Özel / Analiz Haber
Türkiye’nin Polonya’ya SİHA satışı ve jeopolitik özerklik
Türkiye’nin son yıllarda İHA ve SİHA alanında kaydettiği gelişmeler malum; bu sistemlerle hem iç güvenlik harekâtı hem de sınır ötesi operasyonlarda büyük başarılar kazanıldı. Bu başarılı kullanım ihracat performansına da yansımış görünüyor. Zaten Türkiye’nin savunma sektöründe bir süredir MilGem, T129 Atak gibi daha komplike platformların ihracatına başlaması da hem sektörün hem de ürünlerinin yetkinliğinin göstergeleri. Polonya’ya SİHA ihracatı da hem askeri – teknik hem de stratejik düzlemde dikkat çekici bir gelişme. Bu satışın önemini üç ana başlık altında toplamak mümkün.
Arda MevlütoÄŸlu / Savunma ve Güvenlik Yazarı
Polonya Devlet BaÅŸkanı Andrzej Sebastian Duda, CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın davetlisi olarak resmi bir ziyaret için 24 Mayıs günü Türkiye’ye geldi. Aynı gün Duda ve ErdoÄŸan’ın katıldığı bir törende de Polonya Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak ve Baykar Savunma Genel Müdürü Haluk Bayraktar tarafından, Polonya Silahlı Kuvvetlerine Bayraktar TB2 silahlı insansız hava araçlarının (SÄ°HA) satışına dair bir sözleÅŸme imzalandı.
Bu, Türkiye’nin hem NATO hem de Avrupa BirliÄŸi (AB) üyesi bir ülkeye böylesine kapsamlı ve büyük boyutlu ilk savunma ihracatı.
24 uçaktan oluÅŸan dört sistemi kapsayan sözleÅŸme kapsamında teslimatın 2022- 2024 arasında tamamlanması planlanıyor. Polonya savunma basını, altı uçak ve bir yer kontrol istasyonundan oluÅŸan bir sistemin maliyetini $67 milyon olarak bildirdi, dolayısıyla sözleÅŸmenin toplam bedelinin $250-300 milyon aralığında olması muhtemeldir.
Polonya 2018 yılında farklı sınıflarda toplam dört adet insansız hava aracı tedarik projesi baÅŸlatmıştı. Bunlar “Wizjer Projesi” ile mini Ä°HA, “Orlik Projesi” ile kısa menzilli taktik Ä°HA, “Gryf Projesi” ile silahlı taktik Ä°HA ve “Zefir Projesi” ile orta irtifa uzun süre havada kalış kabiliyetli (Medium Altitude – Long Endurance; MALE) silahlı Ä°HA projeleriydi. Bayraktar TB2 sipariÅŸi, Gryf projesi kapsamında verildi. Zefir projesinde öne çıkan adaylar ABD’den Reaper ve Ä°srail’den Hermes ve Heron olarak sıralanabilir. Ancak Akıncı ve Aksungur projelerinin hizmete girmeye hazır hale gelmeleriyle birlikte Türkiye de bu yarışta yerini muhtemelen alacaktır.
Türkiye’nin son yıllarda Ä°HA ve SÄ°HA alanında kaydettiÄŸi geliÅŸmeler malum; bu sistemlerle hem iç güvenlik harekâtı hem de sınır ötesi operasyonlarda büyük baÅŸarılar kazanıldı. Bu baÅŸarılı kullanım ihracat performansına da yansımış görünüyor. Zaten Türkiye’nin savunma sektöründe bir süredir MilGem, T129 Atak gibi daha komplike platformların ihracatına baÅŸlaması da hem sektörün hem de ürünlerinin yetkinliÄŸinin göstergeleri. Polonya’ya SÄ°HA ihracatı da hem askeri – teknik hem de stratejik düzlemde dikkat çekici bir geliÅŸme. Bu satışın önemini üç ana baÅŸlık altında toplamak mümkün.
1. SÄ°HA’ların harp sahasındaki rolü
Türkiye, SÄ°HA’ları elektronik harp sistemleri, hava kuvvetleri ve topçu unsurları ile koordineli olarak kullanarak, özellikle hava savunmasında zaafları olan ya da hava savunma ÅŸemsiyesine sahip olmayan düÅŸmana karşı son derece etkili ve sonuç alıcı bir ÅŸekilde kullandı. Dahası, bu kullanım deneyimini ve doktrinini, araÅŸtırmacı Heiko Bochert’in kısa süre önce yayımlanan raporunda tanımladığı üzere, bir servis olarak (Bochert’in ifadesiyle “War as a Service” – WaaS) kardeÅŸ Azerbaycan’ın ordusuna da sundu.
