Güncel
Taksim Camisi ve Düşündürdükleri
Büyük camileri büyük yapan, içinde kaç kişinin namaz kıldığı değil, estetik anlayışları ve mimarlarıdır... Camiler mimarları ile bilinirler, mimarları ile büyük olurlar...
Fazlı Köksal
Taksim Camisi 28 Mayıs günü CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan tarafından törenle açıldı…
Taksim Camisi bir ihtiyaç mıydı? Ben ihtiyaç, hatta ihtiyacın ötesinde bir gereklilik olduÄŸunu düÅŸünenlerdenim. Neden mi? Anlatayım…
Civarda AÄŸa Camisi dışında cami olmaması, Cuma namazlarında ufacık mescitlerden sokaklara taÅŸan insan manzaraları, sokakların ibadethaneye dönüÅŸmesi Ä°stanbul’a yakışmıyordu… Bu durum Taksim’e bir camiyi gerekli kılıyordu.
Ama Taksim’e bir cami yapılmasını gerekli kılan daha da önemli bir husus vardı. Bu hususa aslında ErdoÄŸan açılış konuÅŸmasında “150 yıllık hasret bitti” cümlesi ile üstü kapalı olarak temas etti. Her türlü olumsuzluÄŸu 1923 ile baÅŸlatan Ä°slamcı gelenekten gelen CumhurbaÅŸkanının “Ä°ki AyyaÅŸ”, eÅŸinin “90 yıllık enkazı kaldırdık” sözleri hala hafızalarda iken Taksim Camisi hayalini 150 yıl ötesine, yani “Ulu Hakan Abdülhamit” dönemini de kapsayacak kadar geriye taşıması gerçekten üzerinde durulacak cinsten.
Taksim Camisi yapılana kadar, Taksim’deki en büyük ibadethane 1880 yılında yapılan Aya Triada kilisesi idi. Bu kilisenin yapılış hikâyesi Türk Tarihi açısından hüzünlü. 93 Harbi olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda tarihimizin en büyük yenilgilerinden birini aldık. Ruslar doÄŸuda Erzurum’a, batıda o tarihte Ayestefanos olarak bilinen YeÅŸilköy’e kadar geldiler. 3 Mart 1878'de Ä°stanbul'un YeÅŸilköy semtinde Osmanlı Devleti açısından ağır koÅŸullar içeren Ayestefanos AntlaÅŸması imzalandı. Bu anlaÅŸma ile Ruslar Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunda yaÅŸayan Ortodoksların hamisi durumuna geldi. Ve Rusya’nın zorlamaları ile inÅŸaatına baÅŸlanan Aya Triadi Ortadoks kilisesi 1880 yılında tamamlandı. O günden bu yana Taksim’in en büyük mabedi olmayı sürdürüyordu. Burada bir parantez açarak, Ä°slamcı çevrelerin “Ulu Hakan” olarak nitelediÄŸi II. Abdülhamit 1876 yılında tahta çıktığını, 93 Harbinde de Ayastefonos AntlaÅŸması imzalanırken de Aya Triadi Ortadoks Kilisesi yapılırken de onun tahtta olduÄŸunu belirtelim.
Moskova’daki Kremlin Meydanında, Paris’teki Concorde Meydanında, Londra’daki Trafalgar Meydanında veya Berlin’deki Alexanderplatz’da kiliseden daha büyük bir cami yapılmasına izin verileceÄŸini düÅŸünebiliyor musunuz? Ama Ulu Hakan Abdülhamit, Taksim meydanına civardaki tüm camilerde büyük bir Hristiyan mabedi yapılmasına onay verdi. Taksim Meydanı ve yakın çevresinde, onlarca kilise ve sinegog yanında Aya Tradi gibi dev bir mabedin bulunmasına karşılık, AÄŸa Camii dışında cami bulunmaması, bir nevi bu bölgedeki egemenliÄŸimize konan bir ipotek gibiydi. ErdoÄŸan “150 yıllık hasret bitti” derken bu çarpıklığa vurgu yapmak istiyor, ama ucu “Ulu Hakan Abdülhamit Han”a dokunacağı için sadece ima etmekle yetiniyordu.
