Yasin Aktay: Srebrenitsa ama adece Srebrenitsa deÄŸil
Bütün toplu mezarların haritası çıkarıldığında, hepsinin Sırp ve Hırvat hakimiyeti altındaki bölgelerde olduğu görüldü. Müslüman Boşnakların yaşadığı veya hakimiyeti altında olan hiçbir yerde tek bir toplu mezar bulunmaması bile bu konunda Müslüman farkını ortaya koymaya yeter de artar bile.
20. Yüzyıl’ın sonlarına doÄŸru Avrupa’nın tam ortasında bir millete karşı, sadece dininden, kimliÄŸinden dolayı bir soykırım uygulanmaya çalışıldı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra oluÅŸan insani duyarlılıklara raÄŸmen. Böyle bir ÅŸey bir daha asla olmasın denilerek “soykırım inkâr yasaları”nın abartılı bir biçimde gündeme gelip uygulandığı esnada üstelik.
Avrupa her zaman böyle büyük konuÅŸup, konuÅŸtuÄŸu her ÅŸeyi yutan karakteriyle anılabilir aslında ama bu konuda en tipik örnek Srebrenitsa olsa gerek. Aliya Ä°zetbegoviç “Avrupa’da, bu zamanda, Srebrenitsa!” dedirten ÅŸey Avrupa’dan böyle bir ÅŸey beklememesi deÄŸildi tabii. Onun seviyesinde bir bilgenin böyle bir medeni vahÅŸete hayret etmesi bile aslında mümkün deÄŸildi. Avrupa’nın ırkçı tabiatını, ruhunu biliyordu çünkü.
Srebrenitsa soykırımının üzerinden 26 yıl geçmiÅŸ. 26 yıl önce 11 Temmuz günü, BM’nin güvenli bölge saydığı Srebrenitsa’da silahlı Sırpların peÅŸlerine düÅŸtüÄŸü BoÅŸnakları, silahlarını toplayarak Sırplara teslim eden saf Avrupalı ırkın mümtaz evlatları Hollandalılar Yahudi soykırımı söylemlerinden gereken insanlık derslerini almışlardı elbet. Ama onlar bu dersi sanki, bir daha asla bir Yahudi’nin kılına zarar vermeye göz yummayacakları ÅŸeklinde almışlardı. Sırp Çetnikler “savaÅŸ suçlularını araÅŸtırıyoruz, BoÅŸnakları sorgulayacağız” bahanesiyle ÅŸehir halkının kendilerine teslim edilmesini istediklerinde, bütün iÅŸaretler Sırpların onları katledeceÄŸini gösterdiÄŸi halde, teslim etmekten geri durmadılar. Otobüslere doldurdukları BoÅŸnaklar, olacakları bildiklerinden BM askerlerine kendilerini Çetniklere teslim etmemeleri için yalvardıkları halde, ileride önceden gönderilenleri öldüren silah sesleri de duyulduÄŸu halde, BM askerleri BoÅŸnakları katliam alanına aktarmaya devam etti.
Bir hafta içinde Srebrenitsa’da 8372 BoÅŸnak BM gözetiminde hunharca katledildi. Cesetleri toplu mezarlara gömüldü. SavaÅŸ sonrası yapılan soruÅŸturmalardan kaçınmak için katledilenlerin cesetleri toplu mezarlarından kepçelerle çıkarılarak baÅŸka yerlere taşındı. Bu esnada cesetler paramparça olduÄŸu için bir kiÅŸinin cesedi sonradan tespit edilen 4-5 ayrı toplu mezarda bulunabiliyor.
Her yıl ceset kalıntıları bulunarak DNA tespitiyle bir araya getirilen ÅŸehit cenazeleri için 11 Temmuz’da hem anma hem cenaze törenleri düzenleniyor. Böylece ÅŸu ana kadar toplam 6652 kiÅŸinin cesedine ulaşıldı, kimliÄŸi tespit edilip defnedildi. Dün de bu yıl bulunan 19 kiÅŸi için de 26. Yıldönümü anması münasebetiyle bir cenaze töreni düzenlendi. Bir çocuÄŸun sadece kafatası bulunabildiÄŸi için mezarına sadece kafatası konuldu. Muhtemelen cesedinin diÄŸer parçaları baÅŸka, henüz bulunamamış baÅŸka mezarlarda.
