Güncel
"Sessiz kölelerdir ortaya çıkaran, binbir ilâh'ı.."
Kanada'da işlenen o cinayet karşısında emperial dünyanın güç merkezlerinden ve medyalarından o dünyanın görüşlerini, tepkilerini yansıtan bir itiraz, bir derin üzüntü ve şaşkınlık duydunuz mu siz? Ama, Müslüman ismi taşıyan bir kişi benzer bir cinayet işleseydi, onun cinayetine, müslümanlar olarak her birimiz tepki verirdik tabiî olarak ve vermemiz de gerekirdi.. Bizim başkalarından farkımız budur.
Kanada'da bir kiÅŸi, caddenin kenarında yaya kaldırımda yürümekte olan bir aile üzerine arabasını sürüyor, yüzlerce insanın gözü önünde ve o ailenin 4 ferdi de orada hayatlarını kaybediyorlar.
DehÅŸet verici bir tablo.. Çünkü, yaya kaldırımdakilerden kimlerin ezileceÄŸi iyi belirlenmiÅŸ ve tam da hesap edildiÄŸi üzere, tam isabet.. BaÅŸka kimsenin burnu bile kanamıyor..
Bütün ferdleri vahÅŸice öldürülen o aile ile, onları arabasıyla kasıdlı olarak ezen kaatil arasında bir ÅŸahsî husûmet veya bir hattâ bir âÅŸinâlık bile olmadığı belirlenmiÅŸ.. Sadece onların dış görünüÅŸleriyle, müslüman olduklarını yansıtmış olmaları, düÅŸman sayılmaları için yetmiÅŸ..
Ä°stanbul- NiÅŸantaşı'ndaki bir parkta oturan inançlarının gereÄŸince başı örtülü olarak oturan birisi akademisyen iki hanıma, bir alçak kiÅŸinin gelip, 'Buralarda oturamazsınız, gidin, Gaziosman PaÅŸa semtine.. (Yani, çoÄŸunlukla sıradan halkın yaÅŸadığı mıntıkalara.. demek isteyen) ve sonra da onlara fizikî olarak saldıran, yumruklayan bir ÅŸerefsiz kiÅŸiden ne farkı var, Kanada'daki bu kaatilin?
Daha da ilginç olan ÅŸu ki, bu kiÅŸi ÅŸikayet edildiÄŸinde, mahkemeye çıkarılıyor, ve ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılıyor.. Bu da mahkeme güyâ.. Neyse ki, devreye Adalet Bakanlığı giriyor ve Ä°stanbul BaÅŸsavcılığı o kiÅŸinin ifadesinin yeniden alınmasını ve tutuklanmasını saÄŸlıyor. HSK, o mahkemenin serbest bırakma kararını incelemelidir.
Kanada'daki o cinayet için, Kanada BaÅŸbakanı Trudeau, 'Ä°slamofobi / Ä°slâm korkusu' kurbanlarının acısını yüreÄŸinde hissettiÄŸini ve müslümanların acısını paylaÅŸtığını söyledi; ama, iÅŸte o kadar.. Onu da yapmayabilirdi..
Hatırlayalım, 2 sene önce de Yeni Zelanda'da Cuma namazı sırasında 52 müslüman, korkunç ÅŸekilde, tek bir kiÅŸinin silâhlarından çıkan mermilerle taranarak katledilmiÅŸti.
O serî 'kaatil' olan kiÅŸi, taa Yeni Zelanda'dan Avrupa'ya gelip, Müslüman ordularının geçmiÅŸ yüzyıllarda Haçlı ordularının nasıl yenilgiye uÄŸrattığının acısını yüreÄŸinde yaÅŸamış ve sonra Türkiye'de dolaÅŸmıştı. O kadar ki, hattâ Alp Arslan'a Malazgirt'te yenilip esir düÅŸtükten sonra Sultan Alp Arslan tarafından hayatı bağışlanarak ülkesine gönderilen ve amma o yoldayken, Bizans Ä°mparatorluÄŸu'nun el deÄŸiÅŸtirmesiyle Diogenes'in tutuklanıp bir süre kapatıldığını çoÄŸumuzun bilmediÄŸi Tokat Kalesi zindanını bile gitmiÅŸ görmüÅŸ, Bizans'ın yenilmesinin acısını derinden duymuÅŸ, silahının üzerine Diogenes'in adını bile yazmıştı.. Kezâ, Sultan Murad Hüdavendigar'ın Kosova Savaşı'nda kazanılan zaferden sonra, yaralılar arasındaki bir sırb fedaîsi tarafından hançerlenerek ÅŸehid edilmesi hadisesini bile kendisi için bir kalkış noktası yapmış ve elindeki makinalı tüfeklerin üzerine, Sultan Murad'ı hançerleyen o sırb milisinin ismini de yazmıştı.. Bir bakıma, onların dâvasının takibçisi olduÄŸunu göstermek için,
asırlarca sonra, Yeni Zelanda'daki bir mescidde namaz kılan Müslümanları hedef seçmiÅŸti.
