Güncel
Taha Kılınç / Hedefler net
Anadolu Ajansı’nın Kahire merkezli Ortadoğu ofisinin -2012’de hizmete açılmıştı- son yöneticisi olan Tevfik Ganem, Mısırlı ve Türkiyeli gazetecileri çeşitli vesilelerle buluşturmuş, iki ülke arasında bilhassa medya ve enformasyon sahasındaki işbirliğinin en üst düzeylere çıkması için gayret göstermiş bir isimdi. Ayrıca kendisi mesleğini Mısır dışında da icra etmiş, uluslararası tecrübesiyle geniş bir entelektüel birikim ve zengin bir çevre edinmişti.
Taha Kılınç / Yeni Åžafak
Kahire’nin batısındaki Gize’de bulunan evine 21 Mayıs günü yapılan baskınla gözaltına alınan, ardından da tutuklanan duayen Mısırlı gazeteci Tevfik Ganem (66), hâlâ özgürlüÄŸüne kavuÅŸamadı. Ailesinin endiÅŸeli bekleyiÅŸi devam ederken, uluslararası kurumların Ganem’in serbest bırakılması yönündeki ısrarlı çaÄŸrıları da sürüyor.
Anadolu Ajansı’nın Kahire merkezli OrtadoÄŸu ofisinin -2012’de hizmete açılmıştı- son yöneticisi olan Tevfik Ganem, Mısırlı ve Türkiyeli gazetecileri çeÅŸitli vesilelerle buluÅŸturmuÅŸ, iki ülke arasında bilhassa medya ve enformasyon sahasındaki iÅŸbirliÄŸinin en üst düzeylere çıkması için gayret göstermiÅŸ bir isimdi. Ayrıca kendisi mesleÄŸini Mısır dışında da icra etmiÅŸ, uluslararası tecrübesiyle geniÅŸ bir entelektüel birikim ve zengin bir çevre edinmiÅŸti.
Avukatının yaptığı açıklamada, Ganem’in bilhassa Anadolu Ajansı’ndaki görevi sebebiyle sorgulandığı, sorgu sırasında “ajansın haber toplama yöntemleri”nin mercek altına alındığı, Mısır’la ilgili haber ve yorumlarda nasıl bir yol izlendiÄŸiyle ilgili noktaların irdelendiÄŸi belirtildi. Avukatına göre, Mısır yetkili makamları, Ganem’in ajansın yayın politikasına etkisini ve hangi yönlendirmelerde bulunduÄŸunu da anlamaya çalıştı. Evine yapılan baskında cep telefonuna ve bilgisayarına el konan Ganem, ilk sorgulamanın ardından sevk edildiÄŸi mahkemede, 26 Mayıs günü tutuklandı. Savcılar, Ganem’i “silahlı örgüt üyeliÄŸi” ile suçluyordu.
Ünlü bir gazeteci ve Mısır-Türkiye iliÅŸkilerinin medya ayağında aktif rol oynamış bir ÅŸahsiyet olarak Tevfik Ganem, Mısırlı yetkililerin “tanımadığı” bir isim deÄŸildi. 3 Temmuz 2013’teki askerî darbeden sonra çok sayıda Müslüman KardeÅŸler TeÅŸkilâtı (kısaca: Ä°hvân) üyesi veya “Ä°hvân sempatizanı” tutuklanıp hapse atılırken, Ganem’le ilgili herhangi bir soruÅŸturma vs. bile açılmamıştı. Altı yıl önce aktif gazeteciliÄŸi tamamen bırakarak emekliye ayrılan Ganem, Gize’deki evinde kendi halinde yaÅŸamını sürdürüyor, dışarıyla neredeyse hiç temas kurmuyordu. Ve ne olursa olsun, Mısır’dan ayrılmamaya da kararlıydı üstelik.
Mısır’la Türkiye arasındaki köprülerin yeniden kurulmaya çalışıldığı bir dönemde, Anadolu Ajansı OrtadoÄŸu Ofisi’nin eski müdürünün apar-topar gözaltına alınıp ajansın faaliyetleri hakkında sorgulanması ve sonrasında da tutuklanması, Mısır yönetiminin “zaman ayarlı” bir adımı gibi görünüyor. Nitekim önceki gün Prof. Dr. Yasin Aktay da gazetemizdeki köÅŸesinde yazdı: Mısırlı yetkililer, olası bir “barışma”nın ÅŸartları babında, Türkiye’yi “imkânsız”a zorlamaya ve her alanda mümkün olduÄŸunca geri adım attırmaya çabalıyor. Tevfik Ganem’in de bu çerçevede kasıtlı biçimde hedef seçilmiÅŸ olması mümkün.
***
Haberini gazetemizin dünkü nüshasında ayrıntılı biçimde okudunuz: BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE) rejiminin önde gelen muhaliflerinden Âlâ Sıddîk, Londra’da geçirdiÄŸi ÅŸüpheli bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. 2012’den bu yana tutuklu bulunan ve BAE vatandaÅŸlığından da çıkarılan akademisyen babası Muhammed Sıddîk için mücadele eden Âlâ, henüz 33 yaşındaydı.
Öte yandan, Ä°srail’le iliÅŸkileri her alanda derinleÅŸtirerek sürdüren BAE yönetimi, ilkokullarda okutulan ders kitaplarına da el atarak, Filistin topraklarındaki iÅŸgali normalleÅŸtiren bir müfredatı yürürlüÄŸe koydu. BAE’li çocuklara sunulan yeni metinlerde, iÅŸgal altındaki topraklarda “birlikte yaÅŸam” övülürken, iÅŸgalcilerle ilgili olumlu ve yüceltici üsluplar dikkat çekiyor.
***
Gazetecilerin tutuklanması, aktivistlerin çeÅŸitli yöntemlerle devre dışı bırakılması, basın-yayın ve eÄŸitim materyalleri yoluyla Ä°srail’in Filistin’deki iÅŸgalinin kitlelere kabul ettirilmesi… Bütün bunlar OrtadoÄŸu’da Mısır, BAE ve Suudi Arabistan’ın başını çektiÄŸi “Siyasal Ä°slâm’la savaÅŸ” konseptinin uzantıları. Resmî politikaya herhangi bir eleÅŸtiri getiren ya da mesafeli duran herkesin terörle iliÅŸkilendirildiÄŸi bir cinnet konsepti bu. Anlaşılan o ki, Türkiye’yi de ancak bu savaÅŸa aktif biçimde katılırsa, gerçekten aralarına kabul edecekler.
Aslında bir “dünya görüÅŸü mücadelesi”ne tanıklık ediyoruz hep birlikte. Meselenin temelinde de Ä°slâm’la ve insanın temel haklarıyla kurulan münasebetin biçimi yatıyor. Bu hakikat net biçimde teÅŸhis edilirse, bölgemizin bundan sonraki on yıllarını etkisi altına alacak ve dışarıdan müdahalelere karşı OrtadoÄŸu’yu daha da kırılganlaÅŸtıracak olan sürecin mahiyetini tüm boyutlarıyla kavramak mümkün olur. Son derece planlı-programlı ve hedeflerini netleÅŸtirmiÅŸ bir savaÅŸ bu çünkü.
Henüz yorum yapılmamış.