Yunus’un dünyasından, İsmet Özel’in dünyasına…
Alaattin Karaca / Karar Gazetesi
Hüseyin Cöntürk, Turgut Uyar’a iliÅŸkin yazdığı küçük ama çok deÄŸerli kitabında (Turgut Uyar, de Yayınevi, 1961) bir ÅŸairin dünyaya kendine özgü bir bakışı olması gerektiÄŸini söyler ve Uyar’ın ÅŸiirini dünyaya bakışı doÄŸrultusunda çözümler. Bu beni, modern ÅŸairle sufi ÅŸairin dünyaya nasıl baktığı konusunda düÅŸünmeye, daha doÄŸrusu Yunus Emre ile Ä°smet Özel’in dünyaya bakışları arasında bir karşılaÅŸtırma yapmaya sevk etti. Böylece sufi ÅŸiirle modern ÅŸiiri de karşılaÅŸtıracak, aralarındaki benzerlik ve farklara dikkat çekecektim.
Neden Yunus’la Ä°smet Özel?.. Çünkü dünyaya bakış konusunda Özel’in ÅŸiirlerinin diplerinde bazı noktalarda bence sufilere benzeyen bir tavır var. Ama aynı mı? Elbette deÄŸil!..
DediÄŸim gibi, Ä°smet Özel’in ÅŸiirinin diplerinde, dünyaya derviÅŸlere özgü bir sırt çevirme vardır. Meselâ “Mataramda Tuzlu Su”da dünya, âdeta insanı cezbeden, aldatan bir “baygın meyve”dir. Yunus’un “Dünyanın muhabbeti aÄŸulu aÅŸa benzer” mısraındaki aÄŸulu aÅŸ gibi… “Bir Yusuf Masalı”nda “bu sürgün yeri, bu pıtraklı diyar”dır, “üstü başı kükürtlü”, “günden güne çopurlaÅŸan” bir “yer yuvarlağı”dır… Özel’in “… bu sürgün yeri, bu pıtraklı diyar” mısraıyla Yunus’un “Vatanımdan ayırdılar bu dünyaya düÅŸtü gönül” mısraı arasında dünyayı, gurbet veya sürgün yeri olarak görmek bakımından bir benzerlik yok mu?.. Sonra “Bir hayatı, ısmarlama bir hayatı bırakıyorum” der Ä°smet Özel. Bu mısraıyla sanki Yunus’un; “Bilenlere sormak gerek bu tendeki cân ne imiÅŸ” mısraına yüzyıllar sonra aynı ruh hâliyle cevap vermektedir.
Özel’in ÅŸiir öznesi, derviÅŸlere benzer bir tavırla kararlı biçimde dünyayı elinin tersiyle itiyor; “Ils Sont Eux”de ifade ettiÄŸi üzere zaten yerini yadırgamıştır, uyumsuzdur, sadece hakikate ve adalete tâbi olduÄŸu için -Yunus’un ÅŸiirlerinde bunun karşılığı Hak âşığıdır- “uzun yola çıkmaya hüküm…” (Mataramda Tuzlu Su) giymiÅŸ, beyazların (iktidardakilerin) yöresinde nasibi kalmamış, zorbaların arasında tehlikeli biri olarak tanınmıştır. Zaten “yaÅŸamak/ [onun için] dokunaklı bir ÅŸarkı deÄŸil[dir] ki” (Yıkılma Sakın)
Özel’in bu tavrında kanaatimce hakikat uÄŸruna dünyaya, kalabalıklara ve güce tâbi olmayı ÅŸuurlu olarak reddetme ve yalnızlığı seçme düÅŸüncesi var. Ahlâkî bir isyan!.. Ä°çindeki militan ve entelektüel ses durmuyor. Nitekim aynı ÅŸiirde “vahÅŸetim” der, “beni baygın meyvelerin lezzetinden kopardı”… Bu adaletsiz düzene, dünyaya ayak uydurmamak, modern dünyada yabanî/ vahÅŸi görülmeye yeter!.. Åžiirdeki baygın meyveler, Yunus’ta ve sufî ÅŸiirde sık sık tekrar edilen ‘fâni dünya’ olarak okunabilir, baygın meyvelerin lezzetinden kopmak ve “dünyada/ acı kök tadı” seçmek, dünyaya, güce, makama sırt çevirerek, onurlu bir çileyi yüklenmek ÅŸeklinde anlaşılmalıdır. Meselâ ben, Yunus’un “Bildik gelenler geçdiler gördük konanlar göçdüler/ AÅŸk ÅŸarâbın içen canlar uymaz göçmeÄŸe konmaÄŸa” mısraları ile Ä°smet Özel’in “bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya/ taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım” mısraları arasında, terk-i dünya noktasında temelde aynı anlamı ve tavrı buluyorum. Yunus’un “AÅŸk ÅŸarabından içen…” derviÅŸi ile Ä°smet Özel’in hayattan bir koku, bir yankı, bir boya taşımayacağına dair belge imzalayan ve matarasında tuzlu su bulunan modern öznesi, dünya karşısındaki tavırları nedeniyle bazı ortak noktalarda buluÅŸuyorlar. Bu arada mataradaki tuzlu su, sufi ÅŸiirdeki çile olarak okunabilir…
Evet dünyaya bakış noktasında sufi ÅŸiirle Ä°smet Özel’in ÅŸiiri arasında birtakım ortak noktalar var!.. Lâkin Yunus’la Ä°smet Özel ÅŸiiri arasında bu baÄŸlamda önemli farklar da var!.. Yunus’un öznesi dingin, Ä°smet Özel’in öznesi âsî!..
Haftaya bıraktığımız yerden devam edelim…
Henüz yorum yapılmamış.