"Yangını söndüren yangın" üzerinde tartışmalar daha çoook sürecek gibi..

Selahaddin E. Çakırgil / Star Gazetesi

Bir söz vardır, 'Yangını, en iy söndüren, yangının bizzat kendisidir..' diye. Çünkü, yanacak bir ÅŸey kalmayınca yangın söner!.

Vicdanı olan herkesi derinden sarsan ve üzen ve 10 günü aÅŸkın zamandır devam eden son yangınlar henüz de söndürülebilmiÅŸ deÄŸil.. YaÄŸmurlar gecikirse, daha da devam edecek gibi..

Hatay'dan Adana, Osmaniye, Mersin Antalya, MuÄŸla, Denizli, Aydın, Isparta'ya kadar uzanan ÅŸerit boyunca on binlerce dönümlük ormanlar ve içindeki tabiî hayatın canlıları ile, tarım arazileri, meyve bahçeleri, fukaranın kenar mahalle evleri, büyük ve küçük baÅŸ hayvanlar da telef oldu.

Ukrayna, Ä°spanya, Kazakistan, Rusya, Ä°ran ve Azerbaycan'dan yardım için helikopter ve amfibik (göl veya denize inip su alabilen) uçaklar, ekipleriyle de yardıma koÅŸtular.. (Böyleyken, denizden su almak için alçalan uçağı engellemeye çalışan sürat teknesi sahibi bir hayvanın çabasına ne demeli?)

Ortada bir hıyanetin olup olmadığını ÅŸu merhalede tartışmanın bir manası yok hattâ tehlikeli de.. Çünkü, gerçek olsa bile, birkaç ÅŸeytan kulunun yaptığı hıyanetler olsa bile, onlar bahane edilerek, hatta hiç ilgisi olmayan çevre ve kimseler bile birbirine düÅŸman hale bile getirilebilir.

Ama, onlardan daha da tehlikeli olan, dünya yansa kılı kıpırdamayan ve, saÄŸda solda-geliÅŸi güzel ateÅŸ yakan ve hatta sigara izmaritini bile söndürmeden, 'Bir ÅŸey olmaz' diyerek, saÄŸa-sola, geliÅŸi-güzel fırlatan düÅŸüncesiz kimselerin varlığıdır. Hele de ormanlara gidip, oralarda eÄŸlenmek adına içki tazakkum eden bazı kimselerin içki ÅŸiÅŸelerini oralarda terk edip, kızgın güneÅŸte kuru otları ateÅŸlemekteki etkilerini düÅŸünemeyenlerin haytalıkları..

Bunlara bir de, çam aÄŸaçlarındaki kozalakların alevler içinde, yüksek hararetle kızıp, 100 metre kadar uzaklara fırlamasını ve oralarda pimi çekilmiÅŸ el bombaları gibi patlamasını ekleyelim, tablo daha bir anlaşılır.

Evet, bu zamana kadar Türkiye'de yaÅŸanmamış en büyük orman yangını..

Ä°nÅŸaallah, büyük kitleler olanlardan ders çıkarırlar.

*

Amma, birleri var ki, onlar hâlâ, karalamayı siyaset zannediyorlar..

6-7 AÄŸustos gecesi, HT.'deki bir programda, malûm bir siyasî parti liderinin baÅŸta orman yangınları olmak üzere, pek çok konudaki görüÅŸlerini uzuun uzuun dinledim.. Orman yangınları konusunda, kanun veya yönetmelikler çok güzel tedbirler yazılmış imiÅŸ, bu felâket o tedbirlerle halledilebilirmiÅŸ..

Bu kadar sığ bir bakış açısı..

Tamam, yangın yönetmelikleri olabilir ve hatta yangın eÄŸitimleri de verilebilir. Ama, alevler bir kez kontrol edilemez boyutlara vardı mı, o yönetmeliklerin bir iÅŸe yaramayacağını, iki sene önce Avusturalya'da aylarca süren; keza, Amerika'da, California eyaletinde, kasabaları bile yutması engellenemeyen yangınlar göstermedi mi?

