Özel / Analiz Haber
ANALİZ: Çin-Rusya-ABD uzay savaşı ve Türk Uzay Kuvvetleri
Uluslararası güvenlik, ulusal savunma ve yeni teknolojiler alanında çalışmalarını sürdüren İstanbul Arel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim görevlisi Doç. Dr. A. İnci Sökmen Alaca, 2019’dan bu yana yeni tehdit alanlarından biri olarak gösterilen uzay ortamındaki muhtemel uluslararası savaş gündemine, uzaydaki savunma ve stratejik faaliyetlere dair ayrıntılı veriler paylaştı.
Yeni Uzay 2.0: Askeri ve stratejik rekabet kızışıyor
GeçtiÄŸimiz hafta Brüksel'de düzenlenen NATO Zirvesi'nin sonuç bildirisinde, ortaya çıkan yeni tehdit ve sınamalar karşısında ittifakın siyasi rolünü ve kapasitesini artıracağı ifadelerine yer verildi. Bu yeni tehdit alanlarından biri, 2019'da Londra'da düzenlenen NATO liderler zirvesinde de deÄŸinilen ve yeni askeri hareket alanlarından biri olarak tanımlanan uzaydı. Dış uzay ortamında özel sektörün de dâhil olmasıyla aktörlerin sayısının artması, bu alanda yaÅŸanabilecek bir savaşın mahiyetinin yeni nesil silahlarla deÄŸiÅŸtirilebilir olması, dünyada hegemon devlet olmak için uzayda hâkimiyetin birincil koÅŸul sayılması ve geliÅŸmiÅŸ ülkelerin savunma ve caydırıcılık faaliyetlerini uzay koÅŸullarında geliÅŸtirmesiyle uzay, stratejik açıdan yeniden ön plana çıkan bir alan haline geldi.
ABD, Rusya, Çin ve Fransa'nın uzay komutanlıkları kurarak uzay savaÅŸ doktrinleri oluÅŸturmaları ve bu amaçla tesis edilen birimlere ciddi sayıda askeri personel tayin etmeleri ve geliÅŸtirdikleri yeni savunma silah sistemleri bu yeni rekabetin iyice kurumsal bir niteliÄŸe kavuÅŸtuÄŸunu gösteriyor. Uzayda ülkelerin sahip oldukları sivil ve askeri uydulara yönelik saldırılar artık savaÅŸ sebebi sayılıyor. Son NATO toplantısında da 30 ülkenin herhangi birine böyle bir saldırı gerçekleÅŸmesi durumunda diÄŸer ülkelerin de ittifakın beÅŸinci maddesini iÅŸletileceÄŸi kararı sonuç bildirisine eklendi. Ä°ttifakın içinde uzayla ilgili yeni bir birim oluÅŸturulurken, 2022'de kabul edilecek “NATO 2030 Yeni Bir ÇaÄŸ Ä°çin Birliktelik” vizyon belgesi kapsamında uzayın da geniÅŸ ÅŸekilde yer alacağı gösterilmiÅŸ oldu.
Uzay 2.0 ve Çin tehdidi
Özellikle alçak yörünge bölgesiyle dış uzay, dünyanın uydusu ay ve diÄŸer yakın gezegenler, uzaya eriÅŸim imkânına sahip ülkeler nezdinde kendi ulusal güçlerini artırmada önemli bir stratejik alan olarak yeniden önem kazandı. Askeri caydırıcılık ve güçlü savunma için uzayın ülkelerin askeri kapasitelerini “kuvvet çarpanı” kavramı çerçevesinde artırdığı ikinci uzay dönemi; yani “Uzay 2.0” artık devrede. Ä°lk olarak SoÄŸuk Savaşın nükleer silahlanma yarışında, Sovyetler BirliÄŸi'nin yapay uydular göndererek ve gerçekleÅŸtirdiÄŸi insanlı alçak yörünge seyahatleri ile uzayda ABD'den çok önce güç eriÅŸimine kavuÅŸması, ABD hükümetinin ulusal savunmasında ciddi bir korku ve tehdit yaratmıştı. Apollo projesi ile Ay'a ayak basılması ABD'nin uzayda güç dengesini eÅŸitlerken, nükleer füzelerin uzay atmosferine çıktığı anda imha edilmesini saÄŸlayabilecek hava savunma silah sistemlerinin de geliÅŸtirilmesini saÄŸladı. SoÄŸuk Savaşın bitmesiyle durgunluk dönemi yaÅŸayan uzay çalışmaları, 2003 yılında Çin'in ilk insanlı uzay uçuÅŸunu yapmasıyla yeniden hareketlenmeye baÅŸladı. Amerikan özel sektör giriÅŸimcilerinin de uzay misyonlarına dâhil olması, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) dışında Ä°srail, Hindistan, BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE), Güney Kore, Yeni Zelanda, Avustralya ve Japonya'nın uzay çalışmalarıyla çok aktörlü bir nitelik kazandı. Uzay 2.0 ortamında bu kez Rusya'ya ek olarak Çin de ABD ve müttefikleri tarafından yeni bir tehdit olarak görülmeye baÅŸladı.
