Adım adım ‘Help Turkey’ operasyonu
Peki, Türkiye birkaç saat içinde, sosyal medya üzerinden tüm dünyaya nasıl aciz gösterilmek istendi? Gün boyunca bu organizasyonun arka planını kurcaladım. ‘Help Turkey’ etiketi Ece Zaim’in paylaşımı ile Instagram’da dolaşıma sokuldu. Yüksek takipçili, Instagram’da tanıtım ve ürün pazarlama işleri yapan “influencerlar” neredeyse eş zamanlı olarak bu metni yaydılar. Bu etiketi para karşılığı paylaştıklarını söylemek elbette mümkün değil.
Ersin Çelik / Yeni Şafak
Yemek şefi ve programcı Ece Zaim, pazar gecesi 22.38’de Instagram sayfasından, ‘Help Turkey’ yani “Türkiye’ye yardım edin” başlıklı bir paylaşım yaptı. Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca ve Arapça dillerinde yayınladığı metinde, “Bize yardım edebilecek tüm ülkelere seslenmek istiyorum. 112 adet yangın sebebiyle perişan ve harap olduk. Halen devam etmekte olan yangınlar çok güçlü. Bunları söndürmeye yetecek adette uçağımız yok. 8 insanı, sayısız hayvanı ve ormanlarımızı kaybettik. Lütfen bize yardım edin” ifadeleri yer alıyordu. Zaim’in son çağrısı ise sosyal medya kullanıcılarınaydı: “Lütfen bu mesajı yayın. Bizim çok acil olarak dünya çapında sesimizi duyurmaya ve yardıma ihtiyacımız var.” Zaim’in bu çağrısı geç saatlerde olmasına rağmen büyük bir hızla yayıldı. Çıkış mecrası Instagram olsa da #HelpTurkey etiketi ile Twitter’dan dünya gündemine taşındı. Zaten Instagram’ın, Twitter’da olduğu gibi gündemi yansıtan liste özelliği yok. ‘Help Turkey’ etiketi, profesyonel bir çalışma ile Twitter’a taşınmasaydı bir anlam da ifade etmeyecekti.
Yazılan metin ve etiket, tartışmaları da beraberinde getirdi. “Ne var bunda, bir sosyal medya kullanıcısı söndürülemeyen yangınlar karşısında dayanamayıp devleti, milleti adına inisiyatif aldı ve dışarıdan yardım istedi” diyenler olacaktır. Zaten etiket de büyük ölçüde bu düşünce ile canhıraş şekilde paylaşıldı. Fakat Ece Zaim’in alevlerin etkisi ile yazdığını düşündüğümüz kısa metin ve gündeme soktuğu etiket, Türkiye Cumhuriyeti’ni yok sayan anlamlar barındırıyor. Dahası bu metin; Türkiye’yi acizmiş gibi gösteriyor. Devleti yönetenleri devreden çıkarıyor. Hiçbir yangına müdahale edememiş, yangın söndürecek gücü dahi olmayan, devlet olma otoritesini yitirmiş, bir çakmak ve kibrit karşısında diz çökmüş Türkiye görüntüsü oluşturuyor. Oluşturulan algı tam olarak böyle bir kapıya çıktı.
Peki, Türkiye birkaç saat içinde, sosyal medya üzerinden tüm dünyaya nasıl aciz gösterilmek istendi? Gün boyunca bu organizasyonun arka planını kurcaladım. ‘Help Turkey’ etiketi Ece Zaim’in paylaşımı ile Instagram’da dolaşıma sokuldu. Yüksek takipçili, Instagram’da tanıtım ve ürün pazarlama işleri yapan “influencerlar” neredeyse eş zamanlı olarak bu metni yaydılar. Bu etiketi para karşılığı paylaştıklarını söylemek elbette mümkün değil. Fakat bir organizasyon çerçevesinde, ortak bir kararla ya da talimatla yaptıkları ortada. Talimat kısmı önemli. Çünkü #HelpTurkey etiketini Instagram’da yayan etkileşimi yüksek hesapların, ünlü e-ticaret markalarının tanıtımlarını üstlenen sosyal medya ajansına çalıştığına dair güçlü tespitler var.
