Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Çin'in Ortadoğu siyaseti: Temkinli ve ürkütücü bir ilerleyiş

Çin'in ABD müttefikleri arasında artan nüfuzu, Akdeniz havzasındaki liman yatırımları ile Ortadoğu'da artış gösteren finansal ve fiziksel yatırımları, halihazırda Washington'da ciddi bir rahatsızlık kaynağıdır.



Çin Halk Cumhuriyeti yaklaşık 1,5 milyara yaklaÅŸan nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi. 14 trilyon doları aÅŸan Gayri Safi Yurt Ä°çi Hasılası (GSYÄ°H) ile ABD'den sonra dünyanın en büyük ekonomik gücü. Yapılan tahminler, 2030'lara doÄŸru bu sıralamanın deÄŸiÅŸeceÄŸini ve Çin ekonomisinin ABD'nin elinden birinciliÄŸi alacağını iÅŸaret ediyor. Çin aynı zamanda BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi'nin beÅŸ daimî üyesinden biri.

Liderlik savaşı

Bugün hangi pencereden bakılırsa bakılsın, tüm sahalarda etkin bir güce ulaÅŸmış küresel bir aktör söz konusu. Bu durum kaçınılmaz bir ÅŸekilde ABD ile Çin arasında yeni bir liderlik savaşını doÄŸuruyor. Yakın bir gelecekte iki ülke arasındaki mücadelenin yalnızca ticaret ve teknoloji alanında sınırlı kalmayacağını, tüm alanlara yayılarak devam edeceÄŸini gösteriyor. Çin'in bu denli etkili bir güç olmasını saÄŸlayan ana faktör, önceliÄŸini ideoloji yerine ekonomiye vermesidir. Bu, önemli bir kırılmadır ve nihayetinde Çin'in küresel sistemi etkileyecek dönüÅŸümüne itici bir güç olmuÅŸtur.

'Küresel barış projesi'

Yerelden küresele taşınan bu hikâye, 2013 yılında göreve gelen Åži Jinping'in aynı yıl ilan ettiÄŸi "Bir KuÅŸak Bir Yol" projesiyle taçlandırıldı. Projeyi yakından takip eden araÅŸtırmacılar, bu projenin ticaret, güvenlik ve enerji sektöründe yerleÅŸik kuralları kökünden deÄŸiÅŸtirecek bir nitelikte olduÄŸunu ileri sürmekte. Çin tarafı ise bir hayli iddialı. Onlara göre "Bir KuÅŸak Bir Yol" projesi, eÅŸi benzeri görülmemiÅŸ "küresel barış projesi"dir. Projenin amacı, kara ve demiryolu baÄŸlantılarıyla tarihi Ä°pek Yolu'nu yeniden canlandırmanın yanı sıra, "Deniz Ä°pek Yolu" projesini de hayata geçirmektir. Böylece kara ve denizden kurulacak yeni ticari aÄŸlar sayesinde Avrupa, Afrika ve Asya'yı birbirine baÄŸlayan bir altyapı inÅŸa edilecektir. Büyük bir ekonomik sonuç doÄŸurma potansiyeline sahip söz konusu projenin, yeni ulaşım ve ticaret altyapıları üzerinden, doÄŸudan batıya doÄŸru serbest ticaretin önündeki engelleri kaldırması ve yeni ekonomik entegrasyonlar doÄŸurması beklenmektedir. Avrupa BirliÄŸi ve ABD'nin "Bir KuÅŸak Bir Yol" projesine sıcak bakmadığı bilinmekte. Her iki aktör, bu proje kapsamında yapılan yüksek maliyetli yatırımların Batı'nın temel ekonomik ilkelerini ve entegrasyon modellerini tehdit ettiÄŸi görüÅŸünde. Buna göre Çin'in nihai amacı, "borç tuzağı diplomasisi" üzerinden kendisine yeni bir ekonomik ve siyasi alan açmak. Bir baÅŸka ifadeyle, artan altyapı yatırımlarına baÄŸlı olarak ortaya çıkacak ulusal borç stoku, bölge ülkelerini kısa zaman zarfında Çin'in siyasi ve ekonomik etkisine karşı savunmasız bir pozisyona düÅŸürecektir. Çin sadece ticari sahada ilerlemiyor. Çok sayıda ülkede, Çin dili ve kültürünü yaymak üzere açtığı Konfüçyüs Enstitüleri, Çin'in yumuÅŸak gücünü artırmada ve pekiÅŸtirmede önemli bir rol üstleniyor. Kâr amacı gütmeyen, eÄŸitim ve kültür alanında faaliyet gösteren bu kurumların amacı, Çin'in dünya ülkeleriyle kültür alışveriÅŸine katkı saÄŸlamak. Konfüçyüs Enstitüleri 2004 yılında açılmış olmasına raÄŸmen kısa sürede dünya ölçeÄŸinde bir aÄŸ kurmayı baÅŸardı. Yirmi yılı bulmayan bir süre zarfında, 600'e yakın ÅŸubeyle 150 civarında ülkede, yaklaşık 3 milyon kiÅŸiye Çin dilini ve kültürünü öÄŸretme seviyesine ulaÅŸması, takdire ÅŸayan bir baÅŸarı.

