Sosyal Medya

Gökhan Özcan / Bindik bir alamete

Her inanışın bir insan modeli var. Bu devirde insanlar bir şeye inanıp, bir başka şeyi yaşamak imtihanından geçiyor. Bu çelişkinin içinde yarı şizofrenik bir halde yaşamak hepimizi zorluyor.



Gökhan Özcan / Yeni Åžafak

Birilerinin daha iyi kazanmak için kurdukları ve bizleri daha iyi yaÅŸayacağımıza inandırdıkları yeni dünya düzeninin yakıcı yan etkileri yavaÅŸ yavaÅŸ ortaya çıkıyor. Hemen herkes olan bitenin vahametini görmekle birlikte, gelinen bu afallatıcı noktanın bu saatten sonra artık ‘geri dönülemez’ bir yer olduÄŸuna inanıyor. Ne yapılabileceÄŸine dair hiç kimsenin bir fikri yok. Yine de istikametin doÄŸru, yapılanların yanlış olduÄŸunu düÅŸünmekte ısrar edenler var. Bir diÄŸer yanda iÅŸin bilirkiÅŸileri, umumun bu sanısının aksine mevcut gidiÅŸatın sürdürülemez olduÄŸunu söylüyor. Dünyanın genel dengesine dair verilere bakındığında bilir kiÅŸilerin haklı olduÄŸu aÅŸikar... Belli ki, yaÅŸamakta olduÄŸumuz ve fazlasıyla alıştığımız ÅŸeylerin en azından bir kısmından vazgeçmemiz gerekiyor. Ancak fazla istemeye, fazla harcamaya, fazla tüketmeye alışmış zihinler için, modern yöneliÅŸlerden bir kalemde vazgeçmeye yanaÅŸan da pek yok. Bırakın vazgeçmeyi, bunu düÅŸünmek bile istemiyor hiç kimse. Sorunlar her geçen gün büyüyor; ama o sorunları doÄŸuran bariz sebepleri gündeme alıp tartışmayı bile henüz kabullenebilmiÅŸ deÄŸiliz.

Burada ilginç nokta zihniyet olarak kendini kadim inanışlara, saÄŸlam geleneklere baÄŸlı hissedenlerin, buna karşıt olarak oluÅŸturulmuÅŸ modern seçenekleri bu kadar içselleÅŸtirmiÅŸ olması ve vazgeçmek noktasındaki inanılması güç isteksizlikleri... Dünyanın bugünkü istikametinin; kadim hakikate, insanın aslî hikayesine taban tabana zıt, hayatın tabii seyrine, karakterine, iÅŸleyiÅŸine temelden aykırı oluÅŸuna hiç takılmadan yaÅŸayıp gidebiliyor, bu gidiÅŸata kayda deÄŸer bir itiraz da geliÅŸtiremiyoruz. Belli ki bu yeni dünyanın nimetleri verdiÄŸi sarhoÅŸlukla herkesin (inandığı deÄŸerlerin zıddına bir dünya öngörüyor bile olsa) iplerini az ya da çok eline geçirmiÅŸ durumda. O nimetlerin fazlasıyla tahripkar külfetleri ortaya çıktığında bile hiç kimse zihninin yakasını bu kötü ezberlerden kurtaramıyor.

Her inanışın bir insan modeli var. Bu devirde insanlar bir ÅŸeye inanıp, bir baÅŸka ÅŸeyi yaÅŸamak imtihanından geçiyor. Bu çeliÅŸkinin içinde yarı ÅŸizofrenik bir halde yaÅŸamak hepimizi zorluyor. Ä°nandığımız dünya ile yaÅŸadığımız dünya arasında tam bir zıtlık var. YaÅŸama pratiklerimizi sahipleniÅŸimize bakılırsa, inandığımız deÄŸerleri yaÅŸama fikrinden çoktan vazgeçmiÅŸ sayabiliriz kendimizi. Ama bu adını koymadığımız, buna yanaÅŸmadığımız bir ÅŸey! Çünkü hiç kimse ne olursa olsun deÄŸerlerini kaybetmek istemiyor. Bunun için deÄŸerler dünyamız hayatımızın içi olmayan, hayatımızda karşılığı bulunmayan, kabuktan ibaret birtakım sözlerden, kliÅŸelerden, sloganlardan ibaret kalıyor.

Bu kadar tahripkar bir yaÅŸama düzenine geçtiÄŸimize göre hayatın tabiatına aykırı bir yol tutturmuÅŸuz demektir. EÄŸer kadim hakikate inanmak, iman etmek bizim için vazgeçilmezse, insanlığın ÅŸu an gittiÄŸi yoldan, yaÅŸama biçiminden, yeni hayatın nimet diye önümüze sürdüÄŸü külfetlerden vazgeçmemiz gerekiyor. Aksi düÅŸünülemez; çünkü iki zıttan bir uyumlu bütünlük çıkmaz. Modern dünya, kadim deÄŸerlerden vazgeçip yerine insana odaklı yeni bir deÄŸerler dünyası oluÅŸturdu. Bu yeni deÄŸerlere inanıyorsanız, kadim hakikatten uzaklaÅŸmayı zaten göze almış oluyorsunuz. Yaptığımız budur ve bugün gelinen noktada buradan geri dönüÅŸün mümkün olmadığı fikrine hemen hepimiz teslim olmuÅŸ durumundayız. Bu deÄŸerler dünyamızın feshi anlamına gelir.

Bu mesele bugün karşılaÅŸtığımız en hayati meseledir; üstünde çok kafa yormalıyız ve buradan geri dönüÅŸün bir yolunu, yollarını arayıp bulmalıyız. Aksi halde, inandığımızı söylediÄŸimiz deÄŸerlerin dilimize pelesenk ettiÄŸimiz boÅŸ tekerlemelerden öte bir anlamı ve deÄŸeri kalmayacak.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.