Ancak yeri gelmiÅŸken bu yıl 26.sı yapılan Srebrenitsa ÅŸehitlerini anma töreni münasebetiyle, bütün bir Bosna soykırımını önemsizleÅŸtirme, onu sıradanlaÅŸtırıp anlamını sulandırma konusunda iÅŸleyen bir siyasete dikkat çekmek gerekiyor. DoÄŸrusu Srebrenitsa üzerinde dururken Bosna’da 4 yıl boyunca her gün iÅŸlenen, her biri kendi çapında bir Srebrenitsa örneÄŸi insanlık suçlarının gölgede kalması, onların önemsizleÅŸmesi gibi bir risk oluÅŸuyor. Oysa soykırım ve Srebrenitsa yan yana geldiÄŸinde, sadece öldürülenlerin sayısı üzerinden bir sulandırma piÅŸkinliÄŸi sergilenebiliyor. 8-9 bin kiÅŸinin ölümünden, öldürülmesinden soykırım mı olurmuÅŸ denilerek sayının iÅŸlenen cürmün boyutlarının önüne utanmadan geçirilmesi piÅŸkinliÄŸi.
Medeni Avrupa’nın en ileri ülkelerinin teÅŸvikleri veya göz yummasıyla Sırplar ve Hırvatlar 4 yıl boyunca BoÅŸnakları, eski komÅŸularını, yüzyıllardır beraber yaÅŸadıkları bir kavmi adım adım yok etmeye çalıştı. BaÅŸta Saraybosna olmak üzere ÅŸehirler muhasara altına alındı, en temel ihtiyaçların giriÅŸine izin verilmedi. Uzaktan keskin niÅŸancılarla sivillere açılan ateÅŸlerle sivil hayat yıllarca tamamen donduruldu.
Sadece Srebrenitsa’da ölenler deÄŸil, baÅŸka katliamlarda ölenlerin toplu mezar sayıları bini aÅŸtı. SavaÅŸ sonrası bulunan bütün toplu mezarların haritası çıkarıldığında, hepsinin Sırp ve Hırvat hakimiyeti altındaki bölgelerde olduÄŸu görüldü. Müslüman BoÅŸnakların yaÅŸadığı veya hakimiyeti altında olan hiçbir yerde tek bir toplu mezar bulunmaması bile bu konunda Müslüman farkını ortaya koymaya yeter de artar bile. Müslümanlara son zamanlarda ÅŸiddeti, baÄŸnazlığı yakıştıran Ä°slamofobik dünyaya karşı bu toplu mezar haritası ibret olarak yetiyor olmalı.
Burada altını çizmek istediÄŸimiz bir tuzak, 4 yıl boyunca iÅŸlenmiÅŸ seri katliamların hepsinin Srebrenitsa’nın gölgesinde unutulması. Oysa bu esnada BM resmi kayıtlarında bile en az 110 bin Müslüman katledilmiÅŸtir. BoÅŸnakların iddiası bu rakamın 200 binden fazla olduÄŸu yönündedir. Her ne ise zaten nüfusları ile orantılandığında tam bir soykırım teÅŸebbüsü olduÄŸu çok açık. Srebrenitsa, bu vahÅŸetin, bu soykırımın belki zirve noktasıdır, ama Bosna’da iÅŸlenen cürümler ondan ibaret deÄŸil.
Ä°kinci bir tuzak tabii ki Sırp tarafının baÅŸvurduÄŸu bir savunma argümanı. Olay farklı etnik gruplar arasındaki bir mukateleden ibaretmiÅŸ gibi sunulmaya çalışılıyor bu argümanda. Nitekim olay esnasında Srebrenitsa’daki BoÅŸnakların kolordu komutanı olan Naser Oriç Sırplara karşı uyguladığı iddia edilen katliamlardan sorumlu gösterilerek tutuklanıp Lahey’e teslim edilmiÅŸ. Ancak Oriç, kendisine isnat edilen bütün suçlamalardan Lahey’de beraat etmiÅŸ, çünkü tek bir sivil öldürdüÄŸüne dair bir kanıt bulunamamıştır. Buna mukabil, Bosna savaşı esnasında silahlı çatışmalarda gerçekten bol miktarda Sırp Çetnik öldürmüÅŸtür.
Soykırımcılar belki bundan kendilerine hukuki bir sonuç çıkaramadılar, ancak moral ve söylemsel düzeyde bir avantaj temin etmek için bu argümana bol bol baÅŸvurmaktan geri durmadıkları görülüyor.
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.