Türk yapımı Anka S ve Bayraktar TB2 SÄ°HA’ları, ROKETSAN tarafından geliÅŸtirilen MAM-L ve MAM-C tipi güdümlü bombalarda Suriye, Libya ve DaÄŸlık KarabaÄŸ’da neredeyse tamamı Rus yapımı çok sayıda hava savunma silah sistemi, radar, tank ve zırhlı araç imha etti. O kadar ki, ABD’nin SoÄŸuk SavaÅŸ’ta Sovyet tanklarını imha etmek için geliÅŸtirdiÄŸi ve özellikle her iki Körfez Savaşı’nda yüzlerce Irak aracını vuran, “tank katili” lakaplı A-10 Thunderbolt jeti ve AH-64 Apache helikopteri ile birlikte en fazla Rus tankı vuran uçaklar Türk SÄ°HA’ları oldu.
Türkiye’nin geliÅŸtirdiÄŸi SÄ°HA’larda maliyet, performans ve teknoloji etkenleri arasında çok ince bir dengeyi yakalamış olması; bu platformların diÄŸer unsurlarla birlikte koordineli kullanımının saÄŸlayacağı faydanın, Polonya ve Ukrayna gibi Rus ordusu ile doÄŸrudan karşı karşıya olan ülkelerin dikkatini çekmesi, bu nedenle kaçınılmazdı. Kaldı ki Bayraktar TB2 ve diÄŸer Türk yapımı Ä°HA’ların, Macaristan baÅŸta olmak üzere diÄŸer DoÄŸu Avrupa ülkelerinin de radarlarına girmiÅŸ oldukları biliniyor.
2. Türkiye’nin savunma ihracatının dış politikadaki rolü
Türkiye, 2000’lerin baÅŸlarından bu yana savunma sektörüne yapmakta olduÄŸu yatırımların sonuçlarını son yıllarda geliÅŸtirme aÅŸamasından seri üretim ve teslimat aÅŸamasına gelen ürünler ile olduÄŸu kadar, nitelik ve nicelik olarak geliÅŸen ihracat performansı ile de alıyor. Sektörün ihracat baÅŸarıları 2010’lara kadar büyük ölçüde piyade silah ve ekipmanı, zırhlı personel taşıyıcı araç ya da telsiz gibi ürünlerle sınırlıydı. Ancak son yıllarda çeÅŸitli tonaj ve sınıfta askeri gemiler, T129 taarruz helikopteri ve Ä°HA’lar gibi geliÅŸmiÅŸ sistem ve silahlarla donatılmış platformların satışları gerçekleÅŸiyor.
Ä°HA alanında Türkiye’nin ilk müÅŸterisi, aynı zamanda OrtadoÄŸu’daki en yakın müttefiki Katar idi. 2012 yılında Baykar Savunma’dan elden atılan mini Ä°HA alan Katar, 2018 yılında da altı adet Bayraktar TB2 sipariÅŸi vererek bu uçağın ilk yurtdışı müÅŸterisi oldu. Katar’ı 2019 yılında Ukrayna takip etti. 2020 yılında hava kuvvetlerine teslim edilen altı TB2’den sonra deniz kuvvetleri için de sipariÅŸ verildi. Öte yandan Ukrayna, geliÅŸmiÅŸ motor sanayii ile Türkiye’nin projelerini de desteklemeye baÅŸladı: Baykar Savunma, taarruzi Ä°HA projesi Akıncı için Ä°vçenko Progress üretimi turboprop motorları tedarik etti, bir diÄŸer Ukraynalı ÅŸirket olan Motor Siç de TUSAÅž’ın üzerinde çalıştığı T929 ağır sınıf taarruz helikopterinin turboÅŸaft motorlarını saÄŸlayacak.
Libya ve Azerbaycan da 2020 yılı içinde Bayraktar TB2 SÄ°HA’ları aldılar. Bu ülkelerin kaç adet SÄ°HA aldıkları ve alım anlaÅŸmalarına dair açık kaynak bilgisi mevcut deÄŸil. Ancak Azerbaycan Devlet BaÅŸkanı Ä°lham Aliyev’in DaÄŸlık KarabaÄŸ savaşı sürerken Fransız France 24 kanalına verdiÄŸi mülakatta Türkiye’den kaç adet SÄ°HA alındığına dair soruya gülümseyerek “yeteri kadar” demesi hafızalarda. Her iki ülkede de SÄ°HA’lar çatışmaların seyrini dramatik ÅŸekilde deÄŸiÅŸtirerek siyasi ve stratejik etkiler yarattılar.
2021 yılı ilk çeyreÄŸinde de iki yeni ülkeden de satış haberi geldi: Önce Tunus’un TUSAÅž üretimi Anka S, ardından da Fas’ın Bayraktar TB2 sipariÅŸi verdikleri basına yansıdı. Nitekim son olarak Polonya sözleÅŸme imzalarken Macaristan’ın da yakından ilgi gösterdiÄŸi biliniyor.