Bu kiÅŸinin 3-5 dakikada bir tekrarladığı söz ise, 'ülkenin iyi idare edilmediÄŸi..' lafı.. Hitler'in Goebels'i gibi..

Kendileri iktidara gelselermiÅŸ, her ÅŸey güllük-gülistanlık olurmuÅŸ.. Kendisi, çeyrek yüzyıl devlet idaresinde, yüksek sorumluluklarda bulunmuÅŸ birisi olarak, devlet idaresinin ne demek olduÄŸunubilirmiÅŸ..

Bu kiÅŸinin Genel Md.lük yaptığı dönemde, nasıl bir yöneticilik sergilediÄŸine dair örneklerin sık sık hatırlatılmasını, bazen 'fakir' bile gereksiz görmüÅŸtür.. Ama, anlaşılıyor ki, bu kiÅŸi, o uygulamalarının canlı ÅŸahitlerinin azaldığını düÅŸünerek, o dönemi kitlelere kendisinin 'altın çaÄŸ'ı olarak sunacak kadar bir piÅŸkinlik içinde..

'Siyasetçidir, iddia sahibi olmalı elbette..' der geçersiniz.. Ama, T. Hava Kurumu'nun hangi ideolojik taifeler için bir 'arpalık' halinde getirildiÄŸi bilinmiyormuÅŸ gibi, bu kiÅŸi, o kurumu bir de Cumhuriyet'in en güzel kurumlarından birisi olarak göstermez mi.. Ama, ErdoÄŸan , bu kurumun içinde bulunduÄŸu malî sıkıntılardan kurtarılmasına yardım etmiyormuÅŸ, çünkü, 'Cumhuriyetin deÄŸerleriyle hesaplaÅŸma peÅŸindeymiÅŸ..

*

Bu siyasetçi kiÅŸi, bu arada, konuÅŸmasının baÅŸka bir bölümünde, Suriye'deki savaÅŸtan kaçıp gelen 3,5 milyon insanın oralara nasıl geri gönderileceÄŸine, onlara geldikleri ülkede evler yapılacağı ve iÅŸyerleri açılacağına dair, öylesine laflar ediyordu ki, evlere ÅŸenlik.. Aklı-fikri, 100 yıl öncesine kadar aynı vatanın insanları olanları buralardan kovmak, ateÅŸin içine itmek..

Yabancı düÅŸmanlığı yapmıyormuÅŸ; gitsinler, ileride bu ülkeye turist olarak gelebilirlermiÅŸ!!.

*

Bu kiÅŸi, bu arada, insanların kılık-kıyafet ve inancına asla müdahale edilmeyeceÄŸine dair ÅŸirinlik muskası yazmayı da devam ettiriyor ki, insanın gözleri yaÅŸarıyor. Ä°lk genel baÅŸkanlarının çizgisinden milim bile sapmadığını sık sık tekrarlayan bu kiÅŸiye inananlar varsa, keyifleri bilir.

Bu kiÅŸi, Amerikan BaÅŸkanı Biden'ın Türkiye BaÅŸkanı ErdoÄŸan'la Brüksel'deki ikili görüÅŸmelerine deÄŸiniyor ve 'Orada onunla ne konuÅŸtu?' diyor.. Ama, bu kiÅŸinin asıl kabul edemediÄŸi konu, o görüÅŸmede ErdoÄŸan'ın tercümanının bile, DışiÅŸleri'nin resmî tercümanı olmaması!. Asıl takılmak istediÄŸi, ErdoÄŸan'ın tercümanı olan ve Ä°slâmî tesettüre kâmilen riayet eden tercüman kız.. Bu tercihle, ErdoÄŸan'ın, 'aslında Cumhuriyet'in deÄŸerleriyle hesaplaÅŸmak derdinde olduÄŸunu dile getirmeye çalışıyor.

*

Denilir ki, 'Yani' isimli bir Rum varmış.. Meyhane arkadaÅŸları ona, 'Bak, aramızda bir fark yok, ismini deÄŸiÅŸtirelim, 'Kâni' yapalım da hiç fark kalmasın..' demiÅŸler..

O da, 'Kırk yıllık Yani'den Kâni! Olur mu yâni?' diye karşılık vermiÅŸ..

*