NATO liderler zirvesi sonuç bildirisinde, Çin'in savaşın doÄŸasını deÄŸiÅŸtirmeye sahip yeni yıkıcı teknolojilere yatırım yaptığına, ekonomik ve askeri silahlanma alanındaki yükseliÅŸine ve dahası ittifakın uluslararası alandaki güvenliÄŸine meydan okuduÄŸuna yer verildi. Yeni silahlar ve savaÅŸ teknolojilerinin uzay alanı için geliÅŸtirilmiÅŸ olması en kritik konu olarak öne çıkıyor. Çin'in küresel güç olma çalışmalarının altında barışçıl maksatların yatmadığı yönündeki ifadeler de bu kapsamdaki tehdit algısını yansıtıyor.
2030 yılında yapay zekâ alanında dünya lideri olmayı planlayan Çin, bu teknolojiye dayalı otonom silah sistemlerini, ilaveten yönlendirilmiÅŸ elektromanyetik spektrum silahlarını, 5G baÄŸlantılı yeni teknolojileri ve kuantum ışınlanma ve biyo-teknoloji alanındaki yeni uygulamaları sürekli geliÅŸtirmekte. Çin ordusu 2015 yılında büyük veri ve yapay zekâya dayalı otonom ve yönlendirilmiÅŸ enerji silah sistemlerini konu edinen ve yeni bir savaÅŸ konseptinin üstünde duran “Işık Savaşı” isimli bir kitap yayınladı. Ayın karanlık yüzüne ilk iniÅŸi gerçekleÅŸtiren Çin'in otonom robotu ay yüzeyinden materyal toplarken bir yandan da elektromanyetik deneyler yaptı. Işık harbine uygun ÅŸekilde testleri devam ettiren Çin'in, uydulara yerleÅŸtirilebilecek otonom, yönlendirilmiÅŸ elektromanyetik spektrum bazlı silahlar (lazer ve yüksek güçlü mikro dalga silahları) ile bu yeni savaÅŸ konseptini 2030'a kadar hayata geçirmeyi planladığı ileri sürülebilir. Bu ışık harbi konsepti, öncelikle hipersonik füzeler ve kıtalararası balistik füzeleri hızlı ÅŸekilde imha eden lazer yapıda bir hava savunma sistemi olarak düÅŸünüldü.
Uluslararası uzay hukuku uzayda yürütülecek faaliyetlerde barışçıl amaçları zorunlu kılarken, Çin 2007 yılında rakip ülkelerin askeri uydularını hedef alan bir tatbikat gerçekleÅŸtirdi. Dünyadan kendi meteoroloji uydusunu vurarak askeri kapasitesini ve uydu savaÅŸlarına hazırlıklı olduÄŸunu gösterdi. Ayrıca uzayda yer alan uydu ve silah sistemlerinin ana yapısının biliÅŸim altyapısı ile oluÅŸturulduÄŸu düÅŸünülerse siber tehditler de uzay alanına eklemlenmekte, yapay zekâ teknolojisinde lider konuma gelmiÅŸ bir ülkenin siber saldırı silahlarının da yıkıcı olacağı düÅŸünülmekte. Çin'in uzayda da liderliÄŸe oynadığı dikkate alınırsa uzaydaki tüm uyduları devre dışı bırakabilecek siber yazılım sistemleri geliÅŸtirebilme ihtimali de gözden uzak tutulmuyor. Uydu savar silah sistemleri, özellikle uzay tabanlı lazer silah sistemleri, Çin'in en önem verdiÄŸi yeni nesil silahlardan.