Akıllara şu soru gelecektir: Sosyal medya paylaşımcıları devleti yok sayan, Türkiye’nin imajına zarar veren, turizmini baltalayan böylesine kötü bir organizasyonun neden parçası olurlar?
Bu işi profesyonel olarak yapan ve malum etiketi paylaşmayan birkaç kişi ile konuştum. Görüştüğüm influencerlar işleyişi şöyle aktardı: “Paylaşımlar para karşılığı yapılıyor. İlk kriter de para kazanmak. Ajans, işi paslar, influencerlar paylaşımını yapar ve parasına bakar. Kampanyalara eş zamanlı çıkılır ve bu sayede güçlü bir etkileşim gösterilir. Ajansın sistemindeki fenomenin “Ben iki saat sonra paylaşayım” ya da “Yarın atarım” demek gibi bir geniş zamanı olmaz. İş gelir, paylaşım yapılır. Peki, bir influencer çalıştığı ajansa “Ben paylaşmıyorum” diyemez mi? Bu sorununun yanıtını yine sektördeki bir başka isim verdi: “Diyebilir. Eğer ajans diretirse bir karar vermek zorunda. Sonraki işlerini kaybetmeyi göze alması gerekiyor.”
Etiket için bir para trafiği var mı yok mu bilmiyoruz. Ajansına kadar tespit edildiyse ve bu mevzu devlet tarafından ciddiye alınıyorsa araştırılır. Varsa bir organizasyon ve para trafiği, mutlaka bir izi bulunur. Ben kimsenin para aldığını ya da verdiğini iddia etmiyorum. Ortada influencerlar var. İnfluencerlar ise ajanslardan iş gelince ortak hareket ediyorlar. Bu işleyişine dikkat çektim.
Etiketin Twitter’a taşınması ise güçlü bir organizasyonu gözler önüne seriyor. Etiket paylaşan hesapların birçoğu en fazla 3 ay önce açılmış. Yani bot hesaplar olarak yönetiliyor. Çoğu hiç Tweet bile atmamış. Etiket sadece Türkiye’den paylaşılmadı. Paylaşım haritası incelendiğinde Amerika, İngiltere, Pakistan, Azerbaycan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden çok fazla paylaşım yapılmış. Sosyal medya analizi yapan bir şirketten edindiğim analize göre #HelpTurkey etiketinin yayılım haritası günlük ve saatlik oluşturulduğunda dünya genelindeki paylaşım yoğunluğunun daha da arttığı görülüyor. Bu da şu demek. Etiketi Twitter’ın global listesinin başına taşımak için yurt dışından çok yoğun paylaşım yapıldı. Bunda da başarılı olundu.
Etiketin paylaşımında kullanılan görsellerin hemen hepsi fotoşopluydu ve bir saat içinde hazırlanması, kurgulanması çok mümkün değil. Bu da bir ön hazırlık olduğu ya da üzerinde çalışma yapıldığı izlenimini veriyor. Görsellerde Türkiye’de 60 noktada yangın olduğu yazılıydı. Oysa Türkiye’de devam eden 7 yangın var. Şunu da söylemek gerekiyor: Etiketi eş zamanlı yayarak gündeme sokanlar, bunu bir talimatla yapmış olsalar da sıradan sosyal medya kullanıcıları için böyle bir ithamda bulunmak doğru değil. Yangına karşı hassasiyet ile önüne düşen etiketi paylaşma refleksi burada ağır basıyor. Etiketin etkileşim elde etmek ve takipçi kazanmak gibi bir getirisi de var. Bu işi organize edenlerle sıradan sosyal medya kullanıcılarını birbirinden ayrı değerlendirmek gerekiyor.
Henüz yorum yapılmamış.