Sosyal Medya

İbrahim Tenekeci: Vicdan insanın çekirdeğidir

Son yıllarda, "vicdansızlar" başlıklı haberlerle ne çok karşılaşıyoruz. Yardıma muhtaç insanları dahi soyanlar var.



Bizleri soruyla ve "sorunla" başbaşa bırakıp sohbeti noktalamıştı. Manidar. Aynısını şimdi de biz yapalım.
 
Yalnız, buradaki "kıyıcı" kelimesine dikkat çekmek isterim. Aydın bahsine ciddi mesai harcamış olan Cemil Meriç, "insanlar kıyıcıydılar, kitaplara kaçtım" der. Ä°tiraf etmek gerekirse, belli bir noktadan sonra, kitaplar da kaçış için yeterli olmuyor. Çünkü yazarlarını tanımaya baÅŸlıyorsunuz. En iyisi, tabiat.
 
Bir vicdan yazısı yazmak için masaya oturduk. Ne var ki, vicdan deyince kalem elden düÅŸüyor.
 
Vicdan, ilahi adaletin içimizdeki temsilcisidir. Hak ve hakkaniyet üzerine olmaktır. Merhamettir. Özetle: Vicdan, insanın çekirdeÄŸidir.
 
Diyelim ki, ortada çok taraflı bir haksızlık var. Fakat herkes "benim vicdanım rahat" diyor. Buradaki ölçü nedir? Biz, iÅŸte o ölçüyü kaybettik yahut kaybediyoruz. Belki de bundan dolayı, "bakış açısına göre deÄŸiÅŸir" sözü, olması gerekenden daha fazla kullanılıyor. Oysa, bazı meselelere nereden ve nasıl bakacağımız bellidir, belirlenmiÅŸtir. DeÄŸiÅŸmez.
 
Vicdan dahil, birçok kadim konuda durumumuz, duruÅŸumuz ÅŸu: Hem iÅŸgal altındaki Filistin topraklarını kurtarmaktan bahsediyor, hem de ateÅŸkese seviniyoruz.
 
Entelektüel vicdana da bir örnek verelim: Hrant Dink için adalet istemek, Salih MirzabeyoÄŸlu için istememek.
 
Biraz tehlikeli olduÄŸunun farkındayım. Yine de söylemek zorundayım: "Bir insanı yaÅŸamıyorken görmek, ölürken görmekten daha acıklıdır.
Çocukların vicdana ihtiyacı yoktur. Masumdurlar.
 
Sorumluluk gibi, vicdan da yaşımızla birlikte büyür, geliÅŸir. Ä°ÅŸin aslı, büyüdükçe ve masumiyetimizi kaybettikçe, vicdanımız devreye girer. Bazen de girmez.
 
Gençken yaptığımız bir fenalığın, belli bir yaÅŸtan sonra piÅŸmanlık olarak karşımıza çıkması, bundandır. Vicdanın kanaması...
 
Bir suç iÅŸler, yıllar boyu kaçar, sonra adalete teslim olursunuz. Vicdan azabından kurtulmak için. Tam da burada, adalet ve teslimiyet kavramlarını da vicdan bahsine dahil edelim.
 
Sorumuz ise ÅŸu olsun: Ä°nsandan vicdanı çıkarırsak, geriye ne kalır? "Et parçası" cevabını vermeden önce, ÅŸunu diyelim: Neyin kaldığını, sadece Ä°srail örneÄŸine bakarak görebiliriz. Kara vicdan bile karşılamıyor.
 
Orhan Özekinci, "açık vermeyeceÄŸimiz tek muhasebe, vicdan muhasebesidir" diyor. Tabii bunun için, henüz insanlığımızı kaybetmemiÅŸ olmamız gerekiyor.
 
Son yıllarda, "vicdansızlar" baÅŸlıklı haberlerle ne çok karşılaşıyoruz. Yardıma muhtaç insanları dahi soyanlar var.
 
Vicdansız kimse, dikkat ederseniz insan demiyorum, hak-hukuk tanımayandır. Ä°nsan olmanın basit ve ince özelliklerini kaybetmiÅŸ, körelmiÅŸtir.
 
Yazmıştık, yine yazalım: Kadim kavramların ya içi boÅŸaltılıyor ya da yerine "yenileri" ikame edilmeye çalışılıyor. Ahlak-etik, kibir-ego örneklerinde olduÄŸu gibi.
 
Yanılıyor olabilirim, gördüÄŸüm ÅŸu: Vicdan deÄŸil de, sevgi ve hoÅŸgörü diyorlar.
 
Sevmek, kimseyi vicdan sahibi yapmaz. Ayrıca esas olan, sevgi değil, saygıdır.
 
Sevgi, sorumluluk içermeyebilir. Buna karşılık, vicdan meselesi diye bir ÅŸey vardır.
 
Sözgelimi, Filistinlileri sevmiyor olabilirsiniz. Fakat haklarını teslim etmek zorundasınız. Bu da sizi, vicdanlı olmaya götürür.
 
Sevgi kelimesini dilinden düÅŸürmeyen, durmadan "hümanizm" diyen Batı medeniyetinin tüm dünyada yaptıklarına bir bakın. Ayrıca nasıl bir çifte standart uyguladıklarına da. Hangi vicdan sahibi, bunları kabul edebilir?
 
Cevdet Karal"ın Vicdan ÅŸiirini anmadan, böyle bir yazıyı nasıl bitirebilirim? Vicdan, Hilkatin Ä°lk Günleri, sayfa altmış yedi.
 
Diyelim ki, vicdan sahibi olmak, olmakların en güzelidir.
 
 
Kaynak: YeniÅŸafak / ArÅŸiv

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.