Çin'in yeni savunma stratejilerinin yer aldığı 2019 tarihli “Beyaz Kitap”ta dış uzay alanı, uluslararası stratejik rekabette kritik bir alan olarak tanımlandı ve dış uzayda güvenliÄŸin saÄŸlanması ulusal ve sosyal kalkınma için öncelikli bir konu olarak belirtildi. Çin lideri Åži Cinping ordudan uzayda yeni doktrinler, kavramlar geliÅŸtirilmesini ve dünya yörüngesinde dönen uydular için Uzay Alanı Farkındalığı oluÅŸturulmasını istedi. Çin 2024'te yapımı bitecek olan ve alçak dünya yörüngesine yerleÅŸecek kalıcı Tiangong uzay istasyonunun modüllerini, son gönderdiÄŸi üç taykonot ile geliÅŸtirmeye devam ediyor. Bu uzay istasyonun 10 metreye kadar uzanan ve 20 tonluk bir uzay objesini kavrayabilecek devasa robotik kolları bulunuyor. Füze ile vurma, lazer ile yok etme, uydu kör etme, siber saldırı ile devre dışı bırakma dışında diÄŸer ülkelerin uydularını robot kollarla ele geçirebilme tehdidi ABD tarafından dile getirildi ve Çin'in alçak yörüngedeki modüler uzay istasyonu askeri bir üs ÅŸeklinde yorumlanarak bu yönden tehlikeli görüldüÄŸü ifade edildi.
Uzay ittifakları
DüÅŸük yerçekimi ortamında tıbbi ve biyolojik virüs deneylerinin yapılabildiÄŸi T ÅŸeklindeki uzay istasyonu, Çin'in bu alandaki çalışmalarını sürdüreceÄŸi yeni laboratuvar ortamı olarak düÅŸünülmekte. Çin'in Ay misyonu kapsamında istasyon içerisinde yaÅŸam destek üniteleri ve bitki ve su atık sistemleri de yer alacak. Uluslararası Uzay Ä°stasyonu 2024'te fiilen sona erdirileceÄŸinden Çin, kendi uzay istasyonu ile bu misyonun yerini almak istiyor. Nitekim inÅŸası devam eden kendi uluslararası uzay istasyonu çalışmalarını ÅŸeffaflaÅŸtırmak amacıyla BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) Dış Uzay Ofisi ile birlikte bu istasyonda bilimsel çalışma yapmak isteyen ülkelere 2018'de çaÄŸrıda bulunmuÅŸtu. Seçilen ülkeler Rusya, Belçika, Fransa, Almanya, Hindistan, Ä°talya, Japonya, Kenya, Hollanda, Norveç, Meksika, Polonya, Peru, Suudi Arabistan, Ä°spanya ve Ä°sviçre uzay tıbbı, biyo-teknoloji, düÅŸük yerçekimi, uzay radyasyonu etkileri ve uzayda bitki yetiÅŸtirme konularında bu istasyonda yer alabilecekler. Kapasitesi sürekli artırabilecek ÅŸekilde dizayn edilen istasyonda birleÅŸme üniteleri (baÄŸlantı limanları) farklı uzay araçları ile fırlatılan modüllerin eklemlenmesine uygun ÅŸekilde tasarlandı.
Çin, uzay istasyonu dışında, Hubble teleskobunun benzeri olan ve ondan 300 kat daha iyi görüntü kalitesine sahip modüler Xuntion (Cennetleri AraÅŸtıran) teleskobunu, dünyaya yakın asteroitleri tespit etmek, Çin uzay madenciliÄŸi faaliyetlerini desteklemek için kullanmak ve diÄŸer gezegen çalışmalarına katkıda bulunmak için alçak yörüngede kendi uzay istasyonuna yakın ÅŸekilde konuÅŸlandıracak. Teleskop mekanizmanın yeni geliÅŸtirilen uzay tabanlı lazer silahların düÅŸman uydularını vurması için hedef noktasını gösterme bakımından da önemli bir rolü olacak. Yer tabanlı radar hedef uyduları tespit ederken, konuÅŸlandırılabilen membran teleskop lazerin hedefi vuruÅŸuna odaklanabiliyor. Askerî açıdan bakınca, Çin'in, muhtemel bir ışık harbini destekleyici sistemleri alçak yörüngeye yerleÅŸtirmekte olduÄŸu varsayılabilir.
