Güncel
Sodom, Gomore ve Bahtımızın Rüzgârı
Deniz seviyesinin altında bulunmasıyla şöhrete kavuşan Orta Doğu’daki göle de adını veren Hz. Lût, yaygın ve kabûl gören mâlûmâta göre, Hz.İbrâhim’in yeğeni. Sodom’da yaşarken, şehir halkına ilâhî mesajı iletmiş. Fakat Sodomlular bu lâhûtî sese kulaklarını tıkayarak mülevves yaşayışlarını sürdürmüşlerdir.
Turgut Güler / Kırmızılar
Kendilerine kitap veya suhûf indirilen, semâvî din teblîÄŸ edicisi sıfatıyla ümmetleri olan birkaç peygamber dışında, diÄŸerlerinin hayat hikâyeleri, muhtelif rivâyetlere, tahmînlere dayanıyor. Bunlardan biri de Hz. Lût.
Deniz seviyesinin altında bulunmasıyla ÅŸöhrete kavuÅŸan Orta DoÄŸu’daki göle de adını veren Hz. Lût, yaygın ve kabûl gören mâlûmâta göre, Hz.Ä°brâhim’in yeÄŸeni. Sodom’da yaÅŸarken, ÅŸehir halkına ilâhî mesajı iletmiÅŸ. Fakat Sodomlular bu lâhûtî sese kulaklarını tıkayarak mülevves yaÅŸayışlarını sürdürmüÅŸlerdir.
Bugünkü gay tâifesinin ataları durumundaki Sodom ahâlisi, alçaklıkta zirve sayılan bir harekete de tevessül edip, genç ve yakışıklı erkek kılığında Sodom’a gelen, Hz. Lût’un evine misâfir olan üç meleÄŸe ( Cebrâil, Mikâil, Ä°srâfil ) tecâvüze yeltenmiÅŸlerdir.
Kulak, göz dayanmaz bir manzara içinde helâk olan Sodom’a, son def’a bakmayı deneyen Hz.Lût’un karısı, bulunduÄŸu yerde bir tuz kayasına dönüÅŸmüÅŸtür.
Kur’ân-ı Kerîm’de müteaddid yerde adına ve fiillerine iÅŸâret edilen Hz. Lût’un; Türkiye’nin de aralaraında bulunduÄŸu yirmibirinci yüzyıl Dünyâsında, yeniden uÄŸraması gereken o kadar çok ÅŸehir var ki… Bunlardan bâzıları, Sodom’u da, Gomore’yi de mâsûma çıkarır.
Ahlâksızlığı ve pespâye bir hayat sürdürmeyi, bâzı ÅŸehirlerin inhisârına alma veya verme devri, çoktan kapandı. Televizyon, internet vb. teknoloji meyveleriyle, bütün bir Dünyâ Sodom’laÅŸtı. Devlet sınırları ve pasaport kontrolleri, BaÅŸçavuÅŸ’un beygiri kadar bile kaale alınmıyor. KuyruÄŸuna basılanlar da, etrâfı dolduran alkış ehlinden cesâret alarak naiflik cakası satıyorlar.
Resim veya ressamlardan söz ederken kullanılan “naif” kelimesi, Fransızcadan, bir nokta eksiÄŸi ile alınmış.[1]
Herhangi bir ustaya, ekole, akıma baÄŸlı kalmadan, kendi kendini yetiÅŸtirmiÅŸ ve eserlerinde de baÅŸkalarına âit iz, tesir görülmeyen san’atkârlara naif deniyor. Naif san’at gibi, geniÅŸ bir tâbire, baÅŸlığa karşılık, bu sözün borusu daha çok resim sâhasında çalınıyor. Batıda, özellikle Fransa’da pazar yeri ressamları, primitifler, alaylılar diye anılan naifler, peyzajda, harekette ve renkte çocuksu davranmakla ithâm edilmiÅŸlerdir. Her ÅŸeye raÄŸmen, Avrupa resim galerilerine kalem ve fırçalarının hakkıyla giren, parmakla gösterilen yerlere çıkan naif ressamlar, hiç de az deÄŸildir.
Peki, Türkiye’de durum nedir? Puro dumanını karşısındakinin suratına boÅŸaltıp ha bire “lo lo” diyen fıkra ressamı gibi, anlaşılmazlık ve garîblik dışında hüneri olmayan –nereden icâb ettiyse – kendine naif yakıştırması yapan yığınla mukallid var. Özenti içindeki rûh hâlinden naif ÅŸahsiyet portresi çıkar mı?
Kısacası, her iÅŸimiz gibi, san’ata bakışımız ve ortaya koyduÄŸumuz san’atkâr tipi de bahtımızın rüzgârına kapılmış gidiyor.
[1] Fransızca aslı: naïf
Henüz yorum yapılmamış.