Türkiye’nin SÄ°HA’ları kullanımı ile birlikte ele alınırsa bu satışlar, Türk dış politikasına dair önemli veriler sunuyor. Türkiye’nin OrtadoÄŸu, Kuzey Afrika – DoÄŸu Akdeniz ve DoÄŸu Avrupa’da etki alanını artırmak için savunma sanayiini ve askeri iÅŸbirliÄŸini etkin bir ÅŸekilde kullandığı; bu kapsamda da en önde gelen araç olarak SÄ°HA’ları devreye aldığı görülüyor. SÄ°HA’ların Libya, Suriye ve Kuzey Irak’taki operasyonları; Kıbrıs Geçitkale Üssü’ne intikalleri ve DoÄŸu Akdeniz’deki devriyeleri; bir “hizmet ihracatı” olarak SÄ°HA’ların DaÄŸlık KarabaÄŸ Savaşı’ndaki rolleri ve Ukrayna ile askeri – endüstriyel ve diplomatik iliÅŸkilerin en önemli öznesi olması, bu hipotezi doÄŸrular nitelikte geliÅŸmeler.
3. Bölgesel rekabet ve dengeler
Polonya’nın Türkiye’den SÄ°HA alması, bu ülkenin hem NATO hem de AB üyesi olması nedeniyle zaten Türk savunma sektörü ve dış politikası için büyük bir geliÅŸme. Bu satıştan dolayı Türkiye’nin NATO içinde, özellikle DoÄŸu Avrupa ülkeleri nezdinde “rekabetçilik” gücünün artması; Türk savunma ürünlerinin Polonya’nın yanı sıra bu bölgedeki diÄŸer pazarlara da daha kolay girmesi mümkün olabilir.
Öte yandan Polonya sipariÅŸinin zamanlaması da bir hayli ilginç oldu. Alman Welt am Sonntag gazetesi, Türkiye’nin, AB ülkelerinin savunma ve güvenlik alanında iÅŸbirliÄŸine çerçeve oluÅŸturan Yapılandırılmış Daimi Ä°ÅŸbirliÄŸi’nin (Permanent Structured Cooperation – PESCO) bünyesinde yürütülen bir projeye katılmak için resmen baÅŸvurduÄŸunu yazmıştı. Daha sonra Hollanda tarafından da teyit edilen bu baÅŸvuruya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın karşı çıkması bekleniyor. Öte yandan böyle bir iÅŸbirliÄŸinin Türkiye ile Yunanistan ve hatta geniÅŸ ölçekte Türkiye ile AB arasında normalleÅŸmeyi kolaylaÅŸtırıcı bir etkisi olabileceÄŸine dair yorumlar da var.
Bu arada bu yıl Mart – Nisan aylarında Ukrayna’nın doÄŸusundaki askeri gerilimin bir hayli tırmanmış olduÄŸunu; Rusya ile NATO iliÅŸkilerinin 2014’ten bu yana en dip noktada seyrettiÄŸi bir arka planda Polonya’da bir süredir giderek daha yüksek sesle “jeopolitik otonomi”, özerklik tartışmaları sürüyor. Polonya, bir yanda Rusya’dan çok ciddi bir tehdit algısı ile silahlanmaya ve ordusunu donatmaya büyük kaynak ayırırken öte yandan da ABD ve AB ile iliÅŸkilerinde bir “yeniden tanımlama” ihtiyacını tartışıyor. Ukrayna’da Nisan ayındaki gerilim sırasında Fransa ve Almanya’nın, Rusya ile iliÅŸkilerinin de muhtemel etkisiyle sergiledikleri çekimser tavır bu bakımdan önemli bir gösterge sayılabilir.
Sahadaki bu ÅŸartlar, Polonya ile Türkiye’yi ortak bir jeopolitik düzlemde buluÅŸturmuÅŸ ve SÄ°HA satışı da bu buluÅŸmanın niÅŸanesi olmuÅŸ olabilir. Türkiye son birkaç yıldır bölgesinde güvenlik odaklı bir dış politika izliyor ve bu baÄŸlamda savunma sanayiini ve askeri iÅŸbirliÄŸini etkin ÅŸekilde kullanıyor. Kendi imkân ve kabiliyetini kullanma iradesini perçinleyen, ambargo ve yaptırımlarla dolu bir yakın tarih, bu konudaki gerekli motivasyonu da saÄŸlıyor. Polonya’nın da olası bir kriz ya da güvenlik tehdidi durumunda ABD ya da AB (PESCO) yardımına deÄŸil, kendi imkanlarına ve siyasi ÅŸartlarla eli kolu baÄŸlanmış sistemlere güvenemeyeceÄŸini deÄŸerlendiriyor olması son derece muhtemeldir. Bu durumda bu ülkenin Türkiye’ye farklı sistem sipariÅŸleri vermesi iki ülke savunma sanayii iÅŸbirliÄŸinin daha geliÅŸmesi beklenebilir.
Tabi güney ve batı komÅŸularının Türk yapımı SÄ°HA’larla donatılmasının, bu SÄ°HA’lar üzerinden Türkiye’nin bu bölgedeki askeri – siyasi nüfuz alanını geniÅŸletme giriÅŸimlerinin Rusya tarafından nasıl yorumlanacağını da ayrıca takip etmekte fayda var.
kaynak: yetkinreport
Henüz yorum yapılmamış.