Sosyal Medya

Kabir savaşı

Seyyide Zeyneb fenomeni Şiî dünyada öylesine güçlü kök saldı ki, 2011’den sonra İslâm dünyasının her yerinden Suriye’ye akın eden Şiî milisler, Beşşar Esed rejimi saflarında savaşırken ve canlarını verirken, şu sloganla motive edildiler: Seyyide Zeyneb’in haremini korumak.



Taha Kılınç / Yeni Åžafak

Ä°ran’la Irak arasında 22 Eylül 1980’de patlak veren sekiz yıllık uzun ve yıkıcı savaÅŸ, Åžiîlerin Irak topraklarındaki dinî ziyaretgâh ve makamlara eriÅŸimini büyük ölçüde imkânsız hale getirmiÅŸti. Hem çatışmaların yoÄŸunluÄŸu hem de Saddam Hüseyin rejiminin uygulamaya koyduÄŸu kısıtlamalar sonucu, Åžiîlerin ilgisi Suriye’ye yöneldi ve bilhassa iki mekân, yüz binlerin akınına uÄŸradı. Bunlardan birincisi, Åžam’ın 10 kilometre kadar güneyindeki “Seyyide Zeyneb’in kabri”, ikincisi de sur içinde Emevî Camii’nin hemen yakınında bulunan “Seyyide Rukiyye Türbesi”ydi.

Hz. Ali ile Hz. Fâtıma’nın kızı ve Hz. Hüseyin’in kız kardeÅŸi olan Seyyide Zeyneb’in kabrinin mevkii tarihçiler arasında ihtilaf konusu olsa da (alternatif seçenekler Medine-i Münevvere ve Kahire), Ä°ran yönetimi o yıllarda Åžiîlerin Åžam’a akınını teÅŸvik ve finanse etti. Bir kere dikiÅŸ tutturulduktan sonra, Ä°ran-Irak Savaşı bitince de bu akınlar durmadı, aksine yoÄŸunlaÅŸtı. Nihayet 1990’da, mevhum kabrin bulunduÄŸu alana devasa bir külliye inÅŸa edildi. Sonraki yıllarda, Åžam ile Tahran arasındaki iliÅŸkilerin gittikçe derinleÅŸmesine paralel olarak, artık “Seyyide Zeyneb” adıyla anılan semte Åžiîlerin iskânına ağırlık verildi. Ä°ran, Irak, Lübnan, Yemen ve hatta Afganistan’dan Åžiî gruplar buraya getirilerek yerleÅŸtirildi. Açılan onlarca Åžiî medresesi ve çok çeÅŸitli kollarda kârlı ticaretlerin döndüÄŸü iÅŸ merkezleriyle, burası adeta minik bir Tahran’a dönüÅŸtü.

(Seyyide Zeyneb fenomeni Åžiî dünyada öylesine güçlü kök saldı ki, 2011’den sonra Ä°slâm dünyasının her yerinden Suriye’ye akın eden Åžiî milisler, BeÅŸÅŸar Esed rejimi saflarında savaşırken ve canlarını verirken, ÅŸu sloganla motive edildiler: Seyyide Zeyneb’in haremini korumak.)

Hz. Hüseyin’in en küçük kızı Seyyide Rukiyye’ye nispet edilen türbe, Åžam’ın simgesi Emevî Camii’nin yaklaşık 200 metre kuzeydoÄŸusunda. 1985’te Ä°ran tarafından tekrar inÅŸa edilen ve ÅŸatafatlı bir külliyeye dönüÅŸtürülen türbe, etrafındaki evler ve binalar Åžiî vakıflar eliyle istimlak edildiÄŸi için sürekli geniÅŸliyor. Emevî Camii’nin iç avlusunda, “Hz. Hüseyin’in kesik başının sergilendiÄŸi” makamı ziyaret eden Åžiîler, avlunun hemen dışında yatan Salahaddîn Eyyûbî’ye fazla ilgi göstermeksizin (Fâtımîleri ortadan kaldırdığı için, kendisine “tepki” var), soluÄŸu doÄŸruca Seyyide Rukiyye’de alıyor.

Åžam’da, yine 1979’dan sonra Ä°ran tarafından dinî hedef haline getirilen bir diÄŸer nokta, tarihî Bâbu’s-SaÄŸîr Kabristanı. Burada Kerbelâ Faciası (680) kurbanlarından 16 kiÅŸinin kesik baÅŸlarının ve Hz. Hüseyin’in bazı yakınlarının gömülü olduÄŸuna inandıklarından dolayı, Åžiîler Bâbu’s-SaÄŸîr’i de hiç boÅŸ bırakmıyor. Ä°ranlı vakıfların restore edip desteklediÄŸi çok sayıda türbe, aktif ÅŸekilde gece-gündüz ziyaret ediliyor. “Ehl-i Beyt”e atfedilen türbe ve makamlar, kabristandaki mezar fiyatlarının da astronomik seviyelere fırlamasına yol açmış. Tıka-basa dolu olan kabristanda mezar yerleri bulunan bazı Åžamlıların, bu hisseleri birkaç milyon dolara (yanlış okumadınız) elden çıkardığı konuÅŸuluyor. “Ehl-i Beyt’e yakın olabilme ve kıyamet gününde onların ÅŸefaatini kazanma” niyetiyle gerçekleÅŸen bu ilginç alışveriÅŸ, Åžam’daki bir diÄŸer tarihî mezarlık olan Dahdâh Kabristanı’ndaki fiyatları da yükseltmiÅŸ.

GeçtiÄŸimiz 40 yıl içinde Ä°ran’ın Suriye üzerindeki tasallutu her yönden artarken, ateÅŸli Åžiî vaizler de siyasetin altını “dinî deliller”le doldurmayı sürdürüyor. Bu çerçevede, “Suriye’de Ehl-i Beyt’e ait 50’ye yakın makam var” iddiasını ısrarla iÅŸleyen Åžiî din adamları, gözlerini yalnızca Åžam’a deÄŸil, diÄŸer ÅŸehirlere de dikmiÅŸ durumdalar. Yakın dönemde Åžam’dan Halep’e kadar çok sayıda kabir ve makam adeta pıtrak misali çoÄŸalırken, bunların neredeyse hiçbirinin güvenilir tarihî kaynaklarda izlerinin bulunmadığını, yalnızca Åžiî tahayyülünde yaratılan ve yaÅŸatılan mekânlar olduÄŸunu söylemeye gerek yok elbette. Ancak mezarlık yarışı öylesine ateÅŸli bir hal almış ki, bu mekânların gerçekliÄŸini sorgulamak, en basitinden “Ehl-i Beyt’i sevmemek” suçlamasıyla karşılık buluyor. Devamında -muhatabınızın psikolojik seviyesine göre- “tekfirci”, “mezhepçi”, “vahdet karşıtı”, “Emevî hayranı” gibi yaftaları yiyebiliyorsunuz.

Hâlihazırda Ä°ran’ın bir devlet politikası olarak devam ettirdiÄŸi “kabir savaşı”, OrtadoÄŸu’nun önümüzdeki on yıllarını derinden etkileyecek ve çatışmaları dipsiz uçurumlar haline getirecek bir potansiyel içeriyor. Bölgemizde yaÅŸananları farklı boyutlarıyla daha iyi anlamak isteyen herkesin, bu savaşın bütün cephelerine ve neticelerine odaklanması ÅŸart.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.