2021 yılı içinde yaklaşık 40'a yakın uzay cismini fırlatacak olan Çin, ABD'nin hemen ardından kendi uzay aracını Mars'a göndererek ABD ile aynı anda aynı misyonlar için faaliyet gösteriyor. Tüm bu uzay çalışmalarında Rusya'nın desteÄŸinin de olduÄŸunu söylemek yanlış olmaz. Anti-uydu savaÅŸ sistemi Ruslar tarafından SoÄŸuk SavaÅŸ'ta ABD'ye karşı düÅŸünülmüÅŸtü. Ä°lk Mir uzay istasyonunu yapan Ruslar, Çinlileri de bu alanda istasyon sahibi olmaları için teÅŸvik etmiÅŸti; iki ülke Mart 2021'de Ay üzerinde ya da yörüngesinde ortak bir Ay uzay üssü kurmayı kararlaÅŸtırdılar. NATO tarafından potansiyel tehdit addedilen Rusya güçlü nükleer silah kapasitesi ve uzay deneyimi ile Çin'in yanında yer alarak bir güç dengesi oluÅŸturmuÅŸ görünüyor. Asya Pasifik'teki Quad ittifakı ülkeleri Japonya, Güney Kore, Hindistan ve Avustralya'nın uzay çalışmaları da bu kapsamda Çin'e karşı ABD tarafından destekleniyor.
“Türk Uzay Kuvvetleri”
Uzayda savaÅŸ gücü anlamında rakibinin gerisinde kalan Amerikan hükümeti uluslararası hukuku ön plana çıkararak, rakiplerini engellemeye çalışan bir strateji izliyor. Sovyetler BirliÄŸi'nin Sputnik'i 1957'de uzaya fırlatmasıyla, insanlı uzay uçuÅŸlarının ardından 1967 yılında Dış Uzay AnlaÅŸması imzalanmıştı. Bu stratejiye benzer bir ÅŸekilde günümüzde ABD ile sekiz ülke arasında imzalanan Artemis Ay AnlaÅŸması, Çin ve Rusya'nın bu uydu üzerindeki faaliyetlerini durdurma yönünde ilk adım olarak görülebilir. NATO da uzayın askeri anlamda silahlanmaması için uluslararası anlaÅŸmalara baÄŸlı kalacağını bildirisine ekleyerek rakiplerinin askeri faaliyetlerinin karşılıksız kalmayacağını ortaya koydu. Öte yandan, Çin'in bugüne kadar gönderdiÄŸi iki uzay aracının hızla düÅŸerek dünya yüzeyinde tehdit yaratması da ABD tarafından Çin'in bu faaliyetleri karşısında dünya kamuoyunu yanına çekmek için fırsat olarak kullanılıyor.
NATO bünyesi içinde çalışmalara baÅŸlayacak olan uzay birimine katkı saÄŸlama konusunda Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde de EskiÅŸehir'de kurulması önceden planlanmış olan ve örgütlenme yapısı belirlenen Türk Uzay Kuvvetleri'nin de aktif hale getirilmesine karar verildi. Uzayda bulunan uydularımızın güvenliÄŸini yakından takip edecek olan yeni kuvvet alanı, Hava Kuvvetleri'nden ayrı bir birim olacak. Uzaydaki yeni misyon görevlerine NATO kapsamında hazırlık yapacak Türk Uzay Kuvvetleri'nin ittifak bünyesinde geliÅŸtirilecek uzay savunma ve silah sistemleri konusunda da ordunun geliÅŸmesine katkı sunacağı öngörülüyor. Türkiye'nin de yeni stratejik tehdit alanlarına hızlıca entegre olabilmesi böylece tamamlanacaktır.
AA
Henüz yorum yapılmamış.