kahramân’ın adı yazılı. Onun kahramânlığı, sâdece sultanlık şerbeti taşıdığı için değil, Türk milletinin aktar dükkânındaki bütün bahârat kokularını nefsinde topladığından, çok parlak görünüyor.



Turgut Güler / Kırmızılar

“Rîm” veyâ daha yaygın söyleniÅŸi ile “Rûm”“Roma”nın yerine kullanılmış. Zamânla etnik ve siyâsî literatürde “Yunan” kelimesinin karşılığı olmuÅŸ. Fakat, Kur’ân’da müstakil bir sûrenin de adı olan “Rûm” tâbiri, en çok Anadolu ve Balkanların batı bölümüne alem yapılmış. “Diyâr-ı Rûm, Milket-i Rûm, Ä°klîm-i Rûm, Hıtta-i Rûm” terkîbleri, hep Anadolu mânâsına sarf edilmiÅŸ. “Rûmeli, Rûmili, Urûmeli” isimleri; Istanbul’un Avrupa yakasını da içine alacak bir Balkan coÄŸrafyasına yakıştırılmış.

Bu yüzden; “Rûm” deyince, hemen Yunan menÅŸe’li mâlûmâta saplanıp kalmamalıdır. Rûm lâfzının, Türk kültür ve medeniyet târîhinde, Yunan’dan daha fazla bize âit tedâî ve mânâ açılışları var. Bunları hesâba katmadan gösterilecek celâl davranışları, ucu bize de dokunacak sivriliÄŸe ulaşır. “Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, EÅŸrefoÄŸlu Rûmî, Rûmeli Eyâleti, Rûmî Takvîm, Rûmeli Hisârı” gibi daha da uzatılabilecek Rûmlu söz gruplarının hepsi, bizim bahçemize âittir.

Belçika’nın Valon bölgesinde, yâni Fransızca konuÅŸulan tarafında, iki yüz kiÅŸinin yaÅŸadığı küçük bir köy, tâ Haçlı Seferleri’nin baÅŸladığı XI. yüzyıldan beri Türk Köyü diye tanınmış. Geçenlerde, - her yıl olduÄŸu gibi – bir kutlama yapmışlar ve kendi kendilerine temin ettikleri mehter kıyâfetleri, Türk bayraklarıyla köyün sokaklarında yürümüÅŸler. Soy bakımından Türklükle hiç alâkası olmayan bu insanların, kendilerini Türk hissetmelerinde, bizim Rûm mahreçli kültür unsurlarımıza benzer bir durum yok mu?

Bir tek kelime Türkçe bilmeden Türk Köyü’nde yaÅŸayan bu Valonlar, acabâ Türk’ün hangi kahramânına hayrân olarak büyüdüler?

Târîhimizde, sayarken hatâ yapılacak kadar çok – hakîkî mânâda – kahramân dolaşıyor. Her birinin sayfalar, hattâ cildler boyu sürüp gidecek hikâyesi, anlatana da, dinleyene de gönül coÅŸkunlukları ve hoÅŸlukları verir.

Türk târîhinde, bir de Yıldırım Bâyezîd adını taşıyan nev’i ÅŸahsına münhasır Sultan-Kahramân’ın adı yazılı. Onun kahramânlığı, sâdece sultanlık ÅŸerbeti taşıdığı için deÄŸil, Türk milletinin aktar dükkânındaki bütün bahârat kokularını nefsinde topladığından, çok parlak görünüyor.

Sultan Murâd-ı Hudâvendigâr’ın Kosova’da ÅŸehâdeti sonrasında, Yıldırım’ın gösterdiÄŸi fevkalâde soÄŸukkanlılık, zaferin hezîmete dönmesini önleyen en mühim tedbîr olmuÅŸtur. Bu tedbîr manzûmesi içinde, her ne kadar kardeÅŸi Yâkub Çelebî’nin fedâ ediliÅŸi gibi, etkisi uzun sürecek bir burukluk yer alsa da, ileriki yıllarda meydâna gelen Yıldırım markalı hâdiseler, bu yarayı tâmir etmeyi bilmiÅŸtir.

Sultan Yıldırım Bâyezîd’in günlük hayâtında da, siyâsî lügâtinde de korku kelimesi bulunmamaktadır. Avrupa magazin târîhçiliÄŸinin îcâd ve lânse ettiÄŸi Fransız Korkusuz Jean’nın, Yıldırım’ın korkusuzluÄŸundan korktuÄŸuna, Edirne ve Bursa saraylarının duvarları ÅŸâhittir..

NiÄŸbolu Kumandanı ve çocukluÄŸundan tanıdığı DoÄŸan Bey’e, imdâd ediÅŸindeki çatal yürek tavrı ile Timur’un hakâretlerine karşı ortaya koyduÄŸu kaya metâneti, aynı yüksek kalite kahramânlığın mihekk taÅŸlarıdır. Dünyâ târîhinde bir tek Yıldırım oluÅŸu, bunu iÅŸâret ediyor. Åžimdilerde onun fıtratında devlet ricâline ne çok ihtiyâcımız var…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.