Dünyanın yeni bir safhaya geçtiÄŸine ÅŸüphe yok. Amerika'nın popülaritesi her geçen gün azalıyor. Avrupa BirliÄŸi'nin ilham verme gücü erozyona uÄŸruyor. Özetle Batı'nın; kültürü, siyasi idealleri, politikaları ve insanlık adına ürettiÄŸi söylemler artık eski cazibesinde deÄŸil. Batı hayranlığında ortaya çıkan bu ani düÅŸüÅŸ, Çin'e küresel düzeyde yeni fırsatlar sunuyor.

Kalkınma projeleri

Çin dış politikasını inceleyenler, Pekin'in dış siyasetini ekonomik ve ticari bir zemine oturttuÄŸunu hemen fark ederler. Çin'in uluslararası iliÅŸkilerinde ticari ve ekonomik baÄŸlantılar kurmak ve bu baÄŸlantıları pekiÅŸtirmek, öncelikli hedeftir. Çin'in Uzak DoÄŸu'dan OrtadoÄŸu'ya, oradan Avrupa'ya uzanan geniÅŸ kuÅŸakta büyük çaplı altyapı ve kalkınma projelerine soyunmasının bu hedeften ileri geldiÄŸi söylenebilir.

DoÄŸal olarak ekonomik altyapıda ortaya çıkan eksen kayması, Çin merkezli alternatif kurumsal mekanizmalara uygun bir zemin inÅŸa etmesinden dolayı Batı merkezli küresel ekonomik sistemi tehdit ediyor. Mesela Çin'in para birimi Yuan'ın, uluslararası finansal iÅŸlemlerde kullanımının giderek yaygınlaÅŸması ve uluslararası rezerv paraya dönüÅŸme ihtimali, deÄŸiÅŸimin hangi eÅŸiÄŸe geldiÄŸini iÅŸaret etmesi bakımından önemlidir. Ä°ÅŸte tam bu noktada Çin'in dış politika mekanizmaları devreye girmekte. Her ÅŸeyden önce, Çin dış politikası uluslararası düzenin yeniden ele alınmasına yönelik sistematik bir deÄŸiÅŸiklik için özel bir çabanın içindedir. Bu baÄŸlamda Çin'in; Asya, Avrupa ve Afrika'yı birbirine baÄŸlayan ulaşım, yatırım, enerji ve ticaret ağı oluÅŸturmayı amaçladığı "koridor ülkelere" özel önem veren bir dış politika takip ettiÄŸi biliniyor. Pekin yönetiminin tüm bunları yaparken iliÅŸki kurduÄŸu ülkelerin iç meselelerine müdahil olmama yönünde itina göstermesi oldukça dikkat çekici. Pekin'in bölgesel sorunlardan uzak durma ve sadece ekonomik yatırımlarla gündeme gelme yaklaşımı, bir taraftan ABD'nin Çin'in saldırgan bir siyaset izlediÄŸi suçlamalarını boÅŸa çıkarırken diÄŸer taraftan ona sorunların tüm taraflarıyla iliÅŸki kurabilme ve onların sempatisini kazanabilme imkânı tanıyor.

Enerji iÅŸ birlikleri

Çin'in OrtadoÄŸu politikası da benzer yaklaşımlardan ilham alıyor. Çin'in OrtadoÄŸu'da öncelikli hedefi her türlü siyasi, toplumsal ve askeri sorundan uzak durmak. Pekin, Amerika ve Rusya gibi OrtadoÄŸu'da siyasi ve askeri sorunlarla boÄŸuÅŸmak istemiyor. Burası çok açık. Bunun aksine OrtadoÄŸu'ya ekonomik kalkınma ve istikrar vaat ediyor. Bu çerçevede Çin'in OrtadoÄŸu'ya yönelik üç sacayaklı bir politika benimsediÄŸi söylenebilir. Birincisi, bölge ülkeleriyle ekonomik ve ticari baÄŸlantılar kurup geniÅŸletmek. Ä°kincisi, bölge ülkelerinde KuÅŸak Yol projesine uygun altyapı yatırımlarının yapılmasına önayak olmak. Son olarak bölge ülkeleriyle sürdürülebilir enerji iÅŸ birlikleri geliÅŸtirmek. Tüm bu hedefler, Çin lideri Åži Cinping'in 2016 yılında gerçekleÅŸtirdiÄŸi ilk OrtadoÄŸu ziyaretinde ve Çin DışiÅŸleri Bakanı Wang Yi'nin Mart 2021'de icra ettiÄŸi geniÅŸ kapsamlı OrtadoÄŸu gezisinde görülebilir. Öncelikle Çin açısından OrtadoÄŸu'nun güvenliÄŸi ve istikrarı hayati bir öneme sahiptir. Zira Çin enerjide OrtadoÄŸu'ya bağımlı bir ülkedir. Ä°htiyaç duyduÄŸu enerjinin yarısından fazlasını bu bölgeden tedarik etmektedir. Dolayısıyla bu bölgenin istikrarsızlığı petrol ve doÄŸalgaz tedarikini ve piyasalarını doÄŸrudan etkilediÄŸinden Çin ekonomisini etkileme gücü yüksektir.