Evet, Taksim’e bir Cami yapılması bu nedenle de bir gereklilikti. Ama mimarisi, yer seçimi, ismi, meydanla bütünleÅŸmesi/bütünleÅŸememesi tartışılması gereken hususlar… Taksim Camisi yapılmasının arkasında, tahmin ettiÄŸim gibi tarihi bir amaç varsa, 93 Harbindeki ön önemli kahramanlıklardan birisini gösteren Plevne Kahramanı Gazi Osman PaÅŸa’nın ismi verilebilirdi camiye. Ayrıca cami mimari açıdan ses getirecek, eÅŸi benzeri olmayan bir cami olmalıydı. Cami projesi uluslararası bir yarışma sonucu seçilmeliydi… Ama öyle yapılmadı. Caminin projesi ile CumhurbaÅŸkanlığı Sarayının da mimarı olan, “bizim mimar” Åžefik Birkiye görevlendirildi… Sonuçta mimari açıdan fazla bir iddiası olmayan, Sinan camilerinin taklidi olan camilere bir yenisi eklendi…
Aynı anda binlerce, on binlerce kiÅŸinin namaz kılabileceÄŸi camiler yapmak tabii ki önemli.
Ama çok fazla kiÅŸinin aynı anda namaz kılabildiÄŸi her camii büyük cami midir?
Büyük camileri büyük yapan, içinde kaç kiÅŸinin namaz kıldığı deÄŸil, estetik anlayışları ve mimarlarıdır... Camiler mimarları ile bilinirler, mimarları ile büyük olurlar...
Birazcık genel kültürü olan birisi; Selimiye, Süleymaniye, Rüstem PaÅŸa, Mihrimah Sultan Camilerinin Koca Sinan'ın, Sultanahmet Caminin Sedefkar Mehmet AÄŸa'nın, Bursa YeÅŸil Caminin Hacı Ä°vaz'ın, Dolmabahçe ve Ortaköy Camilerinin Balyan'ların. 20. yüzyılda yapılmış en büyük camilerden Ä°slamabad Faysal Camisinin Vedat Dalokay'ın eseri olduÄŸunu bilir...
Pekiyi Çamlıca Camisinin mimarı kim?
Ve mimarları kamuoyu tarafından bilinmeyen, kötü bir Sinan taklidi olmaktan öteye geçmeyen, Çamlıca Camisi, Adana'daki Sabancı Camisi, KahramanmaraÅŸ'taki Abdülhamit Camisi gerçekten büyük cami midir? Çamlıca Camisini görmedim. Fakat diÄŸer iki camiyi gördüm. Ne doÄŸal iklimlendirme var, ne usta iÅŸi taÅŸ veya ahÅŸap iÅŸçiliÄŸi, ne akustik ... Ne de tarihi camilerde ve yeni yapılmış bazı modern camilerde hissettiÄŸiniz uhrevi dinginliÄŸi hissedebiliyorsunuz. Koca taÅŸ ve beton yığınları..
Taksim Camisi mimarı diÄŸerlerine göre biraz daha fazla biliniyor… O da sarayın mimarı olduÄŸu için. Mutemet gazeteci Ahmet Hakan 6 Ekim 2014 tarihli ve “Yeni Türkiye’nin yeni mimarı: Åžefik Birkiye” baÅŸlıklı yazısında, bakın Taksim Camisi mimarını nasıl tanımlıyor: "Yani karşımızda "yeni Türkiye'nin mimarı" diyebileceÄŸimiz bir mimar var. Ve o mimarın mimari yaklaşımı ise aÅŸağı yukarı ÅŸöyle bir ÅŸey: Biraz yuvarlak sütunlarla Roma mimarisinden alınır, içine biraz Selçuklu mimarisi karıştırılır, üstüne azıcık Bizans mimarisi ekilir, bunlar azıcık eklektik, azıcık da postmodern bir anlayışla harman edilir ve "neoklasik" denilerek sıcacık servis edilir.”
Sözü Mehmet Akif'e bırakalım;
“Hadi gel yıkalım ÅŸu Süleymaniye’yi desen,
Ä°ki kazma kürek, iki de ırgat gerek,
Ancak hadi gel yapalım şunu geri desen,
Bir Sinan, bir de Süleyman gerek.”
Mimari deÄŸeri olan anıt binalar yapmak için yalnızca para ve niyet kâfi gelmez... Büyük mimarlar ve o mimarlara destek verecek, sanattan, edebiyattan, musikiden ve mimariden anlayan, estetik zevki geliÅŸmiÅŸ kültürel birikimi yüksek, gerçekten büyük yöneticiler gerek...
Yoksa yapılanlar bir taklitten öteye gidemez…
kaynak: kirmizilar.com
Henüz yorum yapılmamış.