Bunları, aslında Kanada'da sırf Müslüman oldukları için alçakça, barbarca ezilerek öldürülen -ÅŸehîd edilen Müslümanların kaatili ile, NiÅŸantaşı'ndaki bir parkta inancının gereÄŸince başı örtülü olarak oturan bir Müslüman hanıma saldıran alçak kiÅŸinin ve taa Yeni Zelanda'daki bir
Ä°slâm düÅŸmanı arasındaki ruh beraberliÄŸinin anlaşılması açısından zikrediyoruz, burada..
Kanada'da iÅŸlenen o cinayet karşısında emperial dünyanın güç merkezlerinden ve medyalarından o dünyanın görüÅŸlerini, tepkilerini yansıtan bir itiraz, bir derin üzüntü ve ÅŸaÅŸkınlık duydunuz mu siz? Ama, Müslüman ismi taşıyan bir kiÅŸi benzer bir cinayet iÅŸleseydi, onun cinayetine, müslümanlar olarak her birimiz tepki verirdik tabiî olarak ve vermemiz de gerekirdi.. Bizim baÅŸkalarından farkımız budur.
Ama, ÅŸeytanî güçlerin oyunlarının, propaganda güçlerinin nasıl tek taraflı çalıştırıldığını anlamamız gerekir.. Ve ne yazık ki, bu konuda, Müslüman dünyası bir bütün olarak tepkiler vermeye bir türlü alışamadı.
Evet, bir tepkisizlik veya boÅŸvermiÅŸlik hali, Müslüman toplumları sarmış bulunuyor. Bununla, mazlumiyet feryadları yükseltelim demiyorum. Müslümanlar olarak karşılaÅŸtığımız zulümleri dünyaya anlatmakta hiç deÄŸilse bir itiraz sesimiz yükselmeli deÄŸil mi?
DüÅŸünelim ki, geçen ay , iki haftayı aÅŸkın bir süre, sionist Ä°srail rejimi tarafından Gazze'ye yapılan füze saldırıları ve dünyanın gözü önünde, 70 kadarı çocuk ve gerisi de kadın ve savunmasız erkekler olmak üzere 300 kadar Müslüman, Ä°srail rejiminin bombardımanları altında can veriÅŸi, o bombardımanlar altında 20-25 katlı dev binaların yerle bir oluÅŸu kadar bile ilgi çekmedi dünyada.. SöylenmemiÅŸse de, söylenmek istenen adetâ ÅŸu idi: 'Oh olsun.. Onlar da korkutmasınlar Ä°srail'i..'
Hatırlıyor musunuz, o günlerde, Gazze'den Tel-Aviv üzerine atılmış bir Qassâm roketinin patlamasını anlatan Ä°ngiltere'deki bir yaÅŸlı kadın, o roketin patlamasından dolayı torununun kendisine, 'köpeÄŸim çok korktu..' diye yazdığını ifade etmiÅŸti..
Evet, zavallı köpek o patlama sesiyle kimbilir ne kadar korkmuÅŸtur, deÄŸil mi?
Ä°slam'ın düÅŸmanları dünya çapında bir duygu birliÄŸi içinde, 'El küfr-i mille-t-un Vâhideh..' / Küfür tek millettir..' ölçüsüne göre hareket ediyorlar.
Ä°slâm Milleti de kendi aralarında aynı inanç, düÅŸünce ve duygu birliÄŸi içinde olmalı deÄŸil midir?
Henüz yorum yapılmamış.