Ortak güvenlik

O nedenle Çin'in OrtadoÄŸu'yu kapsayan söylem ve eylemlerinde, ortak güvenlik, iyi komÅŸuluk iliÅŸkileri, sorunların barışçıl araçlarla çözümü, ekonomik iÅŸ birliÄŸi ve kalkınma gibi ifadeler sıkça göze çarpar. Çin'in siyasi olarak en büyük artısı Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olması. Pekin bu rolünü OrtadoÄŸu'da iyi oynamaya çalışıyor. Özellikle Filistin-Ä°srail diyaloÄŸunu geliÅŸtirmek için inisiyatif alma giriÅŸimi dikkat çekici. Pekin'in hem Arap dünyasıyla hem de Ä°srail'le yakın iliÅŸkileri var. Pekin ne Ä°srail'i ne de Arap dünyasını karşısına almak istiyor. Ä°ki tarafı da ürkütmemek adına Güvenlik Konseyi kararları etrafında Filistin meselesine yaklaşıyor ve bu noktada kendi rolünü tarafsız bir hakem olarak nitelendiriyor. Açıkçası Çin'in Amerika'nın düÅŸtüÄŸü tarafgir pozisyona düÅŸmekten kaçındığı varsayılabilir.

Çin dışiÅŸlerinin Filistin ile Ä°srail, Ä°ran ile ABD arasındaki sorunlara saÄŸduyulu yapıcı yaklaşımı, Çin'in prestiji ve imajı bakımından bir hayli önemli. Öncelikle Çin bölge ülkelerine ve halklarına, aynı zamanda tüm dünyaya, alışık olunmayan yeni bir Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi portresi çizmeye çalışıyor. Çin dışındaki dört üyenin (ABD, Rusya, Ä°ngiltere ve Fransa) bölgede temiz bir geçmiÅŸi olmadığı gibi bu devletlerin bölge barışı adına güvenirliklerine duyulan yüksek bir ÅŸüphe de söz konusu. Bir baÅŸka ifadeyle bu ülkelerin OrtadoÄŸu'daki sömürgeci ve emperyalist karneleri epeyce kötü. Bu nedenle Çin'in bölgeyle kurduÄŸu baÄŸ, bölgeye geliÅŸ biçimi ve kullandığı diplomatik dil diÄŸerlerinden daha farklı ve onların alışılagelen politikalarıyla taban tabana zıt. En azından ÅŸimdilik böyle bir algının varlığından bahsedilebilir.

Usül farkı

Çin'in Filistin meselesinde tarafsız bir arabulucu rolüne soyunması bölge için yeni bir diplomatik baÅŸlangıcın habercisi olabilir. Nitekim Çin'in bölgedeki baÄŸları ve iliÅŸkileri kuvvetlendikçe diÄŸer bölgesel sorunlarla da yakından ilgilenebilme ihtimali doÄŸacaktır. Aslında Pekin'in Çin'den baÅŸlayıp Batı Balkanlara kadar uzanan hat üzerindeki projelerini gerçekleÅŸtirebilmesi ve kalıcı kılabilmesi için zincirleme istikrar halkalarına ihtiyacı vardır. Ticari baÄŸları derinleÅŸtirebilmek, enerji arzının güvenliÄŸini saÄŸlayabilmek ve iliÅŸkilerde "kazan-kazan" stratejisini muhafaza edebilmek adına bölgesel sorunları ele alma yöntemi, Akdeniz-OrtadoÄŸu hattında güç kaybeden Amerika'nın izlediÄŸi usule benzemeyecektir. Elbette tüm bunlar yazıldığı kadar kolay olmayacaktır. Çin'in ABD müttefikleri arasında artan nüfuzu, Akdeniz havzasındaki liman yatırımları ile OrtadoÄŸu'da artış gösteren finansal ve fiziksel yatırımları, halihazırda Washington'da ciddi bir rahatsızlık kaynağıdır. Zaten Çin'in yükseliÅŸini engellemek, Amerika'nın temel stratejisidir. Ancak Çin'in diyalog ve diplomatik katılım temelli iÅŸ birliÄŸi modeli ile sıfır düÅŸman politikasına karşı cazibesini yitirmiÅŸ nakaratsı müdahaleci söylemlerle Amerika'nın nasıl mücadele edeceÄŸi, ciddi bir merak konusudur. Çin'in ÅŸimdiye kadar OrtadoÄŸu'da ekonomi ve diplomasi dengesini baÅŸarıyla kurması, uluslararası iliÅŸkilerin temel prensiplerinden egemen eÅŸitlik, toprak bütünlüÄŸü ve içiÅŸlerine karışmama ilkelerini bölgede dikkate alması, Çin'in "ürkütücü bir güç" olarak görülmemesinin temel faktörleri olarak sayılabilir.

Müellif: Doç. Dr. Ä°smail Åžahin (Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi) / Kaynak: Star-Açık GörüÅŸ

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.