Güncel
Sibel Eraslan / Bizi aydınlatacak olan hukuktur...
Hukuk, insanın insandan sorumluluğu konusunu; ''pozitif yükümlülük'' olarak dile getirir. Aile içinde yetişkinlerin sorumlu olduğu kişiler vardır, söz gelimi; çocuklarımız, engelli bireyler, hasta olanlar, ihtiyarlar gibi... Bunlarla ilgili gözetim, koruyup kollama ve destekleme gibi sorumluluklarımız vardır. Keza 'objektif sorumluluk' çerçevesinde, öğretmen öğrencilerinden, ustabaşı çalışanlardan, amir emrindeki kişilerden sorumludur...
Sibel Eraslan / Star Gazetesi
Üstad Necip Fazıl, ''Reis Bey' adlı eserinde aslında masum olan bir mahkumu, çok da delil aramadan idama yollayan ceza reisinin yaÅŸadığı ağır sorumluluk buhranını anlatır. Dostoyevski, ünlü eseri 'Karamazov KardeÅŸler'i kaleme alırken, Zadonsk'lu Tikhon adlı bir rahibin 'herkesin herkesten sorumluluÄŸu'' öÄŸretisinin etkisi altındadır. Karamozov KardeÅŸlerin kendilerini bir türlü tam olarak toparlayamayışlarında asıl sorumluluk, onlara doÄŸru dürüst babalık yapmamış bencil baba'nındır...
Edebiyat ruhun perdelerini yavaÅŸ yavaÅŸ aralar, insan olmanın macerasını anlamaya davet eder bizi ve elbette, hukuk gibi nesnel deÄŸildir. Hukukta suçlu ve suç ortaklarına bakılırken mesela, suçu iÅŸleyen kiÅŸinin hangi koÅŸullarda bir yaÅŸam sürdüÄŸüne, örneÄŸin; anne-babasından nasıl bir terbiye aldığına, nasıl yaÅŸadığına, hangi kalıplar ve çerçeveler içinde bugüne geldiÄŸine birincil derecede bakılmaz. Hukuk, büyük ihtimalle objektivizmini de insanların hayat hikayelerinden çok, suç ihtiva eden eylemlerine odaklanmasıyla kazanır.
Bununla birlikte; roman, sinema, televizyon, medya, reklamlar ve özellikle sosyal medya, kiÅŸiler üzerinde hukuktan çok etkili, toplum hayatımızı etkileyen hatta ÅŸekillendiren, zihinsel dünyamıza yön veren ve bilinçaltımızı besleyen faktörler. Suça ve karanlığa övgüler yaÄŸdırdıklarında, sorumluluk bilinciyle birbirine baÄŸlı tüm yapıları infilak ettiriyorlar. Bu etkileÅŸime dikkat çekmek isterim.
Söz gelimi, televizyon dizisi olarak büyük bir ilgiyle seyredilen mafyatik bir dizilere ne demeli?Tekrar gösterimleriyle yıllarca en çok seyredilen dizi olarak, yaÅŸlısıyla genciyle toplumsal zihinde ciddi tesirler bıraktılar. Gerilimli tempolarının arka planında mafyayı makulleÅŸtiren dizilerdi bunlar. YiÄŸitlik, mertlik, vatan sevgisi ile karışmış/ karıştırılmış bir takım organize iÅŸler... Peki bunlar sadece dizilerde miydi? Yoksa gerçek hayatta da zaman zaman bazı iÅŸlerde kullanılabilen bu tip organize gruplar var mıydı?
Bazen kendi hayaletlerimizi kendimiz icat ediyoruz. Bugün yeraltı dünyasından bir kiÅŸinin yaptığı açıklamalar veya dezenformasyon niçin bu kadar dikkate alındı? Beyanatları niçin milyonlarca kere izlendi? Tamam, yoÄŸun çalışma tempoları altında siyasetçilerin bu naif soruları soracak ve cevaplayacak vakitleri olmayabilir... Ama toplumsal sorumluluÄŸumuz bunu düÅŸünmeyi gerektiriyor. Peki ne yapacağız?
Birbirimizi 'biz ve onlar' kamplaÅŸmasıyla ayırmadan, yaptığımız iÅŸ her ne ise onu doÄŸru-dürüst yaparak, iÅŸimize sarılarak, maÄŸduriyetimizin aslen toplumsal bir yara olduÄŸunu da bilerek ve sorumluluÄŸu hep birlikte üstlenerek, üstesinden gelmeye çalışacağız... Bizi hukuk aydınlatacak.
Edebiyatın hiç deÄŸil, ama medyanın hatta siyasetin bile baÅŸ etmekte zorlanacağı karmaşık-bileÅŸik suçlarda hukuka nasıl da can havliyle ihtiyacımız olduÄŸunu bir kez daha gördük. .. Hukukun dirayetli duruÅŸuna her zaman ihtiyacımız var aslında, ama son zamanlarda daha da çok...
Henüz yorum yapılmamış.